SARIKIZ
Genç kız tahta merdivenlerden avluya indi.
"Günaydın erkencisin."
"Evet Elif uyku tutmadı .Bende dolaşayım dedim."
"Kahvaltı etseydin."
"Yok aç değilim; gelince yerim. Hava çok güzel; bu havayı ciğerlerime çekmek istiyorum iyice."
"Eyi sen bilen.Bak başındaki yemeni pek yakışmış.Karanfiller alnında ne güzel durmuş."
"Evet senin eserin bunlar; hünerli ellerinin marifeti.Elif cik biliyor musun sen çok güzelsin."
Elif utangaç "Nerden bilem?"
"Evet güzelsin. Koyu yeşil gözlerin,uzun kirpiklerin; anlına meydan okuyan kaşlarınla sen bir afet olacaksın. Kimler koşmayacak peşinden? Bırakmazlar seni çabuk evlenirsin."
Elif yanakları kızarmış utangaç bir hal almıştı.
"Ne diyon sen abla? Ben daha çocuğum."
"Ama gelişmiş çocuk.Neyse ben gittim"diyerek tahta kapıdan çıktı.
"Ne yana gitcen? Koybolmayasın bilelim yerini."
"Yok kaybolmam. Bak karşıdaki dağa; ağaçların olduğu yere gidiyorum."
"Eyi güle güle."
Ağır adımlarla koyuldu yola...Kırlar çok güzeldi.Mevsim bahar ve her yer çiçeklerle bezeliydi.Her renk çiçeği görmek mümkündü bu yerde. Sanki gök kuşağı yere inmiş ; tüm renklerini doğaya sermişti. Yeşilin onlarca tonu;sarısı,kırmızısı,moru...Her renk çiçek vardı bu dağlarda.Çiçeklerle bezeli dağlara doğru yürüdü.Sabahın serinliği vurdu yüzüne sarı saçları dolandı rüzgarla.Sanki buseler konduruyordu ılık meltem.Ağaçlara yaklaştıkça bir ses duydu.Derinden inleyen kavaldı bu ses.Dikkatli bakınca gördü.İlerdeki ağaçların altından geliyordu ses.Hızlandı.Hem dinliyor; hem yürüyordu.
Susmuştu; kainatta sadece kavalın sesi vardı. İnleyen, gönülden akan çağlayan gibiydi.
Görünmeden yaklaşıp bir kayaya oturdu. Dinlemeğe başladı. Arada mesafe vardı. Çobanın sırtı dönüktü.Etrafında koyunlar uzanmış ; bu güzel müziği dinliyordu huşu içinde.
Uzunca çaldı kaval ...Genç kız gözlerini kapamış derin hülyalara dalmıştı.İki damla yaş aktı gözlerinden."Ağlıyor muydu ki ; neden?"
Ses kesilmişti...
Çobanın köpeği kuyruğunu sallayarak yaklaştı genç kıza hafif hırıltılarla.
"Merhaba karabaş gel." dedi belli tanımıştı köpek ;hiç yabancısı değildi.
Çoban sese döndü...
Genç bir adamdı; kızı görünce kalkıp yanına geldi.
"Kimsin sen? Huri misin yoksam?"
Kız gülümsedi
"Huri ye benzer yerim var mı?"
"He ya ;sarı saçların, mavi gözlerin ve çok güzelsin. Neyin eksik huri lerden?"
Kız gülümsedi
"Çok güzel çalıyorsun kavalı. Neydi o çaldıkların?"
"Heç ...öyle işte... kulaktan duyma şeyler çalıyorum işte."
"Adın ne senin?"
"Çoban Ali."
"Çoban Ali ne güzel.Bende Nazlı.Tanıştığımıza sevindim Çoban Ali."
"Nazlı güzel ad; adın gibi nazlısın sende. Öyle duruyon da..."
AYŞE KARAN
DEVAM EDECEK
YORUMLAR
AYSE 09
yok temiz hava iyi gelir
sevgimlesin her daim
Öylesine içtendi ki öykünüz, öylesine saf ve öylesine duru... Unutmuşuz bu duyguları, ne yazık... Keyifle bekleyeceğim, devamını...
Sevgiler, selamlar.
AYSE 09
sevgi saygılar benden
Şimdiki çobanlar Cep telefonuyla vakit geçiriyorlar, kavalın sesine hasret güttüğü sürü. Üflenen nefes, sese yön veren duygusallık güzel bir kalbe işarettir. Sarı Kızın güzelliğini de gördü. Hayırlısı olsun...
Tebrik ederim Ayşe hanım. Gönül dolusu selam ve saygılarımla...
AYSE 09
saygılarımlasın her daim
Tadı damağımda kaldı..
.Öyle içten anlatıyorsun ki annem..
Yaşatıyorsun resmen...
Çok çok öpüyorum göynünden.Kokulu kokulu:)
AYSE 09
sağ olasın
sevgimlesin her daim bende çok öptüm seni
AYSE 09
sağ olasın sevgimlesin her daim
tadı damağında bırakan bir öykü kutlarım canım harikasın sevgilerimle..
AYSE 09
çok teşekkürler sevgimlesin her daim hiç bitmeyen