Kara İn -1
Çok soğuktu. O kadar soğuktu ki insanın damarlarında kan bile nerdeyse buz kristaline dönecekti.
Sessiz ve belirsiz nefeslerle bir adam bu soğuk ve karla kaplı vadide pelerinine sarınmış ilerliyordu.
Sağ tarafındaki derin uçuruma yuvarlanmamak adına arada duruyor ayağı ile yolu kontrol ediyor nefes veriyor ve pelerinini yüzüne daha da sarıyordu.
Uzun siyah saçlarından buz kristalleri sarkıyordu teri bu kristalleri oluşturuyor ilerledikçe onlara ek yapıyordu.
Sıkı keçi derisinden yapılmış botları dışarıdaki kardan kaynaklı soğuğu ayaklarına yansıtmıyordu buda bir nebze adamı rahatlatıyordu
Sakalları gür ve siyahtı beline taktığı kocaman kılıcının kebzesinden de buzlar sarkıyordu pelerin sadece adamın yüzünü, karnını, göğüsünü ve sırtını sardığından kılıç kabzası direk soğuğa maruz kalmıştı.
Adam ileriye doğru siyah gözlerini kısarak baktı. İilerde bir duman görüyordu. Bu yolda bu saatte bu duman tereddütle eline bir kumaş parçası sardı ve kılıcını kabından çıkardı kılıç havada parladı ve sanki soğuğu yırttı. Adam adımlarını hızlandırdı 3-5 adım içinde dumanın yanında idi.
Fakat o neydi öyle işte korktuğu olmuştu orda idi tam önünde idi bu görüntü bu bu olamaz dedi inanamıyordu gözlerine rüya olmalı dedi ama hayır her şey çok netti.
İşte tam önünde yanmış küllerin içinde o çok sevdiği kızı boynunda o lanet pençe izleri ile yanan arabanın içinde öylece gözleri açık elinde kendisinin hediye ettiği hançeri çekilmiş ve üstüne kan bulanmış şekilde kaskatı yatıyordu
Az ötede karısı olamaz oda parçalanmıştı kanlarının son damlasına kadar savaştıkları belli idi her ikisinin de arabacının parçalanmış ve bağırsakları dağılmış cesedi de az ötede yatıyordu
Fakat oğlu nerde idi her yere baktı yoktu ümidi kesildi bunu kim yapmıştı oğlu nerde idi kafasında sorular o soğukta kılıcını yere sapladı
Arabaya doğru bakıyordu bir anda onu fark etti oğluyla aynı yaşta bir erkek çocuğu oda ölen annesinin yanına büzülmüş kıpırdamadan duruyordu yarı donmuş gibiydi ancak adamı görünce yardım edin sesi zorlukla çıkmıştı ağzından
Adam hemen çocuğun yanına koştu onu sırtındaki pelerine sardı
“Bekle” dedi koşarak arabadan artan bir kaç tahtayı yerinden çıkardı ve karısının cansız bedeninin sürüklenerek kaçmaya çalıştığı kovuğun orda bir ateş yaktı
Karısının bedenini kenara çekti çocuğu bu ateşin yanına götürüp ovuşturmaya başladı
Çocuk sıcağında etkisi ile biraz kendine geldi ve küçük bir uykuya daldı.
Adam hemen kalkıp karısını, arabacıyı, kızını ve çocuğun annesini açtığı çukura gömdü gözyaşlarını sildi içinden lanet etti çünkü ne ümitlerle onları 2 saat önce bu arabaya bindirmiş ve yola çıkarmıştı. Kendiside peşlerinden işleri halledip yola çıkmıştı ama şimdi oğlu kayıptı ve kızı ile karısı ölmüştü ve buna nasıl bir canavarın sebep olduğunu bile bilemiyordu adam.
Çocuk ona seslenince kendini düşüncelerinden soyutlamış olarak buldu. Çocuk korkudan gözleri fal taşı gibi açılmış “annem nerde” diye sesleniyordu “ne oldu bize “
Adam “sakin ol “dedi “adın ne oğlumu gördün mü kim yaptı ya da ne yaptı bunu size anlat bana”
Çocuk tekrar “anne” dedi 13-14 yaşlarında bir oğlandı bu adamın oğluna neredeyse yaşça yakındı adamında oğlu 15 yaşında idi zira. Adam çocuğa bakıp “annen öldü” dedi “adın ne senin”
Çocuk hala şokta idi ama iç çekerek ölümü kabul ettiğini adama yansıttı sonra “adım” dedi “ adım Aybars”
“Baban kim nerden bindiniz arabaya” dedi adam
“babam” dedi çocuk “doğu Türkmen eli kağanı İstemi han arabaya 2 köy ilerden bindik “
“sen kimsin peki” Adam “ben Kağan Toygun ötedeki 3 Türkmen köyünün kağanıyım oğlumu ve ailemi akrabalarının yanına türkmen dağ otağına göndermiştim ne oldu size bu nasıl oldu “
Aybars iç çekti tek hatırladığım dedi senin oğlanla arabada karşılaştık kamasını çok beğenmiştim birlikte savaş sporlarından ve ata binmekte filan konuşuyorduk tam bu noktada şu aşağıdaki yardan bir şey çıktı 3 başlı idi kocaman kanatları vardı ağzından ateş çıkıyordu 3 başı da kartal başı idi kanatları kartal kanadı pençeleri ise aslan pençesi idi üç başından da alev kusuyordu kuyruğu da yılan gibi idi.
Arabaya saldırdı arabacı ve annemler bizleri korumak için yaratıkla savaşmaya başladılar her yer kan çığlık ve alevdi duman kokuyordu ben en son annemin yanına büzüldüğümü hatırlıyorum annem nefes almıyordu ve birde birde..”
“Anlat bir de ne” dedi çılgın gibi Toygun “ bir de ne?”
“Birde senin oğlun” dedi Aybars “senin oğlun Tuğgün”ü pençelerine aldı ve uçtu o yaratık kayboldu aynı geldiği gibi hızla “Sonra işte sen beni buldun”
“Olamaz diye inledi “dedi Toygun “3 başlı derler ona ona mı rastladınız ama o kışın nasıl ? “
Aybars “ yolu kapadı” dedi “arabaya saldırdı atları bir pençe de parçaladı ve arabacının yarısını aldı adam daha bağırıyordu.
“Yeter” dedi Toygun” anladım bir tek anlamadığım nokta bu yaratık kışın uyur neden uyandı ve neden insanlara saldırdı çünkü onla yıllar öncesinden atalarımızın anlaşması var biz ona dokunmayız oda bize dokunmaz hatta bize savaşlarda yardım ederdi ne oldu şimdi
Sonra çocuğa döndü hemen seni babanlara götürüp yola çıkmalıyım baban bana destek savaşçısı verir im ?”
Tabi dedi Aybars hadi gidelim ve yola çıktılar.
1 saat kadar dondurucu soğukta konuşmadan ilerlediler. Toygun arada nasıl olur diye yüksek sesle düşünüyor Aybars ise sessizce göz yaşlarını siliyordu.
Türkmen eli kolu güçlü savaşçıları ile bilinen bir koldu gururlu ve onurlu savaşçılar yetiştirirdi. Toygun bunu çok iyi bilirdi kendi kolunun da 2 göbekten kardeşi idiler.
Toygun İstemi ile uzun süredir görüşmüyordu en son çin seferinde rastlaşmış sağ yanı o tutarken kendisi okçuları ile sol kanatta yer almıştı.
Köye girince nöbetçiler Aybars”ı hemen tanıdılar ve İsteminin çadırına haber verdiler İstemi hızla çadırdan koştu herkes gelenlerin etrafını kuşatmış sorular soruyordu İstemi “susun” dedi
Aybars “ a anlat ne oldu dedi bu arada Toygun asa sıcak bir şekilde elini uzattı Aybars olayı anlattı köye bir sessizlik bir ağırlık çöktü.
İstemi derin b,ir nefes aldı Toygun oğlunu kurtarman için sana ne istersen veririm acılarımız birbirine karıştı kanlarımız tek yüreğimiz tek bileğimiz tek artık bu yolda bu yaratığı bulmak bizimde senin kadar boynumuzun borcudur neden bize karşı gelmiştir neden bunu yapmıştır anlayacağız simdi kaç savaşçı istersin
Toygun düşündü 2 yeter dedi daha fazlası hareketimizi azaltır.
İstemi eliyle sağ tarafında duran hakanı ve sol tarafında duran kağanı gösterdi bunlar benim en yakın adamlarım kardeşim gibidirler onları sana veriyorum artık sende benim bir kardeşimsin Ne zaman yola çıkacaksınız dedi.
Toygun “hemen” diye cevap verdi.
Hemen atlar getirildi erzak verildi ve 3 adam karanlık basarken köyden dağa doğru at bindiler.
Aybars arkalarından seslendi “anamın öcünü almadan gelmeyin”
Toygun cevap verdi “karım ve kızım için nasıl savaşacaksam inan anacığın içinde öyle savaşacağım”
İstemi ve köy halkı Allah utandırmasın diyerek yol ettiler bu 3 adamı
Ama bu yaratık nasıl böyle çıldırmıştı ve niye Tuğgün yoksa onun aşiretinden biri mi vardı bu işin arkasında at sürdüler sessizce karanlığa……
YORUMLAR
Abicim, kardeşinden sana ufak bir tavsiye...
Senin 'Ankara Gecesi' seri polisiye öykünü çok beğenmiştim...Yani içerisinde ki canlı anlatım insanı içine çekiyordu. Ama Ankara gecesi gibi bir seri oluşturma bence. Tek tek öyküler yaz...Bunu yaparsan eğer hem kendini yormayacaksın, hem de aksiyon içinde kalacak öykü...
Bu benim düşüncem tabi...Yapmak istersin diye belki...
Çünkü tadı damağında bırakacak canlı hikayeleri iyi yazıyorsun...
Hürmetle..
aemin
Ankara Gecesine devam edicem bu bir fantastik öykü çalışması idi olabilir bu oykuyu serileştirmeyip iki bölümde kesebilirim anakara gecesine devam etmek istiyorum bende aslında ama bu aralar biraz kafam karısık birde oncelikle yazım hataları yüzünden cok eleştiri aldım ankara gecesinde haklı olarak insnalar eleştirdi onun elden geçirilmesi gekeli devam etmeden evvel bi ara izne cıkıcam o zaman once ankara gecesini elden gecireceğim peşine de 2 sezonu yazamaya başlamayı planlıyorum sanırım daha verimli olacak benım polisiye yazmam ne dersin .