- 883 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
ONUN GİBİ YAZAMAM DEMİŞİM
ONUN GİBİ YAZAMAM DEMİŞİM
Bir akşam daha geçti. Gündüzler yaşamak için. Mektup mu? Yazılırmış.Diğer çalışma iyice kaldı bu arada . Ayık kafa istiyor. Gece gündüz o çalışmayla ilgilenmem gerekiyor yani Leylaya dönmem .Bir sürü kişi. bir sürü kişilik ayrımlar benzerlikler. Ve olay anlayacağınız öylece kaldı.Belli olmaz bir bakarsınız keyfim gelir iki günde bitiririm.Zaten oturup çalışma diye bir şey yok.Gezerken çalışırken kısaca yaşarken oluştururum.Şu an çalışmalarımdan bahsettim ya her tarafımı ateş bastı.Bu ne biçim sevda yazma işi. Artık siz bu mektuptan hayır bekleyin. Oysa ne güzel şeyler anlatacaktım. Size süslü cümlelerle kır ve bahçe tasvirleri yapacaktım. Niye anlatamam mı?
Dün köye gittik. Buğdaylar bir karış olmuş. Yemyeşil. Adana da birkaç gündür gündüzleri çok sıcak. Çok açık veriyorum biliyor musunuz? Söylememem gereken çok fazla şey söylüyorum. Daha yumuşak olmak isterdim daha romantik. Örneğin çiçek açmış şeftali ağaçlarından bahsederken salınan ördeklerden , ve bir sürü sinek yapan su birikintilerinden güldürmeyin şimdi çamurdan inek dışkısının kokusundan, canım nergislerden kent kızlarından daha çok boyanmış köy kızlarından, Pazar günü şöyle gezinmek eski günlerin özlemiyle gelipte bu geziden zevk mi tedirginlik mi duyduğunu çıkaramamış insanlardan bahsederken daha yumuşak olmayı isterdim. Peki dediğiniz gibi olsun daha yeterli olmak isterdim . (Ehh bunu da söylettiniz bana nasıl göndereyim şimdi bu karalamaları sizlere yüküm sizin müebbete de razıyım. Her şeye alıştım ben veya hiç bişeye alışamadım. )
Mektubu göndereceğim diğer sayfayı dolduracağım. (Tabi doldurabilirsem)
Bir yazar var.( İsmini söylemem hiç söylemem) Öyle güzel bir anlatımı vardı ki çocukken okumuştum sayılır. Orta okul sıralarında çok yıl önce işte. Sadece o yazarın anlatımına ulaşamam. Şimdi o kitap elimde yok. Zaten olsa da örnek vermem. Anlatımı hoş güzel . Hiçbir laf kalabalığı yok. Sade dupduru herkesin anlayabileceği bir anlatım . Sanki roman değil bir yaşam biçimi. Anlatırken bile hiçbir abartı yorum yok. Sanki kendi yok sadece o yaşam var. Anlattığı çevre. Bitirmemiştim üstelik . Kim bilir neden bitiremedim. Belki okul belki bahçe işi belki insanlara ilgimdi belki çocukluğumdu bitirmememe sebep.
Ne derseniz deyin o yazardan etkilenmem söz konusu değil. Çoktan okumuştum dedim ya. Yinede onun gibi yazamam. Sadece romanı tabi . Şiiri zaten herkes güzel yazar. Bütün şiirler güzeldir bütün çocukların güzel olduğu gibi. 19.01.1987
Evet bu yazı üzerine çok düşündüm. Yılların üstünden bir daha yıllar geçti. Sordum kendime düşündüm. On üç yaşında hangi kitabı okudum. Önce aklıma Goethe’nin Genç Werther’in Acıları kitabımıydı? Değil çünkü çok küçüktüm. O kitaptan o kadar çok etkilenmezdim. Büyük bir ihtimalle Mihail Şolohov’un Don Nehri Durgun Akar kitabıydı. O kitaptı beni çok etkilediğini söylediğim kitap niye gizleme gereği duymuşum ki. Şimdi yine düşünüyorum . Yazabilir miyim öyle bir kitap. Yazamam tabi. Ancak kendi kitabımı yazabilirim. Kendim gibi iyi veya kötü. Mektubu kime yazmışım bilemiyorum. Bulamamda. Size olsun bu mektup. 16.08.2011 Selamlar..
JALE KESKİNKILIÇ