- hayrettin taylan

Gözümün görmediği ;ama sözlerimin gördüğü uzaklarımdasın.Hissetim seni en yalnız kaldığın sözsüz demlerini. İçinde ağlaşan volkanları gördüm. Sana ait kraterler vardı ay yüzünde. Masum bir meleğim çok masum bebeği gibiydin.
-Sensizliği ancak özlemlerim kaldırababilir.Umudun Tanrıçası gibi uzak durdun hep.
-İçsel bir sevi inanışı için kutsal gizemlerin dilinden , aşk kitabına yazılmamış , henüz bir ömre adanmamış, içli, bir akışın en berrak haliyim.
-Yürekteki derin sevgiye bir gün kavuşmalarımızın inkar edilemeyenlerini ekledim.
Sürekli bir şeyler ekleme Mecnun’uyum. Öyle bir bak gözlerime anlarsın zaten.
Gözden uzak olduğun, gönle yakın kaldığın her imkansızlığa sızıların imza oldu.
-Islandı özlemler. Kurumayan yaramın üstüne düştü cemrelerin.Kış ve yalnızlık benzer üşütmeler yaşatır.
-Üşüdüm.Yaramın üstüne zemherilerin düştü. Hasretin son tortuları beni ayakta tutuyor.
İçimde seni sökmek için yaşanmış bütün her şeyi silmek istiyorum .
Nafile.
-Tanınmış ifadelerin serpiliyor can kitabıma.Sayfa sayfa yırtılıyor umudum.
Gözlerim yaşlı. Damlamaya zamanı yok.Dilimde lal sultanlığının sözcükleri.
-Cümlenin sonuna geliyorum,yüklemsiz bitirmek istiyorum seni.Gel gör ki yine içimdeki acıları vurgulayan yüklem olarak baki kalıyorsun.
-Susuşların bende yeni bağırmalar çeşnisi.Seni topluyor şerha şerha kaldığım bakışlarında.
Aynalar gönül yüzümde kırılır. Güzelliğin peş pare etmezmiş meğer,içimde peri suretinin can kırıkları varken.
Gitmek neden senle bu kadar oynaştı.Oynaşıl bir ruhun mayınlarındasın.Bensizliğe basa basa gidiyorsun.Aslında içinde kırılmış bir mazi var ;ama sen farkında değilsin.
-Evlatlık edindiğin gurunla alkışlanan bir kadın olacağını sanıyorsun.Oysa yineden k’ollarına
Düşeceğin kumaş aynı olacak.Daha kötü bir kumaşın yamacında daha güzel amaçlara mazi olmaya çalışacaksın.
-Yırtılmış bir kumaştan şık bir geleceği giydirmek istiyorsun sevmelik dünyana.
Nerde kaldı senin bu sonu gelmez hayallerin? Nerde kaldı içindeki hesap bankasının
Milyoneleri.
-Sahi sen hangi kahinin inindesin. İksir sırrını sana sunmuş olmalı. Kehanetlere zarafetini sunma lüksünden çık.
-Uğrunda uğrumu su ettim,kirlenmiyor gelemeyişin. Bir gün gelişine kadar birikiyor sular, benler, özlemler, illaki senler.
-Masum bir öpücüğün alnında olmasını bekler zaman.Hani bir kadın sevdiği erkeğinin yatağındadır. Hani, iyi geceler der, alnından öper misali.Böyle bir masalın tam ortasındayım.Yastığına sarılıp öptüm bu masalın hatırı için.
-Gurbetim gurbetine gebe. Yarın yarim olmaya doğurkan.Gidişin bir gönül ustasını işinden etti ;ama arayış ustalığını üretti.
-Söylediklerimle, söyleyemediklerimin derin kuyusundasın.Sol yanın aşkın sılasında ıslak.
Şu kuyunun , pardon huyunun sularını çekin. Ayrı kalışına filizler ektim.Büyüyüp yalnızlığın meyve çiftliği oldu.
-Şimdi oradayım. Sen hangi meyve olsun diye karar veremedim.Gözyaşlarının da akıttığı bu kuyunun ,pardon huyunun suyuyla suluyorum bu bahtımın meyve çiftliğini.
-Sen hangi meyvenin adısın, tadısın, aşktan sonra kalan dimağısın bilemedim. Yerli meyvelerden hangisi sen.
-Kiraz dudaklarından dolayı kiraz mısın ? Yoksa elma yanaklarından dolayı elma mısın , yadımda kalanmısın?
Ya da avunduğun düşlerin kavunu musun ? Bilmem belki de bostansın yerden bitmez kırmızı sevdamızın çekirdeğinde saklıdır sevdamız. Bir can eriğinin erişmesi misin yoksa. Yok yok sen iki gözüm, aşka son sözüm üzümümsün, özümden şerbetini yapacağım.”Üzüm üzüme baka bakar kararır.”Özüm özüne baka baka tözünü tümler aşka.
-Yoksa mutlarımı olgunlaştıran armudun t’adı mısın? Bilmem ay yüzünün gün yüzünün ayvasısın. Ayvayı yedin diyerek başka tatlarda dene beni .
-Hım sanki n’arsın .Tane tana dökülüyorsun, aşkımdan, yaramdan, ateşimden. Saymakla bitmeyen özlemin taneleri olup
Ekşi ve eski özlemler sunuyorsun. Nartanem dememi bekliyorsun. Belki de incir çekirdeğini doldurmayan bahanelerin incirisin.İncir reçeli kadar içimde saklı bir tat kalmışsındır.
-Yok yok, bir kadının ayısı yine erkeğidir t’adındaki kayısı mısın? Kükürtlenmiş, islime verilmiş bir ömür çürümeyecek sevdanın sararmış haliyim.
-Ruhun hamile acılarımıza, yalnızlığa,yoksa erkeğini özleyen erik misin? Bilmem hangi meyvenin tadısın.
-Bilmem sevda çiftliğimizdeki hangi meyve çiçeğinin ruhusun. Şeftali çiçeğinin kokusunda özlemler biriktirdim.
-Kurtlardan arta kalmış bir meyve gibi uzaklarını , imkansızlıklarını, hiç gelmeyecek gibi susuşlarını sunma
Gülnara