- 828 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
AntikAŞK
Leodikyada kazı çalışmlarına tüm hızıyla devam edilmekteydi.Bu arkeolojik kazıya yaklaşık 3 yıl önce katılan Hakan çalışanlarla konuşuyordu.O anda daha bir hafta önce kazıya katılan yeni mezun bir arkeolog olan Banu Hakan’a seslendi:
Hakan bir sandık bulduk üstünde birşeyler yazılyor.Sen anlarsın bir baksana
Hakan gerçekten bu yazı işlerinden anlıyordu.Kazıda çıkan taşların üstündeki yazılarda az çok ne yazdığını anlayabilecek kadar ustaydı.Hemen Banuyla sandığın yanına gittiler.Taş bir sandıktı bu.Üzerindeki işlemelere bakınca bunun Bizans döneminden değil muhtemelen Lidya ya da Roma döneminden kaldığını anladı.Ellerindeki ince fırçayla 1 saate yakın sandığı temizlediler.Bu uğraşlı iş bittikten sonra Hakan yazıya baktı.Bir müddet baktıktan sonra gülümsedi.Banu’ya döndü:
Banu aşk hikayelerini sever misin?
Banu bu soruya gülerek cevap verdi:
Hem de çok severim.Hele bide çok eski bir sandığın üzerinde yazılıysa
Banu sandığın üzerinde yazılanın bir aşk hikayesi olduğunu anlamıştı.Hakan eliyle gel işareti yaparak:
Gel çök yanıma o zaman sana bir antik çağ aşkını okuyayım
Heyecanlı bir şekilde Hakan’ın yanına çöktü Banu.Hakan okuyacağı şeyi biraz da kendi kafasında öyküleşterek anlatmak istiyordu.Bir müddet söyleyeceği şeyleri düşündü ve okumaya başladı.
------------------------------------------------------------------------------------
Ben Leodikyalı şair Velovis.Şair oldum o gözleri gördükten sonra.Durgun sudan daha berraktı yüzü.Gece aya ihtiyaç duydurmayacak kadar güzeldi.Flora’m benim.Evet ismi Flora.Ünlü kumandan Mater Matuta’nın ortanca kızı.Ataları Acem diyarından gelmişti.Savaşçılardı.Babası savaşlardan savaşa koşan bir paralı asker grubunun efsane komutanıydı.Ah o gözlerin Flora.Sadece o gözlerin bana yüzlerce şiir yazdırabilir.Aşkından kör oldum.Umrumda değil senden başka hiçbirşey.Şu koca şehir Leodikya umrumda değil.Hiçbir şey umrumda değil.Babanda umrumda değil ne de o vahşi askeri Lor.Sen iste beni yeter.Az sonra senin için ölmeye gideceğim.Bu sandığın üstüne aşk hikayemi yazacağım.İçine de sana yazdığım aşklarımı, şiirlerimi koyacağım.Ve bahçeme gömeceğim.Yıllar sonra bunu bulanlar aşkımı bilsin.Seni asıl hakedenin ben olduğumu bilsinler.Ve işte başlıyorum.
Ben bir tüccardım.Ticaretime bakar başka hiçbir şeye karışmazdım.Sadece paralı kadınlarla işim olurdu.Sana kadar Floram.Seni gördüm tapınakta.Dua ediyordun.Aşk Tanrıları seni duydu.Ve beni sana aşık ettiler.Vücudum titriyordu.Terliyordum.İçimde yersiz ama çok büyük bir mutluluk vardı.2 gün önce getirttiğim parşömendi aldım elime mürekkebi de kuş tüyünü de.Yazdım.Gözlerini vücudunu.Seni.Yazdım o gece sabaha kadar.Yazmayı sevdim.Seni yazmayı.Ve senin aşkın yavaşça beni ele geçirdi.Çok geçmedi ticareti bıraktım.Eşyalarımı sattım.Sadece perşomendlerim mürekkebim kuş tüyüm ve sana olan aşkım kaldı.Fazlasıyla yetiyordu.Seni araştırıp babanın Mater Matuta olduğunu öğrendim.Korkmadım ama.Gittim babana söyledim sana aşık olduğumu.Şiirlerimi gösterdim ona.Deli sandı beni.Ama şanslıydım o gün sana şiirlerimden bir kaçını bırakabilmiştim.Mutluydum.O gece de durmadan yazdım.Sabah yine içimdeki aşkla babanın yanına gittim.Bu sefer gülmedi bana komutan.Dövdü işkenceler etti.Ama aşk zırhında kalıyordu her kırbaç.O kırbaç darbelerini, senin tenime dokunuşun gibi hissediyordum.Beni bıraktılar.Avareydim.Sadece şiir yazabiliyordum.Başka bir iş yapamaz oldum.Seni görmek için her gün sizin evin önüne geliyordum ve her gün kırbaçlanıyordum büyük bir mutlulukla.Sonra o çıktı geldi.Eli kanlı savaşçı.Lar.Babanın en güvendiği asker.O da seni sevdiğini söylüyordu.Ama o sevmiyordu.Benimkisi sevmekse o kesinlikle sevemezdi.Eğer o seviyorsa benimki sevmekten çok daha öte birşeydi.Senin yolunda acı çekmeye de aşıktım ben Floram.Vazgeçmedim vazgeçmem senden Floram.Her gün yine gelirim evinin önüne şiirlerimi söylerim.Ve yine kırbaçlanırım.Benim gözyaşım olmadı bu aşkta.Benim kanlarım oldu bu aşka vucüdumdan süzülen.
O gün yine senin için şiirler yazıyordum ki babanın askerleri beni apar topar sizin eve götürdü.Seni gördüm kapınızdan girdiğimde.Göz göze geldiğimiz an askerler kolumdan tutmasa düşüp kalacaktım.Hele o an bana güldün ya işte o an dünyadaki havayı çektiler sandım.Burnumdan girmemek için ısrar ediyordu hava.Sonra baban geldi.Yanında o eli kanlı Lar.Baban net bir şekilde konuştu benimle.Seni Lar’la evlendireceklermiş ve benim bu şehirden gitmemi istiyormuş.Ben nereye gitsem sende gelecektin benim güzel Flora’m.Kalbimdeki sen sadece benle evlenecektin.Ama bunu babana anlatamazdım.Deli derdi.Oysa çoktan duygularını savaş meydanlarında bırakmıştı.Anlamazdı beni.Sonra sen konuştun.Tekrar soluk alamaz oldum.’Şehir arenasında savaşsınlar kim sağ kalırsa beni haketmiş olur onla evlenirim’ demiştin.Gülüyordun.Bu eli kanlı Lar’a karşı birşey yapamayacağımı sende biliyordun baban da biliyordu.Ben kuş tüyü ve perşomend dışında bir şey tutamaz olmuştum.Kılıç tutamazdım.Ben aşıktım sana arenada ölsem de ben hak ediyordum seni.Ama bir şey diyemezdim.Flora’m ne derse tamamdı.Ölmemi istiyorsa ölürdüm.Kabul ettim.Kabul ettiğimde gülüşleriniz daha da arttı.Kulaklarımı deliyordu bu ses.Hemen gidip bu sandığı yaptırttım.Üstüne de hikayemi yazdım.Birileri de okur seni kimin hakettiğini anlar diye.Seni eli kılıç tutan değil kalbi aşk tutan hakediyor benim güzel Flora’m.Seni ölene kadar sevdim Flora’m.Öldükten sonra da sevmeye devam edeceğim.
-----------------------------------------------------------------------------
Hakan hikayeyi kendi uyarlamasıyla okumuştu.Hikaye bitince Banu ’Vay be’ diyip ayağa kalkmıştı:
Leodikyalı Mecnuna bak sen.Helal olsun.Flora da az cani değilmiş.Adamı göz göre göre ölüme yollamış.Kadınlara güven olmaz deme Hakan?
Hakan güldü:
Kadınlara güvenmez zaten aşık olan.Aşkına güvenir.Aşkın büyüklüğüne güvenerek böyle ’deli cesareti’ hareketlerini yapar.Yoksa bir şey güvenmeyen biri bu kadar kırbaca rağmen sevmez birini
Banu bu sözlere şaşırdı:
Hakan bey sizin içinizde de bir romantik var sanırım
Hakan üzülmüş gibi yaparak konuşmaya başladı:
Buraya gelmeden önce böyle sözler söylemem imkansızdı.Ama 3 sene içinde bu sandık gibi 25 30 tane bulmuşuzdur.Hepsinde bir aşk hikayesi.Psikopat bu Romalılar aşık olup taş yontuyorlar.Sonunda ne oluyor kız başkasının koynunda uyuyor.Ben de 3 yılda onların arkasından edebiyat, felsefe yapmayı öğrendim
Banu üzüldü bu sözlere.Çünkü bu sandığı bulduğunda herkeste heyecan uyandıracak bir şey bulduğunu sanmıştı.Ama Hakanda böyle bir heyecan yoktu.Hakan uzaklaşınca çalışanlarla beraber sandığın üstündeki mermeri aldılar içinden bir taş çıktı.Yine bir şeyler yazıyordu üstünde.Heyecanla Hakan’a götürdü bu taşı.Hakan taşı biraz inceledikten sonra gülümseyerek Banu’ya döndü:
Harikasın muazzam bir şey bulmuşsun
Banu bu sözleri duyunca çok mutlu oldu.İçi içine sığmıyordu.Hakan’a sevinç içinde sordu:
Ee ne yazıyor üstünde?
Hakan bir süre Banu’ya boş boş bakıp cevap verdi:
Bizim aşık arenada Lar’ı öldürmüş heralde ya da başka birşey olmuş.Neyse sonuç olarak bizim aşık şairle Flora evlenmiş.Evlilik törenlerini anlatmış bizim şuursuz aşık.
Diyip taşı Banu’nun ellerine vermiş ve arkasına dönüp yürümeye başlamıştı Hakan.Banu Hakan’ın bu tavrını beğenmese de bu aşk hikayesinin mutlu bitmesinden dolayı sevinçliydi.Hakan arkasında dönerek Banu’ya seslendi:
Sandığa ve taşa dikkat edin iyice temizledikten sonra daha detaylı bir şekilde okuyacağız yazıyı.Daha sonra da bizim açık hava müzesine koyacağız.Romalı aşıkların hikayesini görmek isteyen çok kişi olur.Özellikle yabancı romantik orta yaş üstü bayanlar
Hakan bu sözlerinden sonra gülerek gitmişti.Banu içinden:
Öküz ya.Adam yıllardır bu aşk hikayelerini okuyor bir gram etkilenmemiş.Öküz işte.Boşver şair Velovis ben seni anlıyorum.
Saygılarımla
Ahmet BAYRAM