- 818 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Ramazan, Allah'a Nasıl Yakınlaştırır?
Ramazan, samimi inananlar için Allah’a yakınlaşmaya bir vesile. Oruç tutan insan her an Rabb’imizin beğendiği üstün ahlaka uygun davranışlar sergilemeye, nefsinin tutkularından sakınmaya çalışır. Şeytanın taktiklerine karşı dikkatli ve şuurludur, vicdanının her zaman doğruyu fısıldayan sesine kulak verir. İçi titreyerek hissettiği Allah korkusu ve sevgisi, inanan insanın Allah’ın sınırlarını koruma konusunda titizlik göstermesine neden olur.
Bir insanın, etrafındakilere gösteriş amacıyla ya da samimi bir niyetle orucunu tutup tutmadığını kimse bilemez. Oruç, Allah ile kulu arasındaki bir ibadettir ve tutan kişinin bu ibadetinin karşılığı ancak Rabb’imiz Katındadır. Kur’an’da, orucun farz olduğu "Ey iman edenler, sizden öncekilere yazıldığı gibi, oruç, size de yazıldı (farz kılındı). Umulur ki sakınırsınız." (Bakara Suresi, 183) ayetiyle bildirilir.
Oruç ibadetinin müminler için birçok hikmeti vardır. Allah için yaptığı bu ibadet, insanın manevi bir güç yaşamasına vesile olur. Ramazan’ın diğer güzel vesilelerine kısaca değinelim…
Güzel Ahlaka Ulaşmak
Samimi mümin, Rabb’i ile kurduğu bağlantı nedeniyle O’nun hoşnutluğunu kaybedecek bir davranışta bulunmaktan ve nefsinin sınır tanımaz kötülüklerinden sakınır. Hayır düşünür ve salih amellerde bulunur. Allah’ın gizlinin gizlisini ve içindekini de bildiğini kavramış olduğundan, bu ahlak özelliklerinden hiçbir durum ve koşulda ödün vermez.
Peygamberimiz (sav), müminlerin sahip olması gereken güzel ahlakın önemini, “Ruhumu kudret altında tutan Allah’a yemin ederim ki cennete sadece güzel ahlak sahipleri girer.” (Tirmizi; Huccetü’l İslam İmam Gazali, İhya’u Ulum’id-din) hadis-i şerifiyle belirtir. Müminler de üstün ahlak özelliklerine sahip olmak için gayret gösterir ve güzel özelliklerini gördüklerinde birbirlerine cenneti hatırlatırlar.
Salih Amellerde Bulunmak
Günlük yaşamdaki eylemler ancak Allah’ın hoşnutluğu gözetilerek yapılırsa, ‘salih amel’ olur. Bunun dışındaki amaçlar hedeflenerek yapılan işler ise yalnızca karşılıksız birer amel olurlar. Yapılan iş, Allah’ın hoşnutluğu gözetilerek yapılıyorsa hikmetlidir.
Bir kişi görünüşte yardıma muhtaç insanlara çok büyük yardımlar yapıyor olabilir. Ancak yaptığı işleri, diğer insanların hakkında güzel şeyler düşünmeleri için gösteriş amacıyla yapıyorsa, o salih bir amel değildir.
Yüce Allah, “İman edip salih amellerde bulunanlar ve ’Rablerine kalpleri tatmin bulmuş olarak bağlananlar’, işte bunlar da cennetin halkıdırlar. Onda süresiz kalacaklardır.” (Hud Suresi, 23) ayetiyle salih amellerde bulunan kullarının, kalpleri tatmin bulmuş cennet halkı olduklarını haber verir.
Güzel Söz Söylemek
Allah’ın sevgisini ve rızasını kazandıracak, O’na yaklaştıracak bir ibadet de Allah’ı ve dinini anlatmak, Kur’an ayetlerini hatırlatıp öğüt vermek, iyiliği emredip kötülükten sakındırmaktır. Bunların hepsi birer çağrıdır ve söylenebilecek en hayırlı, en güzel sözlerdir. Amaç yalnızca Allah’ın hoşnutluğu ve güzel söz söylenen kişinin Rabb’imizin istediği güzel ahlaka ulaşabilmesine vesile olmaktır. "Allah’a çağıran, salih amelde bulunan ve: ’Gerçekten ben Müslümanlardanım’ diyenden daha güzel sözlü kimdir?" (Fussilet Suresi, 33) ayetiyle bildirildiği gibi güzel söz söyleyerek Allah’ı zikretmek ve O’na davet etmek önemli bir ibadettir. Unutulmamalıdır ki, ”… Güzel söz O’na yükselir, salih amel de onu yükseltir…” (Fatır Suresi, 10)
Boş Sözlerden Ve Boş İşlerden Kaçınmak
Boş sözlere dalmak ya da boş işlerle oyalanmak, dinden uzak kişilerde sık görülen bir davranış özelliğidir. Kur’an’ın bir ayetinde iman edenler için, "Onlar, ’tümüyle boş’ şeylerden yüz çevirenlerdir." (Müminun Suresi, 3) buyrulur. Bir başka ayetteki "Ki onlar, yalan şahidlikte bulunmayanlar, boş ve yararsız sözle karşılaştıkları zaman onurlu olarak geçenlerdir." (Furkan Suresi, 72) ifadesiyle, müminlerin boş söz söylenen ortamlarla karşılaştıklarında da karakterlerinden ödün vermedikleri, duruma göre davranış sergilemedikleri bildirilir. Dünyevi küçük çıkarlar dışında büyük idealleri olmayan kişiler ise, bu hataya sıklıkla düşebilmektedirler. Yaşamını Allah’ın hoşnutluğunu kazanmaya adamayan bir insanın, bütün gününü yararsız programlar izleyerek televizyon karşısında geçirmesi, uzun uzun ve amaçsızca telefon konuşmaları yapması, arkadaşlarıyla saatlerce dedikodu yapıp günlük yaşamındaki olaylardan şikayet etmesi çok sık rastlanan durumlardır. Kur’an’da "Onların kalpleri tutkuyla oyalanmadadır..." (Enbiya Suresi, 3) ayetiyle, bu kişilerin kalplerinin dünyevi tutkularla dolu olduğu haber verilir.
İnfak Etmek
Gelirinin ‘ihtiyaçtan artakalanı’ ne kadarsa içinde bir burkuntu duymadan ihtiyaç sahiplerine veren mümin, bunu da Allah’a yakınlaşmak için yapar. Bir Kur’an ayetinde “…onlar Allah’a ve ahiret gününe iman eder ve infak ettiğini Allah katında bir yakınlaşmaya ve elçinin dua ve bağışlama dileklerine (bir yol) sayar. Haberiniz olsun, bu gerçekten onlar için bir yakınlaşmadır. Allah da onları kendi rahmetine sokacaktır…” (Tevbe Suresi, 99) ifadesiyle, infak etmenin Rabb’imiz Katında gerçekten bir yakınlaşma olduğu haber verilir.
Tefekkür Etmek
Ramazan ayının manevi havası müminlerin daha çok düşünüp tefekkür etmelerine vesile olur. Tefekkür etmek de insanın Allah’a yakınlaşmasına bir yoldur. İnsan ancak evreni, yaratılmış canlı- cansız varlıkların tasarımlarını ve muhteşem sistemlerini araştırarak, üzerlerinde derin düşünerek Allah’ın kudretini gereği gibi takdir edebilir. Kur’an’da Allah’ın sonsuz ilmi ve tüm evrenin yaratılış amacı, "... Sizin gerçekten Allah’ın her şeye güç yetirdiğini ve gerçekten Allah’ın ilmiyle her şeyi kuşattığını bilmeniz öğrenmeniz için." (Talak Suresi, 12) ayetiyle açıklanır.
Rabbimiz’in ilmi sonsuzdur; O, herşeyi en iyi bilen ve herşeye gücü yetendir. Biz ise ancak Allah’ın ilminden O’nun vermeyi dilediği kadarını kavramaya güç yetirebiliriz. Yapabileceğimiz yalnızca Rabb’imizin büyüklüğünü ve gücünü hakkıyla takdir etmek, O’nun bir örnek edinmeksizin yarattıkları üzerinde derin düşünmek, anlayışımızın ve kavrayışımızın artması için sürekli dua etmektir. Allah, bu üstün ahlaka sahip müminleri Katından güzel bir ecirle müjdeler:
“Ancak onlardan ilimde derinleşenler ile mü’minler, sana indirilene ve senden önce indirilene inanırlar. Namazı dosdoğru kılanlar, zekatı verenler, Allah’a ve ahiret gününe inananlar; işte bunlar, Biz bunlara büyük bir ecir vereceğiz.” (Nisa Suresi, 162)
Her An Allah’ı Anmak
Mümin ne iş yapıyor olursa olsun, hiçbir zaman Allah’ı zikretmeyi, ölümü, ahireti ve hesap gününü düşünmeyi unutmaz. “…Allah’ı zikretmek ise muhakkak en büyük (ibadet)tür. (Ankebut Suresi, 45) ayeti gereği Allah için yaşar ve her an O’nun kendisiyle birlikte olduğunun bilincindedir. Allah’ı anmak, insanı kötülüklerden arındıran, kalbine huzur ve güven veren, ahirette de gerçek kurtuluşa götüren en önemli yollardan biridir. Bu güzel tavır Kur’an’da şu şekilde övülür:
“(Öyle) Adamlar ki, ne ticaret, ne alış-veriş onları Allah’ı zikretmekten, dosdoğru namazı kılmaktan ve zekatı vermekten ’tutkuya kaptırıp alıkoymaz’; onlar, kalplerin ve gözlerin inkılaba uğrayacağı (dehşetten allak bullak olacağı) günden korkarlar.” (Nur Suresi, 37)
Ve ‘Bir Ucundan İbadet’ Etmemek
Müminler sonsuz yurt olan cennete kavuşmak için Allah’a ve ahirete ‘kesin bir bilgiyle’ (Lokman Suresi, 4) iman edip, ciddi bir çaba gösterirler. Kur’an’da “İnsanlardan kimi, Allah’a bir ucundan ibadet eder, eğer kendisine bir hayır dokunursa, bununla tatmin bulur ve eğer kendisine bir fitne isabet edecek olursa yüzü üstü dönüverir. O, dünyayı kaybetmiştir, ahireti de. İşte bu, apaçık bir kayıptır.” (Hac Suresi, 11) ayetiyle dünyevi çıkarları nedeniyle bir ucundan ibadet eden kişilerin uğrayacakları kayıp haber verilir.
Tüm söz ettiklerim, yalnızca Ramazan ayına özel ibadetler ve güzel davranışlar değildir, olmamalıdır. Hiçbir çıkar gözetmeden yalnızca Rabb’imizin rızasını arama, Allah’ın sınırlarını koruma konusunda sadık ve kararlı olmalıyız. Aksi halde ‘Allah’a bir ucundan ibadet eden’ kişilerin durumuna düşebiliriz. Bu tehlikeye karşı dikkatli olalım; her adımımızı “Allah’ı mı razı ederim yoksa şeytanı mı memnun ederim?” diye düşünerek atalım ve her zaman vicdanımızı tam kapasitede kullanalım…
Ramazan’ın, Allah dilemediği takdirde hiçbir şeye malik olamayacağımızı, tüm nimetler için Rabb’imizin lütfuna muhtaç olduğumuzu daha iyi kavrayacak ahlaka ulaşmamıza vesile olmasını dilerim...
Fuat Türker
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.