GEÇMİŞTEN GELECEĞE -1-
O zamanlar daha çok küçüktüm.Ne yaptığımı bilmiyor yaşımın getirdiği heyecana kapılıp gidiyordum.İşlerin bu kadar karışabileceği aklıma bile gelmezdi.Ben sadece çocuktum.
Saatin 03.30 olmasıyla birlikte kendimi ayakta bulmam bir oldu.Adımlarımı küçülterek kendi odama doğru yürüyordum.Kesinlikle ses duyulmaması lazımdı.Daha önceden hazırladığım kıyafetleri giydiğimde annemle babamı, yatak odasının kapı aralığından bir kez daha izledim. Onlar çoktan dalmışlardı uykuya.Evden dışarıya adımımı attığım anda köşe başından bir ıslık sesi geldi.Evet Eren’di o.Ne kadar da büyümüş tatilden gelince insan daha da bir güzel oluyor mu ne.
Eren 14 yaşında ortaokul öğrencisiydi.Konuşması hep tedirgin ve bazen de peltek olur.Ama dosttur.Uzun boyluydu yaşına göre ve hatta oldukça yakışıklıydı.Yeşil gözleri, düzgün bir burnu vardı.
’’Defne bazen gerçekten parfümün ayarını kaçırıyorsun.Burnumun koku felci geçirmesinden yola bakamıyorum.Geç kalırsak vay halimize bu ikinci olur’’
’’Sana bunu anlatamıyorum sanırım.Bu dün sıktığım koku, hala etkisi devam ediyormuş demekki.Neyse Eren afişler sen de değil mi?
’’Bende o yüzden acele ediyorum afiş sırası bizde ve yine geç kalacağız.Örgütü biliyorsun bir daha ki sefere kaı dışarı yapar bizi.Senin yüzünden böyle birşeyi riske atamam’’dedi eren o kalkık kaşları ve buruş buruş olmuş alnıyla.
Kırmızı’ya zor da olsa gelebilmiştik.Herkes yerlerini almış afiş bekliyordu.Eren koşarcasına ve kafasını süreklli ’’özür dilerim’’imasında sallayarak afişleri Tolga’ya verdi.İkişerli grup yapılarak sıraya sokulduk.Önden bir kızı yanımıza yolladılar.Eren,ben,Semih ve Dicle dört kişi diğerleri ikiliydi.Camdan dışarı baktığımda ise yağmurun gelebileceğini hissedebilir olmuştum.Kırmızı’dan çıkarak arabalara bindik.Zamanın yaklaştığını arabadaki konuşmaların azalmasından anlıyordum.
Kırmızı’da ki gibi yerlerimizi almış Tolga’yı bekliyorduk.Tolga elleriyle işaretini yaptı aynı anda herkes ayrı yönlere ayrıldı.Gece olduğu ve lamba olmadığı için hiçbirşey görmüyor sadece önümdekileri izliyordum.Bize gösterilen sarpa yoldan gidip hastahane duvarına benzeyen birşeyin önünde afişleme yapılması gerekiyordu ama bunu bulmak konusunda yine hata yaptık ve yine geç kaldık.İkili grupların başı yüz m öteyi,sonundaki ise tam tersi yöndeki yeri tutup gözcülük yapıcaklardı.İşaret ıslıktı.Kimse konuşmuyor ve olduğu gibi spreyleri boşaltıyordu.’’İDARE,POLİS İŞBİRLİĞİNE SON!’’
Zaman ilerledikçe elimde mecaz kalmıyor kendimi önümdeki 1m lik araya atasın geliyordu.Bir yandan soğukkanlı Dicle’yi izliyor,diğer yandan iste Semih’in çukura girmek üzere olan bacağına bakarak gülmemi tutuyordum.Bir anda iki ıslık da aynı anda başladı.Toz bulutu bir gruba önderlik ediyormuşçasına üzerimize geldi.Bir grup sloganlı insanlar üzerimize kızıl sopalarla geliyordu.Dicle’nin yanına koştum.Eren bizim ikimizi de koluyla sardı ve aşşağı çöktü.Semih ise önümüzde bir çocuğa ardı sıra vuruyordu.Dicle Erenîn kollarından kalkıp kızıl sopasını heryere savuruyordu.Bense çukura attığım sopayı almaya çalışıyordum tozlar yüzüme gelirken.Başımı döndürdüğüm gibi sopayı çıkarmanın sevinciyle bir ses ve bir zonklama işittim.Beynim ikiye bölündü sanki ayakta duramadım ve önüme yığıldım..
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.