- 1551 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
HOPPALA İLE CUPPALA
Bir varmış birde yokmuş, ama Allahın günü çokmuş...Ufacık şirin bir köyde Hoppala ile cuppala adında iki kardeş yaşarmış... Anaları zaten onlar küçükken öldüğünden, bir yaşlı babalarından başka hiç kimseleri yokmuş... Babaları biraz aksiymiş ama onları çok severmiş.. Odasında çocuklarının içinde ne olduğunu hep merak ettikleri bir tahta sandık varmış, ama aksi ihtiyar ben ölmeden sandığıma kimse dokunamaz diye gürleyip sopayı kapınca, Hoppala hop, hop, diye bir yana, Cuppalada cup, cup, diye başka yana kaçarmış...
Gün dönüpte devran değişince babaları bir öğle üzeri ölüp gitmesinmi.! Hoppala :Hop, hopta hop, diye ağlarken kardeşide Cuppala’da :Cup, cupta cup, diye ağlarmış... Bir kaç gün sonra ortalık sakinleşince bizimkiler merak edip sandığı açmaya karar vermişler... Anahtar babacıklarının yastığının altında hala duruyormuş... Merakla sandığı açtıklarında içinde sadece eski yırtık bir kağıt bulmuşlar... Hoppala demişki :Bunca velvele bunca merak, bu iki kuruşluk kağıt içinmiydi:? Cuppalada dudak bükmüş, ama merak edip kağıtta ne yazıyor diye okuduklarında, akılları iyice karışmış, şifre gibi bir şeymiş yazılanlar...
(Hemen gün doğarken bahçede, elma ağacının içinde) yazıyormuş kağıtta, düşünmüşler, düşünmüşler az birazda kaşınmışlar ama bir şey anlıyamamışlar. Koşup elma ağacını incelemeye koyulmuşlar, Hoppala ağacın içinde derin bir kovuk olduğunu görmesinmi! Ne var diye içine bakayım derken kovuğun içine açıldığı derin bir kuyudan :Hooooooop: diye bir yerlere yuvarlanmış. Tabi onu merak eden Cuppala dururmu oda :Abime ne oldu, diye elma ağacının kovuğundan aşağı bakmak için başını uzatınca ayağı kaymış :Cuuuuup: diye ardından yuvarlanmasınmı..!Biraz sonra iki kardeş Bakmışlarki, yeşillikler çiçekler içinde bir yer, köşede bir dev hüngür hüngür ağlıyormu., Hoppala korkmuş ama Cuppala bu sevimli deve yaklaşıp neden ağladığını sormuş. Dev hıçkırarak, Benim adım :Tombik Dev, yer altı haramisi sizin için bekçilik yaptığım hazineyi kaçırdı ona ağlıyorum deyince, Cuppala şaşkınlıkla :Bizim içinmi: diye kekelemiş, dev hıçkırarak :Evet babanız beni bekçi olarak tutmuştu kendisi öldükten sonra hazineyi size teslim edecektim: demiş... Çocukların gözleri dolmuş, çok duygulanmışlar, :Peki nasıl hazineyi geri alabiliriz, diye sormuşlar.Tombik Dev içini çekmiş, :Önünüzde iki kapı var, ben sığamam siz girebilirsiniz ama kapılardan girmeniz için :Zumuniks diyeceksiniz, bu sihirli kelimeyi söylemezseniz kapı açılmaz. Oradada karşıda yer altı haramisinin sarayı var, ama her taraf asker dolu, diye içini çekmiş. İki kardeş :Olsun bir yolunu belki bulur saraya girerek hakkımız olan hazine sandığını alırız demişler:...
Tombik Deve veda edip, iki kapıda da sihirli sözcüğü tekrarlayarak, hiç bilmedikleri ürkütücü bir yerlerde bulmuşlar kendilerini. Karşıda gri kayalıkarın üzerinde dev bir şato göze çarpıyormuş... İki kardeş yavaş, yavaş, saraya yaklaşmışlar ama her yan adam doluymuş, bu arada karşıdan içi yün dolu bir at arabası görünmesinmi! Şatonun kapısı açilırken, Hoppala ile kardeşi kendilerini yün yığınlarının içine hop ve cup diye atıp gizlenmişler...
Şatonun yakınlarında arabadan atlayıp halktan biri gibi ortalarda dolanmaya başlamışlar, Hoppala şatonun geniş balkonunda iki kız görmüş, biri gülüyor, diğerde şarkı söylüyormuş, gülen kıza hayran olan Hoppala Cuppalaya kızları göstermiş. Gönül bu Cuppalada şarkı söyleyen kıza vurulmuş o anda.
Kızlarsa o kadar güzellermişki,ikiside bu güne dek yeryüzünde hiç böyle kızlar görmemişlermiş. Bir ara onları huri sanmışlar. İki şaşkın kardeş kızlara gülücük atıp el sallamaya başlamışlar, kızlarda bu yakışıklı delikanlılara el sallayarak ilgi göstermişler...
Gece olmasını bekleyen delikanlılar saraya gizlice girmeyi başarmışlar. İlk girdikleri odada hazine ipek örtüsüyle orta yerde duruyormuş... Sandığı koltuğunun altına alan Cuppala bu güzel kızlarıda alalımmı diye abisine yalvarmış oda çok sevinmiş bu fikre, yan odada uyuyan kızları omuzlarına alıp kaçmaya başlamışlar ya tam saraydan çıkıp sihirli kapıya yaklaşmışlarki kızların babası adamlarıyla peşlerine düşmüş. Fakat en önde at koşturan yer altı haramisi çok hızlı gittiğnden atından düşüp o anda ölmüş ve yaptığı kötülükleri Tanrı ona ödetmiş..Gençler sihirli kelimeleri söyleyip kapılardan girmişler, açılan kapı onlar geçtikten sonra hemen geri kapandığından yer altı haramisinin adamları içeri girememiş. Hem onlar sihirli kelimeyi bilmiyormuşki! Bu arada kızlarda uyanmış, gençlerle evlenmeyi severek kabul etmişler... Zaten babalarının zulmünden usanmışlarmış. Eeeee hiç bir kötülük cezasız kalmaz o yüzden kimseye kötülük etmemeliyizki ,Allahımızda bizi sevsin ve bize yardım etsin değilmi.? Onlar ermiş muradına tüm minikler çıksınlar kerevetlerine...
..RabiaBelgin...