- 413 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SoNuM
Ahh... Ahhhh... Ne yaptın bana böyle. Duvarlarım vardı benim çelikten, yıkamazdı kimse. Acımazdı canım en sert düşüşte. Şimdi her yerim kan revan içinde ve kaldıranım yok düştüğüm yerden. Toplamaya geliyor ara sıra birileri bir parçamı. Parmaklarımı, dağılan bağırsaklarımı. Nerelerden düştüm, nasıl çakıldım, niye tedbir alamadım, sen çelikten zırhımı eritirken.
Tecrübe dedikleri 40 yılda olmuyormuş. 40 yıl ve bir günmüş, düşünce anladım, öldüğümde... Kemiklerim çıtır çıtır kırılırken çok canım yanmadı da en büyük acıyı beynim dağılırken çektim. Düşünemez hale gelirken. En sevdiğimi kaybederken. Ağzımı değil, gözümü değil, kulağımı değil, hayallerimi kaybederken...
Ölüm zaten kalbin ölümü değildir, beynini kaybettiğinde sona erersin. Ruhun havada kalır sahipsiz, bakar durur yerde yatan bedene. Bende o da kalmadı. Ruhum yukarılardan bakıyor kan içindeki toprağa saçılmış parçalarıma. Artık geçmişe dokunamayacağını biliyor ve geleceğe de. Herşey bitti şimdi dünyaya ait. Umutlar yok, heyecanlar... Mavi bile yok, sonu gelmez bir grilik. Oysa ben sadece siyah ve beyazıma da razıydım. Keşke ölmeseydim, keşke öldürmeseydin...
Bu gördüğüm bir aşk rüyası mı yoksa bir ölüm rüyası mı...Biri beni uyandırsın ne olur...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.