- 806 Okunma
- 7 Yorum
- 0 Beğeni
Hangi Aşk?
Meltem huzursuz olmaya başlamıştı. Eline aldığı telefonuyla ikide bir birisini arayıp duruyordu. Her seferinde; ‘Lütfen daha sonra tekrar deneyiniz’ sesini dinleyip, yeniden oflama puflamaya başlıyordu. Bütün hayatı telefonun açılıp açılmamasına bağlanmış gibiydi. Şaşkındı ve gücünü tam olarak toparlayamıyordu. İçeride ki odadan gelen elektrik süpürgesi sesi onu iyicene rahatsız etmişti. Sinirlenerek odasının kapısını açıp, elektrik süpürgesinin fişinin takılı olduğu prize doğru gidivermişti. Fişi çektiği zaman az kalsın prizle beraber kablo elinde kalıyordu. Elektrik süpürgesinin durduğunu gören annesi Saliha Hanım, arkasında kızını görünce şaşırmıştı.
-Ne oldu kızım, niye çektin fişi?
-Ben evdeyken şu laneti çalıştırma demedim mi sana kaç kez yaa! Ne anlayışsızsın sen
anneee!
-Kızım temizlik yapmak zorundayım. Tozlanıyor her taraf yoksa.
-Bana ne yaa, b a n a ne?
-Kızım tak fişi, hadi canım. Biraz sonra bitecek canım benim.
-Yaaaa, deli edeceksiniz beni, deli. İstemiyorummmmmmmmm!
Meltem elleriyle saçlarını öyle çekiştiriyordu ki, annesi Saliha Hanım korkmaya başlamıştı. Kızının böyle yapmasına bir anlam veremese de, yine de kızını delirtmek istemediği için mutfağa geçmişti. ‘En azından yemek yapmaya başlarım, mutfak tezgahını filan çamaşır suyu ile silerim.’ diye düşünüyordu.
Meltem tekrar odasına geçip, elindeki telefonla yeniden aynı numarayı çevirmeye devam ediyordu. Sıkıldığında ise mesaj gönderip, kendi kendini avutuyordu. Kendine o an aynada baksa, kendinden tiksineceğini iyi biliyordu, ama elinde değildi. Sevgilisini çok özlemişti ve onunla görüşmek istiyordu. Ruhu farklı bir yangında eriyor gibiydi. Sevgilisinin telefonunu neden kapattığını dahi bilmiyordu. İki gündür Kenan’a bir türlü ulaşamıyordu.
Canı gittikçe daha fazla sıkılıyordu. ‘Biraz kafa dağıtabilirim’ diye düşünüp, sağ ayağının başparmağıyla zor bela bilgisayarın power tuşuna dokunabilmişti. Bilgisayar açılırken tozlanmış fanın çıkardığı ses yine onu rahatsız ediyordu, ama bu sefer onu dahi takacak hali kalmamıştı. Sandalyeye oturup, internet tarayıcısına iki kez mouse ile tıklamıştı. Tarayıcı da geç açılıyordu, her şey ona inat bugün ters çalışıyor gibiydi. ‘Belki Kenan ile burada karşılaşabilirim’ diye düşünüp, kendi kendini tatmin etmeye çalışıyordu. E-mail’ini açtığında, haber sitelerinden ve çeşitli kadın sitelerinden gelmiş günlük haberler vardı. En altta bir de kendi burcuna ait günlük yorum vardı. Saçma gelse de yine de okuyordu.
‘Çevrenizle olan ilişkilerinizde çok mutlu olacağınız bir gün. Amaçlarınıza rahatça ulaşmak için bugün şanslı gününüz. Fakat çevrenizdekiler sizi çok mutlu gördüğü için, incinebilirsiniz. Bugün aşk için çok iyi geçebileceğine inanmanız gerekir. Yenilikler yapmak için vaktiniz geldi de geçiyor. Dikkat ediniz. Havalardan dolayı kendinizi zayıf hissedebilirsiniz. Venüs, güneşe bugün daha yakın. Aşk ve para için doğru bir gündesiniz, ama sağlığınıza kesinlikle dikkat etmeniz lazım.’
‘Uffff…’ çekivermişti derinden. Sıkılmıştı yeniden. Kenan’ı bir kez daha arıyor, ama telefonun kapalı olduğu gerçeğiyle bir kez daha karşılaşıyordu. ‘Nerede bu ya?’ diye defalarca kendi kendine soruyordu. Amaçsızca nette sörf yaparken, sevgilisiyle beraber çoğu zaman bedava mesajlaştıkları sosyal paylaşım sitesine girmişti. Kendi duvarında anlamsız paylaşımlarına öylesine bakıverirken, ‘Kenan Aksan adlı kişin ilişkisi yok’ yazısını görünce inanamamıştı ilk başta. ‘Nasıl olur?’ diye düşünüyordu, ‘Kenan’ın nasıl ilişkisi yok’ diye ellerini yumruk yapıp bilgisayar masasına vurmaya başlamıştı. ‘Nasıl, nasıl ya, nasıl olur bu?’ diye kafayı yiyecek gibiydi. ‘Son zamanda oysa ne güzel de anlaşıyorduk, nasıl olur bu ya?’ diye diye saçlarını yolmaya başlamıştı. Sinirinden ne yapacağını bilemiyordu. İki gündür Kenan’ın telefonun kapalı olmasının sebebinin de kendisi olduğunu en sonda anlayabilmişti.
Yarım saat geçmişti ve ağlaması bir türlü kesilmemişti. Dışarı çıkarım da, Kenan ile buluşursam düşüncesiyle yüzüne sürdüğü makyajı, gözyaşlarıyla soyut bir resim gibi yanağında çözülüvermişti. Hala inanamıyordu, neden bunu kendisine yaptı diye sorulara cevap vermeye çalışıyor, ama her defasında mantıklı cevaplardan uzaklaşıyordu. Ağlaması yavaş yavaş dinerken, birden telefonun zil sesi ile kendine gelmişti. Araya arkadaşı Sevilay’dı.
-Alo canım, Meltem, aşkım, nasılsın canım?
-Sen miydin Sevoşum, ufff, hiç iyi değilim yaaa!
-Ne oldu canım, kötü bir şey yok, di mi?
-Bilmiyorum Sevoş, inanılmaz derecede berbat bir haldeyim. Yarım saattir ağlıyorum. Çok kötüyüm.
-Canım ne oldu, niye üzüldün böyle yaaa?
-İki gündür Kenan’a açıyorum, ama cevap vermiyor. Bugün nette gördüm, ilişkisi var durumunu kaldırmış. Beni artık sevmiyor..Sevmiyor köpek…
-Canımmm…
-…
-Meltem?
-…
-Ağlama bebeğim, ne olursun ya, ağlama! Kenan’ı gördüm ben de bir kızla. Gima’nın orada el ele kızla dolaşıyordu.
-Tanıyon mu kızı, o salağı?
-Yok canım, ama mutlu gözüküyorlardı. Bence hiç arama, uğraşma Kenan’la. Ben yanına geliyorum. Siktir et o aptalı. Mal, kimi kaybettiğini bilmiyor. Benim güzel arkadaşımı bırakıyor, aptal yaaa!
-Bekliyorum Sevoşum, çabuk gel ne olur?
-Tamam, yoldayım canım.
Meltem, Kenan’ın telefonunu kapatma nedenini anlamıştı. Yarım saattir gözlerinden yaş damlarken, artık ağlamayı kesmiş, doyasıya ağzına ne gelirse söylemeye başlamıştı. Böyle olabileceğini hiç tahmin etmediği için morali alt üst olmuştu. Oysa beş aydır ne güzel aşk yaşıyorlardı, aşka inanıp, hayaller dahi kurdukları günler oluyordu.
Sevilay’ın gelmesini beklerken, amaçsızca yeniden nette dolaşmaya başlamıştı. Ne yapacağınıi nereye gireceğini dahi bilmiyordu. Aklına takılan o çok önemli soruyu içinden yazmak gelmişti: ‘Aşk nedir?’
Dili düğümleniyor gibiydi. Çıkan sonuçların hiçbiri tatmin olacağı türden değildi. En son gözüne bir site takılmıştı. Biraz dili ağır gibiydi, ama sözlerin farklı bir güzelliği var gibiydi. Okumaya başlamadan ‘Mevlana dizeleriyle Aşka gel!’ bir ikazla karşı karşıya olduğunu fark etmişti. Annesini hatırladı birden. Mutfakta iş gören kadın çok kere yanına gelip, en azından günde iki üç vakit namaz kılmasını istiyordu, ama kendisi onu hiç takmıyordu bile. Morali hepten çöküvermişti. Ne yapacağını bilmiyordu. Okumaya başlamıştı.
’’Arzuların ilkesizlik adına yarıştığı bir toplumda, bana aşktan bahsetme arkadaş! Hangi aşk şimdiye kadar gerçek sahibini buldurdu da, gelip oynarsın kendi kendine benim gönül dünyamda? Aşka düşmek tatmin olmaksa, aşka düşmek gözyaşlarını beyhude akıtmaksa, hangi aşktan bahsediyorsun bana arkadaş?
Ah figanında dalındaki bülbülün gözlerinden su yerine kan damlattığı zavallı! Bilir misin her büyük günah, küçük günahlara alışmakla başlar. Evvelen hiç takmadığın, sana zararı olmadığı sandığın aşkın, masum rollerde senin zihninde oynattığı piyeslerin ereceği nokta büyük final olmayacak mıdır? Küçücük günah hor görüp, büyük günahı zaten işlemem demen nasıl bir gaflettir?
Esas yaratıcıya tutunamadıkça gönlün, ne diye boşuna tatmin olma peşinde nefsine yenik düşmektesin? Aşk, dünya mezbahasında bir et parçası kadar çürüyüp değersizleşmişken, hangi yüzle masum bir gerçeği ezip geçebilmeye rıza gösteriyorsun da, nefsinin taleplerine karşı göz göre göre söz söyletemiyorsun?
Çaldığın kapının tokmağını kırmışsa önceden birileri, neden hala beyhude bir arzunun vazgeçilmez zannettiğin bedbahtlığında kendini kaybediyorsun? Ruhları kirlenmiş, aldığı abdestin hiçbir manası kalmamış, aşkı sineye ‘Hu’ adına çekmeyip, nefsi adına çekenlere neden hala nazar ediyorsun? Aşk bir kıyıda, sen başka bir kıyıdayken; sine kebap olmadan, gözlerin Rahmetin şevkiyle dolmadan, nasıl oluyor da kirli ellerinle duaya kalkıyorsun? Aşk istiyorsun, aşk diliyorsun, aşk adına yalvarıyorsun? Sen marifetin hukukunu dünya tablasında harcarken her dem, hangi hakla eline kalem alıp, aşkı anlatmaya çaba gösteriyorsun?
Aşkın utanılası perdesi tenselliğin ekvatorunda vakte mıhlanırken, Ay, aşkın solgun bir gülü olup, gökyüzünde gülüverirken, dokunmaya kudretin olmadığı aşk güneşi adına, yokluğun hasret babında zelil bir gururla ne diye hala gerçek aşka ihanet ediyorsun?’’
Meltem gözlerinden yaşlar boşalırken, annesinden özür dilemek için mutfağa doğru koşuyordu.
...
YORUMLAR
O okudukça resim aktı gözlerimden. Bende okudum. Geçtim dikkatsizliğimden, pay biçtim gençliğime ve günalan, günbatıran hallerimize. Çok güzeldi, ders verici ve odak yüklü. Tebrikler.