- 2086 Okunma
- 10 Yorum
- 1 Beğeni
Sevgiyle Gülümsemek
Yeter ki talan edilmesin duygular.. Hiçbir kötülük, diş bileyemesin, bizi mutlu edecek duygularımıza.. Ve umut hep saklı kalsın yüreğimizin bir köşesinde. Çünkü yaşadığımız ve yaşayacağımız nice fırtınalarda bize en gerekli duygu, umut…
Umudu iyi bellemek gerekir bize ait yaşamda.. Umudun ne kutsal ne mucizevi ne büyülü bir kavram olduğunun iyi bilinmesi gerek.. Bu hafta size yaşadığım bir süreçten bahsetmek istiyorum.. Bunun için biraz geriye, lise yılarıma gitmemiz gerekiyor.. Anlatacaklarım, taşındığımız evin tam karşısında ki ortopedik engelliler (yatılı) okulu ile ilgili. Bu umutla yaşayanların, yaşama yürekleriyle tüm güçleriyle sarılmış olanların öyküsü.. Umudun ne demek olduğunu belki de hepimizden daha iyi bilenlerin yaşamları…
Taşındığımızın ilk günlerinde arkadaşlarımla okulun bahçesinde oynayan, dinlenen yatılı okul öğrencilerini izlerdik. Daha o süreçte kaynaşmamıştık kimseyle.. Genelde bedensel özürlü erkekler bahçede futbol oynarlardı. Kızlarda okul duvarına dizili banklarda oturup futbol oynayan erkekleri izlerdi.. Daha sonra zamanla, okul müdürünün oğluyla aynı sınıfta okumamın da vesilesiyle iç içe olmaya başladık okul öğrencileriyle. Bizler için “sağlamlar” diye bahsederlerdi. Kimi doğuştan kimi sonradan, çeşitli nedenlerden ötürü bedensel işlevlerini kaybetmiş bu insanları tanımam, benim yaşamımda önemli bir dönüm noktası olmuştur…
Kendi içlerinde kurmuş oldukları dünyaya iyiden iyiye alışmışlardı. Bense bu zaman akışında, sürekli düşünüyordum; nedenleri, hayatın acımasızlığını, adına kader denilen kavramın, bazı insanların yaşamlarını nasıl da farklılaştırdığını…
Doğrusu, umut kavramının ne denli kutsal, kıymetli, paha biçilemez bir kavram olduğunun o sıralarda farkında değildim. Bazen kendime şu soruyu sorardım; nasıl oluyor da bahçede neşeyle, kahkaha içinde top oynayabiliyorlar, arkadaşlarıyla şakalaşabiliyorlar, pırıltılı gözlerle yaşama bakabiliyorlardı? Ama bu sorunun ne kadar önemsiz, içi boş, kof bir soru olduğunu pek sonra, onların bana umudun ne demek olduğunu öğrettikleri an anladım…
Anladıkça, bedensel engelli bu dostlarıma saygım, hayranlığım o ölçüde artmaya başladı. Anladıkça; bizler, onlar ayrımının geçersizliğini kavradım. Bana yaşamı, olgunluğu, çıkarsız sevgiyi öğrettiler. Ben orada, iki kolu iki bacağı olmayan ama yüzünde ki gülümsemeyi asla kaybetmeyen dostlar tanıdım. Niyetim kimsenin yüreğini burkmak yada duygu sömürüsü içine girmek değil. Beni bağışlayın, beni yanlış anlamayın. Ama biliyorum, “sağlamlardan” ilk istedikleri şey kendilerine acımamaları. Ya da kendileri için timsah gözyaşı dökmemeleri…
O dostlarımdaki umut hepimize yeter de artar bile. Kimse kusuruma bakmasın, alınmasın; o dostlarımda ki umut en gerçek, en hakiki, en parlak umut. İstedikleri yüreklerinde barındırdıkları o gerçek umudun karşılığını bulması. Karşılığını insanca yaşamak, sevgi olarak bulması…
İşte ben, o yıllarımda bu dostlarım sayesinde tanıdım, yaşamın gerçekliğini, sevgilimle parkta yürürken; yaşadığım, yaşayabildiğim anın ne kadar değerli olduğunu ve asıl olanın beden değil yürek olduğunu.. Asıl olanın yürekte taşınan gerçek sevgi, gerçek umut olduğunu…
Bu yazıyı okuyan dostlarımın üzülmesini istemem... Gülümseyin... Gerçekten gülümseyin.. Çünkü eminim o dostlarım da böyle istiyorlardır şu an. Gülümsememizi, kendilerine acıyarak değil de sevgiyle gülümsenmesini… “vah vah” diye değil de, yüreklerinde sevgiyle parlayan umudu fark ederek gülümsememizi…
Oktay Coşar
YORUMLAR
Israrcı bir baş ağrısı ki nedenleri az çok belli o yüzden de pek ilaçlık değil ama geçecek.Canım nerde derseniz canım başımda bu ara.Bir bakıyorum grip oluyorum bu sefer kolum bacağım dökülüyor canım o zaman o organlarda oluyor ve sanki en önemli organlarım onlarmış gibi geliyor.Sonuçta nerde bir aksama varsa onun kıymetini daha iyi anlıyoruz.Ya da komple senkron bozukluğu yaşayabiliyoruz ama bu değişmeyecek bir durumsa bununla yaşamayıda öğrenebiliyorsunuz.Tabiki yaşamayı ne kadar istediğinizlede ilgili bir durum.Engelil olup hayata bağlı olmak bunu ancak bir engelli tam anlamıyla anlayabilir veya bir engelli yakını olan empatiyi daha yii kurabilir yinede istisnai olsada ön yargısız görüşe sahip insanlarda olabiliyor.Engellileri en kızdıran söylemlerden birisi emin olun "engelli ama nasıl da hayata bağlı" neden olmasın ki ? yani olamazmış gibi geliyor ama olunuyor.Hayatların hepsi birbirine bağlıdır.O engelli hayatla bağını koparırsa tek onun hayatı kararmaz hayatındaki tüm sevdiklerininde hayat bağlarında kopmalara neden olabilir.O yüzden tek seçenek var.Hayatın kışmetini bilmek ama bir eksik ama iki fazla.Güzel ve duyarlı bir yazıydı teşekkürler Marcel..
Anladıkça, bedensel engelli bu dostlarıma saygım, hayranlığım o ölçüde artmaya başladı. Anladıkça; bizler, onlar ayrımının geçersizliğini kavradım. Bana yaşamı, olgunluğu, çıkarsız sevgiyi öğrettiler. Ben orada, iki kolu iki bacağı olmayan ama yüzünde ki gülümsemeyi asla kaybetmeyen dostlar tanıdım. Niyetim kimsenin yüreğini burkmak yada duygu sömürüsü içine girmek değil. Beni bağışlayın, beni yanlış anlamayın. Ama biliyorum, “sağlamlardan” ilk istedikleri şey kendilerine acımamaları. Ya da kendileri için timsah gözyaşı dökmemeleri…
Merhaba;
Acaba beni yanlış anlarlarmı diye ,benim yaşayıp ta bir türlü burda yazamadığım,duygularıma tercüman olan yazınızı
okuyunca o kadar mutlu oldum ki, tebriklerim çokça ,size usta kalem.Duyarlılığınızı yürekten paylaşmanıza teşekkür ediyorum ayrıca.Hayat işte böyle,bazen güzellikleriyle,bazen acısıyla birşeyler öğretiyor insana.İnadına hayata
gülümseyenlerdenim.Vefalı yüreğiniz var olsun şair.Sevgi dolu ve duygulu yüreğinize,Saygı ve selamlarımla.
Bir iki yıl önce ayağım kırıldı .Engelli olmanın ne demek olduğunu olduğunu o zaman öğrendim. Rüyalarımda ayağa kalkıp bir adım
atınca uyandığımda gerçekmişce seviniyordum.Yürütücü aletle yürüdüğümde ,dışardaki insanlar acımakla birlikte bana yar-
dımcı oluyorlardı. Onların bana yardımcı olmaları beni mutlu ediyordu . Şimdi iyiyim ve tekerlekli arabayla idare etmeye çalışan o güleryüzlü insanları görünce ,işte bu da ben diyorum . Ne olacağımızı bilmiyoruz ,herkes engelli adayı..
Sizi kutluyorum..
Umut...Gülümsemek... Sevmedişğim kavramlar bana ait olsa bile peşinen üzerime yapıştırılmış birer etiketten ibaret. Ama siz güzel anlatmışsınız o başka:)TEbrikler usta kalem, koşarak geliyorum sayfana