- 1827 Okunma
- 19 Yorum
- 0 Beğeni
ÇİVİSİ KENDİNDEN
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
ÇİVİSİ KENDİNDEN
Kırk beşinde erken emekli olmanın tadını çıkarıyordu. Sağlıklı ve yakışıklıydı Turan Bey.
Çapkınlık ve hoyrat kullanmadan dolayı eşini çökertmişti. Çekinik karakteri yüzünden kadın sürekli ezilmişlik yaşamıştı. Çocuklarının hatırına ve ekonomik özgürlüğü olmadığı için hep boyun eğen olmuştu.
Sürekli fakirlik yaşatan Turan Bey; Kıbrıs Barış Harekâtında psikolojisini iyice bozmuş ve çekilmez biri olmuştu.
Emekli parası ile iş kuran Turan’ın eli şimdilerde biraz para görür olmuştu. Aslında güzel olan eşinin bakımsızlığını bahane ederek eski hovardalıklarına yenisini ekleme planlarına başlamıştı.
Karısının dul ve güzel arkadaşı hoppa Ayşe’ye ilgi duymaya başlamıştı. O nedenle samimiyeti artırmıştı.
Yirmi yedisinde çok güzel ve bir çocuk annesiydi Ayşe. Her erkeğin ağına düşürebileceği kolay kadınlardandı. Adı “ Hoppa Ayşe” ‘ye çıkmıştı. O da Turan’ı gözüne kestirmişti ve yakınlık gösteriyordu.
Kocasını Ayşe’nin elinden kurtarmaya çalışan Solmaz Hanım da bu ilişkiye ortam hazırlıyordu. Solmaz aslında Fatma’ya akrabaydı, yeğeninin eşiydi. Eşini kurtaracağını düşündüğü bu ilişkiye evini paravan edip katkı sunuyordu. Evini aykırı aşıklara terk eden Solmaz başarılı da oluyor, hoppa Ayşe’yi Turan bey’e Yamıyordu.
Turan’dan para sızdırmaya başlayan Ayşe ise değişik ilişki ve fantezi çeşitleri ile kendine daha da müptela ediyordu Turan’ı.
Artık Turan’ın gözü dünyayı görmez olmuştu. Yediği paranın limiti de döndürülemez hale gelmişti. Senetleri bir bir protesto oluyordu.
Kaçak ilişki fark edilmiş gerilim had safhaya yükselmişti ama bu Turan’ı durduramıyordu. İki aile arasında gerilim de husumete dönüşmüştü. Turan’ın çocukları ne babalarına söz anlatabiliyor ne de Ayşe ve iki asalak kardeşinden babalarını uzak tutabiliyordu.
Turan eşini boşamak için mahkeme açmıştı. Delilikle suçluyordu.
"O" eşle bunca hayat geçirdiği ve halen katlandığı için belki de deliydi Fatma. Ama yapılan derin tetkikler kadının sapasağlam olduğunu ortaya koyuyordu. Hâkim “ Oğlum bir de sen git kontrol ol” diye azarlıyordu Turan’ı. Kendi şahitleri dahi gerçeği anlatıp aleyhine şahitlik yapıyordu.
Avukatı da “ Sen bana böyle anlatmadın” diyerek davadan çekiliyordu. Dava düşüyor, zoraki evlilik sürüyordu.
Ayşe’nin berduş ve sapık kardeşi Mustafa; bir akşamüzeri Fatma hanım yalınızken kapısına dayanıp: “ Kocan seni ablamla aldatıyor. Ben yakışıklı ve güçlüyüm. Gencim de. Sen de kocanı benimle aldatsana” diyordu.
Fatma’nın feryadına komşuları hemen yetişiyor ve sapık genci tartaklayarak oradan uzaklaştırıyordular.
Polisin elinden bir şey gelmeyince Fatma’nın çocukları silahlı takibe başlıyordu ırz düşmanlarını. Para musluklarını kısmak için de babalarını dükkândan uzaklaştırıyorlardı.
Bütün bunlar bile aykırı âşıkları engelleyemiyordu.
Kısa bir süre sonra para sıkıntısı yaşayan Turanı tehdit etmeye başlıyorlardı hoppa Ayşe’nin kavat kardeşleri.
Ayşe aşk yuvasına çağırdığı Turan’ı kardeşlerine iyice dövdürüp, kolunu kırdırıyordu. Cebinden paraları alınıp zorla senet imzalatılıyordu.
Polis’in hızlı müdahalesi ile senetler bulunup iptal ediliyordu. Fakat dayak yanına kar kalıyordu.
Çünkü Turan’ın çocukları kendilerinin yapmak isteyip de yapamadığını babalarına yapanlara müteşekkirdiler.
Ayşe “ senden hamileyim” diyerek Turan’dan yüklü para istiyordu telefonla. Verirdin- Vermezdim diye cebelleşirken Ayşe’ye Konya Ereğli’den yaşlı ama çok varlıklı bir kısmet çıkıyor. Alelacele onunla evleniyor. Asalak Kardeşleri ile adamı yemeye başlıyorlardı.
Ayşe artık o yollu olmaktan kurtulmuştur. Evinin hanımıdır.
Aralarında otuz yaş fark olan eşini iki yılda ahretlik eder. Zengin bir aptalın parası tabana yayılmış pek çok nasipsiz faydalanmıştır.
Zenginleşen Ayşe ise Aşkı Turan’ı aklına bile hiç mi hiç getirmemiştir.
Erkeği kadın-kadını para değiştirirmiş.
Görkemli olduğu anlaşılan bir ağaç ayakta ölmüştü. Ağaç sağ iken vücudunu saran asalak ve sarmaşıklar halen yaşamaktaydı.
Gürgenlerin kütüğünü parçalamak için ara sıra demir çivi de kullansalar; genelde çivisi kendinden olurdu.
Hayat herkes için garip, acımasız ama gerçekçiydi.
YORUMLAR
18 okuma.
Okuyan ziyadesi ile fakat yorumlayan yok gibi.
Yine de hayli bereketli olmuş.
Yakınmam şu ki; sitede okusak da yorumdan kaçınıyoruz. 0/0 90 oranında okuduğum yazıyı yorumlarım. Her konuyu bilen adam mıyım?
Asla. Ben genelde edebi olarak yorumlarım. İçeriğe girmek gerkirse ve fikrim varsa girerim. Genelde de okuyanlar yorumluyor. O zaman da okuma sayısı gerçek okumayı vermiyor demektir. O nedenle 18 okuma diye başladım.
İnşallah ben yanılıyorum. Dilerim yazılanlar çokça okunuyordur.
Sayfama zaman ayırıp yazımı okuyan ve yorum bırakan herkese ayrı ayrı teşekkür ederim.
Yüksek tansiyonum var. Fazla okuma ve yazma yapamıyorum o nedenle. Bayramdan sonra da tatil var. Sonra daha sık görüşürüz İnşallah.
Sevgi ve selamlar.
Erkeği kadın-kadını para değiştirirmiş.”
“Değiştirmiş” ten kasıt, “bozarmış” anlıyorum. Yanılmıyorum değil mi? Şayet öyle ise kadınlara haksızlık ediyoruz. Oysa ben nice bozulmuş, şaftı kaymış erkeği tamir etmiş, hizaya getirmiş kadınlar tanırım.
Erkek olsun kadın olsun mesele maya meselesi. Kiminin ki vakumlu kapta mıdır nedir kolay kolay bir şey olmuyor, kiminin ki de raf ömrünü doldurmadan ekşiyor.
Gürgenin çivisi kendinden olurmuş, oysa gülü de gülsuyu ile sulamazlarmış. Hayat adına bu ne yaman çelişkidir Enginciğim (aman ha sakın üzerine alınma)
Tebrikler, selamlar, saygılar
paraları leylaya bastın da ne oldu..:)) memleketteki erkeklerin yüzde sekseni ileri derece de ya da az oranda Turan hastalığından müzdarip ,hoppa ayşelerse bolca..kızsam mı gülsem mi bilemedim ....kızacağım ;üzüldüğüm taraf olan çocuklara ve hakkı yenen asil kadınlara oluyor,
güleceğim turanların düştüğü hale; kendilerini yüksekten uçan kartal sanırken bir anda tarladan kovulan kargaya dönüşüyorlar bu da olayların traji komik yanı
çok yaşanan dile getirilmesi gereken yaşananlardandı.ibret alınması açısından hele de bir erkeğin yazması yazıyı daha da ayrıcaklı kılıyor..gürgen ve çivi ile ilgili o güzel söyleminize ben hz. Ömer'in bir sözünü ilave etmek isterim;"kimse yoktur ki bulunduğu noktaya kendi ayakları ile gelmemiş olsun."""aman ayaklara mukayyet olalım saygılarımla kutlarım
asran
Bas bas paraları Leyla'ya bi daha mı gelecez dünyaya
felsefesiyle başlayan yolculuk yazık ki "öldürmeyen Allah öldürmüyor" hakikatine götürüyor bu talihsiz insanları.
Herkes neticede yaptıklarının bedelini ödüyor bu yüzden şikayet etmeye hiç hakları olmuyor.
Çocuklar kısmına gelince, onlarda nasıl kötü ebeveyn olunur derslerini ezber ediyorlar yaşadıkları bu olaylarda. Daha iyi ebeveyn olabilmeleri için zor ama çok öğretici bir ders.
Tebrikler Engin Bey, selam ve saygımla...
Engin Tatlıtürk
Teşekkürler ve iyi günler kardeşim.
Böyle hadiselerin sıkça yaşandığı bir dünyada yaşıyoruz maalesef
Allah akıl fikir versin ,ne diyelim...
bütün melanetlerin ana kaynağı daha fazla para kazanmak ve daha iyi yaşamak içinse birde bu işin onurlu bir yanı var...insan onurunu ayaklar altına almamalı...yazık olmuş turan beye
güzel öykü
sevgiler saygılar
Engin Tatlıtürk
Teşekkür ederim.
Sevgi ve selamlar.
Malesef yaşamda böyle acılar yaşanabiliyor.
Parayı görünce şaşıran erkek ve kadınlar neyse ki çoğunlukta değil.
Paylaşıma teşekkürler, selamlar.
Engin Tatlıtürk
Sayfama şeref verdiniz.
:)
Valla gülsemmi ağlasammı bilemedim...
kULLANDIĞINIZ CÜMLELER YER YER GÜLDÜRÜRKEN -DÜŞÜNDÜRDÜ...
YÜREĞİNİZE BEREKET..
Güzeldi
Engin Tatlıtürk
Nazik yorumunuz için teşekkür ederim.
Selam ve sevgiler.
Engin Tatlıtürk
Turan okusun istemedim.
Sevgi ve selamlar.
AYSE 09
düşündüğünüz için sağ olun
ağaç kendini kesen baltaya kızacakmışta....ahhhh ahhh demiş sapın benden...günümüzde bu türler çoğaldı can....yine sayfanda bir güzellikti....saygılar
Engin Tatlıtürk
Seni görmek çok güzel.
Engin Tatlıtürk
Teşekkürler nazik yorumunuz için.
Sevgi ve selamlar.
Gürgenlerin kütüğünü parçalamak için ara sıra demir çivide kullnsalar genelde çivisi kendinden olur.
Can dost yazınız da çok güzel ama bu cümleye bayıldım...
Selamlarımla...
Bedri Tokul tarafından 8/14/2011 10:33:48 AM zamanında düzenlenmiştir.
Engin Tatlıtürk
Sizi görmek ne güzel.
Allah sıhhat ve sadetinizi daim etsin.
Selam ve sevgiler.
Gerçek, yaşanmış bir öyküye benziyordu..
Velhasıl kelam, yazıdan çıkarılacak sonuç: 'Helal dairesi keyfe kafidir, harama girmeye lüzum yoktur..'
Güzeldi abicim..Hürmetler..
Engin Tatlıtürk
Sayfama şeref verdiniz.
Sevgiler.