- 957 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
NEDAMET
’Pişman mısın?’ diye sordu. O kadar uzun düşündüm ki, ne cevap vereceğimi bilmeden dakikalarca kalakaldım sanki. Oysa herkesin pişman olduğu şeyler vardır hayatında. Benimkiler öylesine çoktu ki, sanırım biraz hangi pişmanlığımı sorduğunu anlayamadığımdan, biraz da bu kadar çok pişman olacağım işlere bulaştığımdan yanıt vermekte hayli zorlandım. Sustum, anladı. ’Seni üzmek istememiştim’ dedi. Aklıma geçenlerde izlediğim o film geldi. Oğlan kadına aynen böyle söylemişti. Kadın da engel olamadığı öfkesiyle; ’beni üzmeye gücün yetmez, o kadar önemin yok’ demişti. O sahne benim filmden kopup, derin düşüncelere gömülmeme sebep olmuştu. Birini önemsemiyorsan ruhunda ona karşı bir koruma kalkanı gelişiyor sanki. Farkına bile varmıyor insan ama gardını alıyor duygusal ritimlerin. Etkilenmiyor, acımıyor içinde bir yerlerin. Tuhaf teoriler geliştirdim, hatta uydurdum bende. Kendi önemsediklerime dair. Yalnızca sevdiğim ve değer verdiklerim üzebiliyordu kalbimi.
Kime dokunsam şiir oluyordu, oysa ben... Bilmiyordum böyle büyük çağladığımı. Çağladıkça çağlattığımı kimilerini. Hiç düşünmemiştim kelimelerden köprü kurulacağını. Benim köprülerim her zaman yıkılmaya olası bir hal içindeydi. Birileri durmadan yazıyordu, kendini yazıyordu aslında; ben sanarak! Beni yazıyordu aşklaşarak. Ne yanılgı! Şaka gibi. Bir defasında ’aşkolozum’ demişti biri, şaşkınlığımı farketmişti sanki. Bir oyun buldum sonunda ama son turda saf dışı edilmiştim ve yenilgilere alışkın değildi çocukluğum. Her defasında kendimi kendi gururumla teselli ederken, son buldum o bitmeyen garip masalların absürük geçmişiyle. Bir şey oldu ve umduğum olmadı. Fark bile etmedi fark etmesi gerek, fark edemediğini... Üzülmüştüm, demek ki sandığımdan daha mühimdi ve o bunu hiç bir zaman bilmedi. Beni nasıl kökden başlayıp da zirveme kadar etkilediğini. Her zerremi tir tir inlettiğini, bilmedi...
Filmi izlemeye devam etmiştim merakla. Şöyle diyordu;
’korkmamıştım.. hiçbir şeyden korkmamıştım
daha fazla acı çektikçe
daha fazla aşık oluyordum’
ve kilit cümle....
’sadece tek bir şey ruhun eksikliğini tamamlayabilir
bu şey de aşktır..’
Özlüyordum da, kimse fark etmiyordu. Yahut sadece o fark etmiyordu, sadece onun fark etmesini istiyordum. Yalnızca onun bilmesini dilerken, ondan başka herkes duyuyordu sanki sesimin acizliğini. Kendi kendine konuşan bir deli gibi... İnim inim inlediğim tuhaf zamanlar oldu. Neyi ve kimi özlediğimi hiç bilmedim! Sanki sadece özlemeyi seviyordum, özlemin kendisini seviyordum. Hep uzak, hep dokunulmayan, kalp çukurunda yara ve gözlerde nemli dokunuşların merakı beni büyülüyordu. Sevmek, belki sevilmek imrenilesi bir şeydi lakin en kutsal olan his, kanımca özlemekti. Oldum olası bundan daha güçlü bir şey hissetmedim içimde.
Olmayan hakların bayağı duruşu ve asaletten yoksun savruluşlarında kaybolmuş dar boğazların çetrefili, beraberinde yaralı söylenceler bıraktı her zaman. Kin tutar insanlar ve kim koyar elini vicdanına bağırırken horozlar! Yok hayır, istediğim bu değildi. Her şeyi berbat etmek gibi amaçlar edinmedim hiç bir zaman. Her şey kendi akışkanlığında gelişti. Ben demedim dedim, sen duyma. Onlar hür sesli bir koroydular. Bir denemelik intihar ve çok sesli cefa. Bir katrelik heba. Ben demedim, sen de sus! Duyma! Kor bir tebessüm ol dudağında ölümlerimin. Yahut ben dedim say, ne fark eder? Nasılsa yine anlamayacak bizi dünya...Kutsal hareler şehrinde, hoşgelmiş bir yara
’seni bekliyorduk oysa’ dedim.
aşk!
sen her şey(d)e kadir misin?
Ben her sabah böyle yoklarım, ellerimle göğüs boşluğumu.
Kaybedince anlarım, hayatı yanlış yerden tuttuğumu...
fulya/ağustos2011
YORUMLAR
Herkes hayallerini yaşamak ister.Oysa hayaller hep 5 numara büyüktür bizim yaşantımıza .Bunun içindir aslında,insan aslında olması gerektiği yerdedir,ne bir adım ötede,ne bir adım geride.Hayaller insanı kamçılar,özlemle sızlar içimiz.Bazen birine,bazen ulaşamadıklarımıza,bazen bize on be on kat yabancıya,bazen bir gülüşe özlem çekeriz,bazen de salya sümük ağlamaya.İnsanoğlu var olduğu sürece bu keşmekeş hiç bitmez,duygular hamur gibi yoğrulur içimizde.Bi bakmışız o hamurla birlikte bizde yoğrulmaya başlamışız.İşte o zaman özlemimiz,hasretimiz artar,biz farkındayken bu kadar herşeyin,yanı başımızdakinin bu kadar kör bu kadar sağır bu kadar sıradan olması bile canımızı acıtır.Halbuki nereden bilsin ki senin içinde kopan fırtınaları,çişeleyen yağmurun birazdan doluya çevireceğini ????
FArklılıgı taşıyorsunuz satırlara. Ruh dingin kalamaz, hafif dalgalı ve yanar ndöner. Ama samimiyet içine bakan insanlık halerinde...Ne kadar güzel yaşıyor kişi hikayede. Aldığı nefesin tadı dokunuyor burda farklı bir şehirde, kocaman bir yabancının gözlerine. Tebrikler...harika olarak kalacak.