Başarıyı hedef alın mükemmel olmayı değil. yanlış yapma hakkınızdan vazgeçmeyin; vazgeçerseniz yeni şeyler öğrenme ve gelişme olanağınızı kaybedersiniz. unutmayın; mükemmeliyetçiliğin arkasında korku yatar. insan olduğunuzu hatırlayarak korkularınızı göğü
yalciner17
yalciner17

adam yok idi.../ ardahan öyküleri 214

Yorum

adam yok idi.../ ardahan öyküleri 214

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

580

Okunma

adam yok idi.../ ardahan öyküleri 214



iki kişi oturuyorlardı.
Bismillah bismillah bunlar üç kişi gibi hasbihal kayırıyorlar.
İki kişi oturma’yı insan kavrıyor. Bir dereceye kadar.
Üç kişi nasıl pıçı- pıçı?
Hasbinallah: deli mi ne bunlar?
Kardeşim ey gördün mü, masada kaç kişi oturuyor?
Masanın altına girmemiştise üçüncü adam: iki kişi oturuyordu.
Daldeyde zatta oturmuyorduysa?
İki kişi idi konuşan.
Anlatıcı adam eyce tasvire yüklenerek vaziyeti enikonu resimledi, şöyle dedi: dili döndüğünce.
Görün neler demiş:
Ben bu iki kişinin oturduğu masaya nazır masada oturuyordum. Kapıyı kerteriz alırsanız. Kapıya sağ cenahtı bizim taraf. Ben bu masayı ve kapıyı solumdan sağıma rahat tarassut ediyordum.
Kahvehane kuzeye kaldığından karanlıktı. Boyası ve dekorasyonundan mı neyse izbe bir mekandı. Kaldır at cisninden...
Güneş dışarda tepede kırk derecede at kimi kişniyerdi. Kahvenin ottuğumuz tarafı ve tamamı karanlıktı.
Ahır karanlık olur. Pencere olmadığından: Bacası vardır ahırın; bacadan ise ışık ne gelecek ki bir yudum bir avuç o kadar, o bile belkim çoktur.
Baca kelimesinin bir anlamıda hava tahliyesidir, ışık deliğidir
Bacasız kahvehanedeymişiz: İşte tahayyülünüzü böyle kurun: ahır daha aydınlıktı.
Başlarında kasket vardı. Üç kişiydi: üç adam demek istiyorum.
Bir kısırinek üstüne pazarlık yapıyordular.
Biri simsardı, biri kısırineği almak isteyen talip, geriye kim kaldı? Geriye satıcı kalıyor yangetmeyelim!..
Satıcıya iki kişi çok iltifat etti.
Ardahanın en kral adamı olduğunu söglediler.
Yüzüne karşı değilmiş arkadan da kral adam olduğunu söylemişlermiş onu bile söylediler.
Her cemiyette söylemişler.
Allahın şahidi: SÜCO DAYI.
Allahın şahidi: KITTO AMCA
Allahın Şahidi: ATTO EMİ:
Yeter yahu yeter allahınızı seversez yeter, dedi iltifat’a mücbir olan satıcıadam, çekingen adam...
" ... ne işe düştük." dedi içinden.
Satıcıadamın bir ismi elbette vardı. İsmi tuhaftı. Hemen yazmadım. Telaffuzu zor isimdi:
ZURGANİ:
Babası bu ismi Zurgani Dayı’ya tapşırık isim olduğu için koymuştu.
Kars Arpaçayında asker arkadaşı Firgani Ağa vardı. Asker arkadaşına askerlikte sözvermişti ki. Erkek uşağına, olursa eğer: Zurgani ismini verecekti.
Zulkarneyn ismini verecekti pardon.
Zulkarneyn ismi: Al-i İskender’den beri Asyada Kafkasyada çocuklara verilen isimmiş.
Arkadaşının tafşırığını yerine getirmiş. Sözünü tutmuştu.
Hey İskender!
Aşık Şenlik’te çok değer verir ona: Şiirlerinde, mahnilerinde...
İskender’e, Hazreti Süleyman’a şiirlerinde değinmiştir.
"-Hele durun allahınızı seversez!"
Keyfim yok!
O keyfde değilem!
Adamcağızın ismini konu- komşu telaffuz edemeyince ZURGANİ demeleri dememelerinden kolay olduğundan: Çocuğun ismi Zurgani diye çağrıldı.
Zurgani aşşağı...
Zurgani yuğğarı...
Zurgani buyan!
Zurgani elleşme!
Zurgani nettin de başan geldi: Bunlar!
Zurgani evin yıkılmaya Zurgani!
Kim Wilde söylüyor: Keep me hanging on...
Youtube’da dinliyorum. Kulağıma kulaklığı takmışım.
1984’de Ardahanda çok dinledim... dinlemiştim.
Harika lirik ve içli şarkı.
Kahvehanede Zurgani ve simsar ve kısırineği almak isteyen adam.
Zurgani berk pazardır ha... Ya onu siz Simsar Fişo Efendiye ve kısırineği illam alacam diyen: Zaro Dayı’ya sorun.
Pazarlık bozuldu. Beh vermişti Zaro fakat kısırineğin değeri bu değilmiş meğilmiş.
Cığız adama mahana mı ararsın?
Resmen ve res’en cığıza kaçtı.
Kim mi?
Zaro Ağa, Allah var ki mert adamdır. Sözü demiri keserdi.
Zurgani çuvalladı ki neye benzer?
Ben Zurganiyi halbuki beğenmiştim. Öyküye sevdiğimden almıştım. Benide yaldattı.
TANIYAMAMIŞIM!
"_ Analeee!"
Para akçalı işler nereye girerse orayı berbat ediyor.
Al sana Zurgani’in Çiğnenen onuru:
Katerina Blum’un çiğnenen onuru bilmem ne, bunun yanında, ne yesin?
Kahramanları tanımaya başladım.
Şimdi mevzuuya gireceğim:
Masadan giden: Zurganiydi sahiden?..
Zaro Ağa sırtı bana dönüktü. Beni ne görecek, beni görmedi.
Fişo Dayı çok yangılıydı. Simsarlık yapmış olsaydı: Para alacaktı. Evin bir iki eksiğini aynı gün giderecekti.
Fakat ne mümkün. Namümkün.
" _ Hoppppp! Zırtttt!"
Zurgani sandalyesini kalkarken çektiği gibi bırakmıştı. Sandalye duvara doğru kapı gibi açık duruyordu.
Bu metafor geri geleceğim bekleyin kafanızı az çalıştırın metaforu gibide yorulabilirdi.
Ajda Pekkan’ın şarkısı gibide yorumlanabilirdi.
" KAPI AÇIK ARKANI DÖN VE ÇIK. İSTENMİYORSUN ARTIK!..."
Allah sizi inandırsın! Simsar utanmasa çocuk gibi oturup ağlayacaktı. Çok zoruna gitmişti. Söz kesmişlerdi.
Kısırinek dul avrat gibi ortada kalmıştı. Hayvak hayvak!..
Fişo Dayı Zurgani ordaymış gibi küfür ediyordu. Benim tuhaf karşıladığım bu işte. Öyküyü sadece buyüzden kaleme aldım. Bir kişinin gıyabında o ordaymış gibi tahayyül etmenin ilginçliğini istedimki inceleyeyim.
Kişinin geride sadece bıraktığı sandalye üzerinden realizasyon ne kadar makul birşeydir.
Sanatsal bir prezantasyon saymalıyız gibime geliyor.
Fişo:
_ Bu var ya bu... dedi... Eliyle Zurganin bıraktığı boş bardağı ve oturduğu tarafı gösterdi.
Zurgani ikisinin arada oturmuştu kalkmıştı gitmişti.
Devamen Fişo Dayı:
_ Bu Zurganiyi doğuran karı bunu doğurana kadar bir taş doğursaydı!..
Zaro Dayı’da Zurgani ordaymışcasına o oturduğu sandalyeye bakarak:
_ Keşke!..
Nerdeyse kalkmış gitmiş adamın arkasından; adam ordaymış gibi döveceklerdi.
Fişo Kişi hatta bir şapalak sandalyenin üstündeki karaltıya salladı. Maket falan olsa bir dereceye kadar anlıyacağım. Tamamen bomboşluğa hakaret etti bu ikisi.
İkisi de kuyruk acısı çekiyordu.
Zurganiden geriye boşbardak kalmıştı bir de peleşine kapı açılmış şeklini andıran sandalye andıra kalsın. Oturmuş olduğu zaman birde.
Boş bardağa biraz dikkat ettim. Yüreğim cız etti.
Zurgani bardağa çaykaşığını ters kapatmıştı. Adamın ardından küfür hakaret uçuyorken. Ona haksızlık edildiğini ve bu haksızlığa çaykaşığı efendice itiraz ettiğini farkettim.
Gıyabında Zurgani ordaymış gibi sövmeleri nerdeyse pataklamaları göya ordaymış gibi farzederek yapıyordular.
Çaykaşığı:
ters kapanmıştı:
_ Sağolun ziyade olsun içmeyim. Ziyade olsun. Keseze bereket. diyordu.
Yahu bu dünyaya ben ne diyeyim .
Varın siz pay biçin!


Yalçıner Yılmaz
14-08-2011
Çanakkale toki

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Adam yok idi.../ ardahan öyküleri 214 Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Adam yok idi.../ ardahan öyküleri 214 yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
adam yok idi.../ ardahan öyküleri 214 yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.