- 1709 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
DAVULUN SESİ UZAKTAN HOŞ GELİR
Sosyal bir varlık olarak yaratılan insan, hayatını davam ettirirken kendine özgü bir şekilde farklı duygu atmosferi içerisinde bulunur. Yeryüzünde yaşayan insanların, parmak izleri birbirinde farklı olduğu gibi yaşadıkları duygularda farklı olmaktadır.Duyguların farklılık göstermesi hayatta gizemlerin olduğunun göstergesidir.Herkes aynı anda aynı duyguları yaşasa kimse kimseyle ilgilenmez. Başka birisini çözme ihtiyacı hissetmez. Çünkü gerek duymaz nede olsa yaşadığı duyguların aynısını diğer kişiler yaşıyor.Buda insanlarda merak duygusunu yok eder.Merak duygusunun olmadığı yerde de keşiflerden, icatlardan bahsetmek beyhude olur.Duyguların farklı olması demek diğer kişilerin duygularına saygı göstermememiz demek değildir.İnce insan, kültürlü insan bir kişiye yapacağı esprilere dikkat eder.Belki espri yaptığın o kişi, telafisi mümkün olmayan bir durumla karşı karşıyadır.Yada tam bir sorunu çözmek üzere odaklanmış o kişinin dikkatini dağıtarak o kişi çıkılmaz bir duruma girip kafayı yemesine sebep olunabilir.Bu faktörleri göz önüne alarak bir kişi hakkında yargıya varırken veya iletişime geçerken o kişinin sadece o an ki psikolojik durumuna bakıp değerlendirme yapmamak gerekir.
Öyle bir an gelir ki kanadımız olsa uçup gökyüzündeki bembeyaz bulutların üzerine varıp yalın ayak o bulutların üzerinde yürüdüğümüzü hayal ederiz. Bazen de artık yaşamamızın bir anlamı olmadığına karar vererek, ölüm fermanımızı hazırlayıp, vasiyetimizi de yazdıktan sonra; bir daha yeryüzündeki farklı renkteki çiçekleri görmemek üzere, boynumuza ipi geçirip bu alemden göçmek isteriz.Tabi ki bu duygu yoğunluğu, kişiden kişiye değiştiği için yanımızda kahkahalar savuran birinin, içinde ne fırtınalar koptuğunu kestiremeyiz.Hatta o kişiye imreniriz.Ne de hayat dolu, ne kadar neşeli keşke bende bu kadar neşeli olabilsem diyerek o kişinin yerinde olmak isteriz.Belki de imrendiğimiz kişi, hayatını birleştirmeyi düşündüğü, canı, cananı olan biricik ve onun için çok özel olan sevgilisinden ayrılmıştır. Ciğeri yangın yerine döndüğü halde her hatırladığında kahrolurken biz üzülmeyelim diye bize duygularını açmıyordur.Bu konuya farklı açıdan da yaklaşmak istiyorum.Hayatta başarılı olmanın bir sırrı da dilde dökülmeyen bu duyguları keşfetmek.Yanı başınızda gülen, sevinen bir kişinin yaralı bir gönlü varsa biz de bunu farkı edersek o kişiye değer vermiş oluruz.Belki de çözemediği bir sorunu biz çözüp onu hayata bağlarız.Yanımızda kahkaha savuran sevinçten uçan bir kişinin içinde ne fırtınalar kopuyor ne gibi derdi ve gamı vardır o kişi bize açılmadan nasıl bilebiliriz? Diyenler olabilir toplumda ön plana çıkan kişilerin, en temel özelliği iyi bir gözlemci olmalarıdır. Hayat, ayrıntılarda gizlidir.İyi bir gözlemciyseniz gamlı, kederli, hüzünlü olan kişinin gözlerinde o hüznü o kederi yakalayabilirsiniz.Onun, hüznünü gördüğünüzde de bırakın ona imrenmeye acımaya başlarsınız.Bu süreç devam ederken üzüntüsünü paylaşması için onunla konuşmaya başlarsınız.O kişide, sizi samimi buluyorsa dertlerini bir pazarcının yere serdiği sergi gibi üzüntülerini azaltmanız için yere döküp bir güzel yere serecektir. O kişi, kendisini rahatça ifade ettiği için sizde elinizden geldiğince yardım edersiniz.Bunun aksini düşünürsek siz mutlu bir anınızı en güzel şekilde kutlamak için bir parti verdiniz.Verdiğiniz partiye en samimi arkadaşlarınızı davet ettiniz.Sizi çok seven samimi bir arkadaşınız iki gün önce babasını kaybetmesine rağmen sizin davetinize icabet etti.İyi bir gözlemci değilseniz hayatındaki en kıymetli bir insan kaybettiği halde sizi yalnız bırakmayan bir kişinin hüznünü ve kederini göremezsiniz.
Takvim yaprağının her koparılışında iyi ve kötü günümüzü geride bıraktığımız günleri acıyla, vicdan azabıyla hatırlamak istemiyorsak kişilerin hangi duygu yoğunluğu içerisinde bulunduğunu öğrenip o kişileri incitmeyecek davranışlar içerisine girmeliyiz.Yeryüzünde sayısını aklın ve mantığın tassavur edemediği canlı ve cansız varlıkları gözlemlerken onların gizemine vakıf olmanız dileğiyle…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.