20
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2823
Okunma
ATATÜRK
1881’de Selanik’te doğdu. 1938’de Dolmabahçe Sarayında öldü. Böyle başlardı klasik Atatürk yazıları. Atatürk yıllarca böyle tanıtılmaya ve anlatılmaya çalışıldı. Efsaneleştirilmeye çabalandı. Başarılı da olundu.
“ Peygamber mi büyük acaba Atatürk mü?” diye çok düşünürdüm. Zamanla daha düşük seviyelerde şartlanmalar ve çok okuma yapmam nedeni ile efsane netleşti.
Öncelikle söylemem gerekir ki Atatürk’ü hatalı tanıtıyoruz. 480 Kişiden 1100 veciz söz derleyen Selahattin Çiller (Atatürk İçin Diyorlar ki) Varlık yayınlarına ait bir kitapta Atamızı en güzel şekilde tanıtmıştır. Tanıtmaktan öte sevdirmiştir. 380 sayfalık bal gibi bir kitap ve ciltlere bedel. Birkaç örnek paylaşmadan geçemeyeceğim.
• 1943’de Hindistan’da iken Gandi’nin kaynatası ki; Madros valisi idi, “ – Bir doğu ulusunun batı emperyalizmi egemenliği altından tam bağımsızlığa kurtulabileceğine Atatürk’ün zaferi üzerine inandık.” Demişti.
( Dünya, 28 Mayıs 1964 )
Falih Rıfkı Atay
• Dük de Windsör veliahtlığı zamanında, ilk defa olarak, 1922 yılının sonlarına doğru Hindistan’ı ziyarete gidiyor ve halk tarafından soğuk karşılanıyor. Hiçbir yerde halk yapılan törenlere, seyirci olarak dahi, katılmamıştır. Bu durum genç veliahtta acı bir hayret uyandırıyor ve Majeste babasına gönderdiği bir mektupta “Bunun sebebi acaba ne olsa gerek” diye soruyor. Aldığı cevabın özeti şudur: “- Bunda anlaşılmayacak ne var! Türk Generali Mustafa Kemal açtığı İstiklal Savaşında Büyük bir zafer kazanmıştır ve bu zafer Hintlilerin bize karşı zaten beslemekte oldukları direnme hissini artırmış olabilir.”
• Atatürk’ün zaferi yalnız bir vatanın düşman istilasından kurtarılması değil, yeryüzünün dörtte üçünü kapsayan manevi bir fetihtir.
( Çeşitli cephelerde Atatürk 1964 )
Yakıp Kadri KARAOSMANOĞLU
Yazar, Asya’nın birçok kentine uğrayıp aydınlarla da konuştuktan sonra anlatıyor:
• Mustafa Kemal şahlanması; Yurtları, para simsarı batılı sömürgecilerden, Vicdanları da din simsarı doğulu sömürgecilerden kurtarmak çabası diye Asya’yı etkilemiş.
Yüz üç milyonluk Endonezya halkının üç buçuk milyon Hollandalı elinde sömürülmeye yıllarca katlanmış, dahası bunu hoş görmüş haline şaştığımı söylediğim zaman; Türkiye’de okumuş Müslüman Endonezyalılardan biri şu karşılığı verdi: “- Biz, Mustafa Kemal’den önce, insanüstü gördüğümüz Avrupalı efendiye kafa tutabileceğimizi nereden bilecektik?
• Cakarta ile Delhi arasında, uçakta tanıştığımız bir Filipinli yazar da şöyle söyledi: “ – M. Kemal hareketinden önce; Uzak Asya’da Müslümanlık, tutsaklık dini gibi bir şeydi. Bu yalancı dünya’dan daha sağken elini eteğini çekecek öteki sonsuz dünyayı kazanacaktık! Bize eziyet edip “ nefsimizi terbiye ettiği” için işgalci ve istilacı efendilerimize başkaldırmak şöyle dursun neredeyse şükretmeliydik! Kemalist Türkler, Müslümanlığın yüzünü ağarttı.
• Bir başka sefer, Tokyo’da dünya’nın dört bir ucundan gelmiş delegeler şerefine düzenlenen bir şölende iki Vietnamlı delege ile yan yana düştük. Türk olduğumu anlar anlamaz Atatürk’ten söz açtılar. Biri şöyle konuştu. “- Fransız işgalinden kurtulmak için Sovyet Rusya’dan akıl ve para yardımı gördük. Ne çare ki, Atatürk gibi yapamadık. Onların akıl hocalığından zamanla kurtuluvermeyi başaramadık. Ben şimdi sıyrılmış ve ayrılmış durumdayım. Ama bu bulaşıcı belayı bilmeyenlere bu “ suret-i haktan görünüşün” iç yüzünü nasıl anlatmalı? Biz de “Nazariyeci” profesörle tecrübesiz ve yenilik düşkünü gençler şimdi hep komünizan! Sizde öyle değil herhalde; Atatürk bekler sizi…
Türk Dili 1966
Behçet Kemal Çağlar
• Bilindiği gibi, Hicaz Şerifinin liderliği altındaki Araplar, Doğu İmparatorluğunu korumak amacını güden İngiltere’nin parmağı ucunda hareket etmektedirler. Yunanistan ya da başka bir devlet Kemalistleri alt etmeyi başardığında İngiltere amacına ulaşacak, Tüm İslam dünyasının denetimi İngiltere’nin eline geçecektir.
Amerikan Basınından Türk Kurtuluş Savaşı
The New York Times, 15 Temmuz 1921
• ( Serv Antlaşmasını Türkiye Lehine değiştirmek için İngiltere’ye giden Hint Müslümanlarının Morning Post gazetesine verdikleri demeçten: … Mustafa Kemal Paşa en yakın bir zamanda anlaşmaya varmak gerekir. İngiltere ile Türkiye, dolayısı ile İngiltere ile İslam dünyası, Mustafa Kemal Paşa’ya destektir, yardımcıdır. Çünkü biz İslamlar kendisine İslam dünyasının Namusu ve özgürlüğü için şavaşan bir komutan gözüyle bakıyoruz.) (Eylül 1921)
Hint Müslümanlarından Şeyh Kidwey
• Güçlü etkin kişiliğiyle, Anadolu önderi değiştirmekte olduğu Doğu ruhu üzerinde derin izler bırakmaktadır. Denilebilir ki, o’suz, İslam dünyası yolunu bulabilmek için elli yıl daha bekleyecekti. ( 1922 ) Fransız yazar Berthe Georges-Gavlis
• Kudüs’te toplanan on binlerce Arap, minarelere ve kulelere yerleştirilen mitralyözleri, zırhlı otomobillerdeki İngiliz askeri karşısında semayı dalgalandıran bir gürleyişle coşkun ve korkusuz haykırıyorlar: “ Yaşasın Mustafa Kemal Paşa “
( Atatürk için. Ölümünden sonra hatıralar ve hayattayken yayınları 1959 s.45 ) Fransız yazarı Pierre Benoit
• Hayranlık uyandıran devrimlerinde en ileri uluslar sırasına erişinceye kadar yollarına devam aim ve kararını tezeledikleri bu tarihi günde Türkler, bütün Şark’ın beğeni ve kutlamalarını hak etmiştir.
Mısır El Ahram Gazetesi Ekim 1928
• Atatürk, bir ulus bütün vasıtalardan yoksun bırakılsa bile, kendini kurtaracak vasıtaları yaratabileceğini öğreten liderdir. O’nun ilk talebesi Mussolini’dir ikinci talebesi benim.
( Çankaya c.1 s.205 )
Alman Devlet Başkanı Adolf Hitler
• Atatürk’ün ölümü ile, Orta doğunun gelişmesinde, ilerlemesinde birinci derecede öncü olan son derece kuvvetli bir devlet adamı kaybolmuştur.
Ulus, 15 Kasım 1938
İtalyan, Tribuna Gazetesi
• Türk devriminin bütün Doğu dünyasının ilerleme ve gelişmesindeki rolü, Batı dünyasını kültür ve uygarlık yoluna yönelten Fransız devrimi kadar önemli ve etkilidir.
Devrimimizin kıvılcımlarından çıkacak olan ateş, bütün doğu uluslarını aydınlatacak, kamaştıracak ve gerçek nuru yaratacaktır. Kemalizm, 1936
Çin Elçisi General Ho-Yao Su
Biz Türkler Atatürk’ü gerçekten tanıyıp, yabancılar kadar anlayabilmiş miyiz?
O’ndan yararlanmak mı O’nu kullanmak mı istiyoruz. Atatürk’ün hiç tasvip etmeyeceği şeyleri ve kısır çekişmeleri neden yapıyoruz? Hele de onun adına.
Atatürkçüyüm demekle Atatürkçü olunuyor mu?
Atatürkçü değilim demekle Atatürk’ün değeri azalıyor mu?
İlahlaştırmadan onu anlayabilmeliyiz. Haklıya hakkını teslim ederken saygı duymalıyız.
Kültür yaşar. Zamanla değişebilir de. Bir çağ için ideal olan sonraki çağa ters gelebilir. Devletçilik gibi.
O zaman her olayı çağı ile değerlendirmeliyiz. Kelimeleri, tarih ve olayları çerçevesinden çıkarmadan kullanmalıyız.
“ Hayatta en hakiki mürşit bilimdir.” Fakat bilimin de güne uyanını almalıyız. Bilim de sürekli gelişiyor ve değişiyor.
Atatürk’ü anlamaya ve yorumlamaya çabalayanlara da sıcak bakmalıyız. Hiç değilse merak edip kafa yoruyorlar. Emek harcıyorlar. Futbol takımı tutar gibi taraftar ya da fanatik olmamalıyız.
Atatürk’ü nemalanmayacak kadar çok seviyor ve şartları içinde anlıyorum. Ama Atatürkçü değilim. Taraftar olmaya gerek duymuyorum. Sabitleyecek isem eğer kendimi, bu ilim ve öncelikle de iman dairesinde olabilir.
Kendisine şükran borçluyuz. Allah taksiratını affetsin ve nur içinde yatsın.
Yapmamız gereken, koşarken geriye doğru bakıp orada takılmadan hızla ilerlemektir. Bütünleşen güçlenirken, ayrışan ve çözülen yok olur. Kâinatta iki millet vardır esasen. Bunlar Hak ve batıl’dır.
Yazdıklarımdan; bilenler zaten anlayacaktır neler demek istediğimi.. Anlamayanlar ise zaten hiçbir sözden anlamayan sabit kafalılardır. Sabit fikirli insanlar asla bir şey alamıyor. Ben de onlar için yazmıyor ve tartışmaya girmemeye çok çaba harcıyorum.