TERCİHLER DEĞİŞTİ , ÖZLEMLER AYNI KALDI
Ramazana ayına sayılı günler kala evlerde yapılan temizlik ,hazırlıklar esnafın telaşı, iftar ve sahur sofraları için pazarların bolluğu ,camilerimizin ışıl ışıl "HOŞ GELDİN YA ŞEHRÜ RAMAZAN ya da HOŞ GELDİN ON BİR AYIN SULTANI” gibi yazılarla renklenmesi Ramazan ayının ilk habercisidir.Belediyenin uygun gördüğü park ve alanlarda festivalli çağrıştıran stantların kurulması,çeşitli etkinliklerin ve simgesi haline gelen Hacivat ve Karagöz ,meddah oyunlarının hazırlıklarının yapılması beklenen Ramazan ayı heyecanını daha da çok katlar. Sahurda sokakları ve evleri davullun sesiyle manileriyle uyandıran Ramazan davulcusu da bu hazırlığa dahil olur.
İlk sahur heyecanı gündüzden bütün haneye yayılır. Çoğumuz uyanamamak korkusuyla uyumadan sahur saatini bekler.Sahur saati yaklaştıkça yemekler hazırlanır.
Ramazan davulcusun manileri ve davullun sesi bütün sokağa yayılınca yemek yemeğe ezan sesine kadar devam edilir.Daha sonra namaz kılınır ve yatılır.Ramazanın ilk orucu zorlu geçer. Hava çok sıcaksa daha da zor geçer…Saatler ilerledikçe gözlerimizi saatin akrep ve yelkovanından ayıramayız.Oruç tutmayanlar iş yerlerinde,sokaklarda yemeklerini içeceklerini oruç tutanlara olan saygısından gizli yer içerler.
İftar vakti yaklaştıkça evleri ve sokakları bir telaş alır. iftara az kaldığını anlarsın mis gibi pide kokusunun sokakları sarmasıyla. Fırınların önlerinde uzun kuyrukların oluşması eskiden beri kuyruk bekleyen bir halk olarak bizi çok sıkmaz çünkü artık Ramazan pidesi kokusu açlığımızdan dolayı üzerimizde hakimiyetini kurmuştur.Pidenin hakimiyeti onu sıcak sıcak elimize aldığımızda devam eder. Elimizin yanmasına rağmen hızlı eve giderek hemen ulaşmamız sağlar.Evde ki telaş daha hızlanmıştır.Bütün günün açlığından sonra nefis ve mide hakimiyeti ele alır.Babaların,çocukların ve yaşlıların gözleri saat ile televizyon arasında gider gelirken kulakta ilk iftarın top sesini ve ezan sesini duymak için gayret sarf eder.Burnumuz ve nefsimiz ise mutfaktan masaya gelen oradan burnumuza doğru yol çizen kokularla mücadele eder.Evin annesi “HAYDİ SOFRA HAZIR “ demesiyle herkes masada sabırsız bir şekilde yer alır. Bardaklara konulan suları,küçük tabaklarda ki zeytini,peyniri,reçelli, hurması,önümüzdeki kasenin içindeki çorba,sebzesinden, et yemeğine ,pilavından, böreğine,iftarın vazgeçilmezi kuru meyvelerden yapılan hoşaf ve final için bekleyen tatlının masada yerini aldığını da görünce tat alma duyumuz ve nefsimiz geri sayıma başlar …Topun ve ezanın sesinin duyulmasıyla birlikte orucumuzu dua ile açarız. Yemeğimizi yedikten sonra dua ederek Allah’a şükrederiz. Sonra ki günler iftar sofralarını akrabalarımız,komşularımız ve sevdiklerimiz renklendirir.
Teravih namazından sonra televizyona bağımlı kalmadıysanız evde sevdiklerinizle muhabbette dahil olur ya da Ramazan eğlencelerinin olduğu mekana gidilir.
Ramazanın ayının eskidende bu dönemde de bize getirdikleri aynı …
Ramazan ayı çocukluğumuzda da bu dönemde de yaşamımızın,zamanımızın içinde yer almaya devam ediyor.Bizler onun varlığından bize hissettirdiklerinden uzaklaştık.Şartlar daha iyileştikçe gelenekselleşmiş yapılarımızdan uzaklaştık. Büyüklerimizin yaşattığı Ramazanları İbadetiyle, o güzel ruhuyla,dinimizin gereklilikleri ile bu çağa taşımak çok mu zor? Evet zor geliyor. Ramazan ayın da oruca dair saçma sapan söylemlerle ,gövde gösterileriyle zamanı geçiriyoruz. Kendi ailemizle,komşumuzla,akrabalarımızla Ramazanı hakkıyla yaşamanın zaman aldığını düşünüyoruz..Yalnızlığı tercih ederek, eski Ramazanlardaki aile ile birlikte yenilen iftar,sahur sofralarını, beraberlikleri ve paylaşımları özlüyor, arıyoruz.
Demek ki Ramazan ayı hep var ama içinde biz var olamıyoruz.Eski Ramazan hikayeleri dinleyerek Ramazan ayını geçiştiriyoruz.Özlemi dilendirmekten başka caba harcamıyoruz.
Dileğim, özlemini duyduğunuz Ramazan ayının o güzel ruhunu,dinimizin gerekliliklerini ,sevdiklerinizle birlikte zaman kaybetmeden gerçekleştirmeniz…
Hayırlı Ramazanlar,
Dilek AKINCILAR
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.