Hatanın Bedeli._2
Hastaneye gitmesi gerekiyordu telaşla giyindi duş almaya bile zamanı yoktu hastaneden telefon gelmişti acilen alımnası gereken ilaçlar varmış ne kadar yanlızdı ne kadar yanlızdı içi burkuldu ağmalaya bile zamanı yoktu.
Yüreğinin derinliğinde kan kaybediyordu hayatın acımasız çarkları arasında her saniye daha bir eziliyordu kemijkleri çatırdamıyordu ama yüreği feryat ediyordu. sesizliğin çığılığıyla.
Merdivenlerden apar topar çıktı apartman kapısını açtığı an gözleri kamaştı dünya ne kadar da aydınlıkmış bir an uyum sağlamak için yerinde kala kaldı.
Oturdukları daire apartmanın arka yüzüne bakan bir oda bir sofa bir de banyo wc bir arada olan kömürlükten bozma bir ev hayatının her yanı sefaletin tavan yaptığı noktada. önceleri çok dert ediyordu ama artık öyle bir derdi var ki
Diğer geçirdiği dertlerin sıkıntıların adı bile edilmezdi.
Durak hemen iki sokak ötedeydi köşeyi döndü karşısında ilk okulu orta okulu beraber okuduğu canı gibi sevdiği arkadaşına rastladı uzun zamandır görüşmüyorlardı hayat her birini bir başka Rüzgara teslim etmişti,
kimi yem yeşil yaylalara kimisi sarp kayalıklara savrulmuştu.
Uzun zamanın biriktirmiş olduğu hasretle olsa ki sarmaş dolaş oldular o daha bir başka sarıldı canı arkadaşına uzun zamandır hiç kimseye böyle tutkuyla sarılmamıştı o lanet adamı hesaba katmasa yıllar dır diyebilirdi.
kısa cümlerelra hal hatır ettiler acelesi olduğunu söyledi arkadaşından izin isteyerek durağa yöneldi arkadaşı arkasından koluna yapıştı ya ALLAH aşkına hele az bi nefes al anlat nedir telaşına sebep,
kısaca anlattı o esnada arkadaşı hayat da bırakmam hadi seni ben götüreceğim dedi ve arabasına yöneldi.
İtiraz etmedi arkadaşının peşinde gitti arkadaşı uzaktan kumandayla aracının kapısını açtığı an o görkemli arabanın arkadaşının olduğuna inandı kıskanmadı aslında ama bir an içinden geçirdi bir bana birde arkadaşıma..
Bu nasıl hayat yaa düşünmekten de kendisini alamdı .
Hemen yola koyuldular normalde gitmeleri gereken yolda yoğunluk bu saatlerde fazla olduğundan mesafe olarak daha uzun ama gidiş süresi olarak daha kısa olan bir güzergah belirledi arkadaşı o an dikkat etti,
kaç zamandır görmediği arkadaşının araba kullanmaktaki meharetini.. içsel olarak takdir etti.
Çok fazla aşina olmadığı yollardan hızla ilerliyorlardı nihayet çok iyi bildiği semt den geçerken arkadaşı bir yer işaret etti kendisine şurayı görüyormusun evet dedi devam etti arkadaşı oranın sahibi benim tek dostumdur,
olurda bir sıkıntın olursa dara düşersen içinden çıkmadaığın bir halin olursa rahatlıkla git ve selamımı söyle... elinden tutar adı da xxx ...!
sanki kendisi söylememişti sanki bir başka güç onu konuşturmuştu sözlerini bitirdikten sonra hayretle baktı ya ben ne diyiyorum .. ALLAH aşkına... saçmaladım galiba.
Kısa zaman içinde hastaneye vardılar arkadaşı park etmek için yer ararken o koşar adımlarla kardeşinin bulunduğu kata yöneldi görevli hemşire eline bir evrak tutuşturdu acele kan merkezine gidip bir ünite kan almasını söyledi.
telaşla merdivenlerden indi kapıda arkadaşı bekliyordu ona kısaca durumu izah etti buraya kadar getirdiği için teşekkür etti ve koştura koştura kan merkezine doğru gitti.
istenen kan torbası elinde geldiğinde arkadaşı onu bekliyordu gitmediğine o kadar çok sevinmişti ki.
Elinde olmadan hıçkırıklara boğuldu bitkin şekilde yere çömeldi artık kendisini tutmak istemiyordu hıçkıra hıçkıra ağlıyordu ağladıkça dertlerini unutuyordu artık tek bildiği yanında arkadaşının varlığıydı ve bu ona yetiyordu.
Arkadaşı bir bilge edasıyla ona baktı hiç müdahale etmedi onu elinden tuttu bir kaç adım ileride ki Bank a oturttu elindeki kan pöşetini aldı ve hastane içinde kayboldu,
arkadaşı döndüğünde o bank ta donuk bakışlarla bir noktaya sanki kilitlenmişti. yanına oturdu elinden tuttu hadi gel benim canım arkadaşım şu kenarda biraz dertleşelim dedi o karşı koyamadı azgın suya kapılmış
çelimsiz dal gibi arkadaşını takip etti .
Devasa hastane binasının en dip köşesinde kuytu denecek bir köşede arkadaşı yere oturdu ve onuda yanına oturması için şekillendirdi.
o an dan hatırladığı arkadaşının şefkat dolu bakışlarıydı hadi anlat bana neler oluyor nedir derdin arkadaşım bakışlardan okuduğu sanki buydu yada kendi anlamak istediği buydu nasıl başladı onuda hatırlamıyor... sular seller gibi anlat tı anlat tı,
anlattıkça daha bir rahatladığını hissetti.
Arkadaşı ona öylesine bir şefkatle sarıldı ki. bunu hissettiği an kendisini çok daha güçlü hissetti.
Lanet adama dair ne kadar bilgi varsa arkadaşına verdi iş yeri telefonunu cep telefonunu adını ve hakkında bildiği tüm bilgileri.. o an düşündü ki ne kadar da az şey biliyormuş lanet adam hakkında.
Hakkında çok az şey bildiğine ne kadar çok şey vermiş...!
O an arkadaşı şöyle mırıldandı heyy be Dostum sana Geliyorum...
ve ona sıkıca sarıldı göz yaşlarını elleriyle sildi canım arkadaşım bu günden sonra senin böyle bir derdin olmayacak... artık kendini toparla... tamammı.
Arkadaşının arkasından baka baka kaldı bir müddet hayranlıkla derin bir sevgiyle o an farket ti arkadaşı ne kadar güzelmiş endamını ketifle seyretti bir an düşündü sanki beş dakika önceki hali gitmiş sanki bir rüyadan uyanmıştı.
YORUMLAR
İki bölümü de okudum. Sürükleyici bir öykü. Beğendim. Ama zorlandım okurken. Noktalamalardan geçtik, nokta bile yok :)
Okunması gereken bir kalem olduğunuzu düşündürdü bu iki bölüm.
Başarılar.
Saygılar.
NedameT
NedameT
Günümüzde çıkarsız dostluk özlemini esas aldım... umarım emeğime değmiştir..