- 2175 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
İLGİNÇ 1 PEHLİVAN GÜREŞİ HİKAYESİ...
KERİM ÖZBEKLER
GAZETECİ-YAZAR-ŞAİR
Rahmetli Muammer Amca 1.68 boylarında, sarışın. Pehlivan yapılı birisi idi, yıllar önce İstanköy’den Türkiye’ye göçmüştü. Hanımı ve 1 kız 1 erkek çocuğu ile bizim mahallede yaşarlardı, her gün kendilerinden 1 kğ. yoğurt alırdık. 7-8 inekleri vardı, bundan 40 yıl önce ineklerin kulaklarında kimlik numaraları vardı ki çok sonraları başka ineklerin kulaklarında da devlet bunu şart koşmuştu. Diyeceğim kaliteli ve bol süt veren cins ineklere sahipti, inekleri var diye de aile köylü bir aileye benzemiyordu. Oldukça modern bir hayat sürüyorlardı, evin hanımı Mediha Teyze yoğurdu çok güzel tuttururdu. Mahalleli bunu bildiği için bütün yoğurt ihtiyaçlarını, içine su katmadıkları içinde sütü bu aileden alırdı. Bazen yoğurt biterdi, bize kendi yiyecekleri yoğurdu verirlerdi. Uzatmayalım, bu Mediha Teyze annem ile samimi idi. Bir gün kocasının başından geçen 1 inek alma hikayesini anneme anlatmış, annemde bana anlattı.
Köyün birinde köylüler 2 pehlivan çağırmışlar, yağlı pehlivan güreşi yaptırıp seyredecekler. Muhtar ilçede pehlivanları tanıyan birisine ’Pazar günü bize 2 pehlivan gönderiver, öğleden sonra köylülerle birlikte pehlivan güreşi seyreceğiz.’ demiş. Pazar günü sabahtan köylüler pilavı pişirmişler, danayı kesmişler. Tereyağlı şehriye çorbası, turşu, kuru fasulye, helva vb.malzemeleri hazırlamışlar, davulcu ile bir zurnacı bulmuşlar. Masaları yemeklerle donatmışlar, öğle saatlerine doğru pehlivanları bekliyorlar, düz ayak olan köyde de kendi aralarında eğlenip konuşurlarken. Muammer Amca o köyde kaliteli bir inek olduğunu birisinden öğrenir, yanına kendisi gibi pehlivan yapılı birisini alarak Pazar günü o köye doğru yola çıkar. İşe bakın ki köylüler pehlivanları tanımıyor, Muammer Amca ve arkadaşıda köylüleri. Öğle saatlerinde kanter içinde köye yaya olarak gelirlerken davul ile zurnanın sesinide duyarlar ’Her halde köyde düğün falan var galiba...’ diyerek yürümeye devam ederler. Oysa kendilerini bekleyen sürprizden haberdar değildirler, biraz sonra köye 60-70 metre kala 60-70 kişilik kalabalığın içinden birisinin ’Geliyorlar, geliyorlar...’ demesi ile kendilerine doğru tozu dumana katarak koştuklarını görürler ama bir anlam veremezler. Muammer Amca ’Allah, Allah geleceğimizdende kimsenin haberi yoktu ama acaba bu köylüler bizim arkadaştan duydu da köye inek almaya gelenleri böylemi karşılıyorlar.’ diye düşünür. O öyle düşüne dursun, yaklaşan köylüler ikisini de omuzlarına alırlar. Paldır küldür yemek masalarının başına götürürler, sofraya oturturlar. ’Hadi arkadaşlar zaten karnımız acıktı, hemen başlayalım...’ diye de yemekleri yemeye başlarlar. Bu arada Muammer Amca ve arkadaşı bir kaç defa bunun nedenini sormaya kalksada köylüler ’Önce yemeğimizi yiyelim, yemekten sonra konuşuruz.’ derler. Utangaç bir adam olan Muammer Amca’da yemeğe devam eder, bu arada köylüler dananın güzel pişmiş etlerinden Muammer Amca ve arkadaşının önüne bol bol koyarlar. Yedirirler, yemekten sonra mangal kömüründe kahveler yapılır ve içilir. Bu olaylardan sonra muhtar ’eh şimdi güreşe başlayabiliriz..’ der, Muammer Amca ’Ne güreşi kardeşim, biz buraya inek almaya geldik..’ deyince muhtar ’Siz pehlivan değilmisiniz ?’ diye sorar. Hayır cevabını alırlar ve eklerler ’Biz 1 saattir size bunun nedenini soruyoruz, konuşturmuyorsunuz.’ der, tam o sırada hakiki pehlivanlar çıkar gelir ama onlara dananın kemikleri kalmıştır.