- 1706 Okunma
- 13 Yorum
- 0 Beğeni
NEDEN
“Çayda dem, askerde kıdem “ derler. Bu söylemin haklı yönleri çoktur. Askerlik mesleği emir komuta sistemin, disiplinin esas alındığı bir meslektir. Çok başlılık hizmeti aksatır. Canın, Vatanın korunması esas olan bir meslek hata götürmez.
Ancak;
Yetkiler çok kere egoların tatmini için kullanılmıştır. Çok örneğini gördüm meslek hayatımda. Kıdemli kıdemsizden kendini üstün hisseder. Yetki onda olunca, astını adam yerine koymamaya başlar. Astını ezmek üzmek kıdemli ye sadistçe bir zevk verir.
Peki, bu yetki kullanımı dışarıda nasıldır?
Çok daha berbat, çok daha vahim…
Maliyede, nüfusta, adliyede vatandaşlar; yaşına, mesleğine, kültürüne bakılmaksızın azarlanmıyorlar mı?
Horlanmıyorlar mı?
Devletin kendilerine -vatandaşa daha iyi hizmet edilsin diye- verdiği yetkiyi kendi egolarını tatmin için kullanmıyorlar mı?
Neden?
Neden?
Neden?
Bu durum bankalarda nasıl?
Anlatayım o zaman;
Emekli olduğumdan beri maaşımı hep aynı bankadan alırım. Her nedense bu bankanın çalışanları emeklileri hep horlamış, aşağılamış, azarlamışlardır. Hepsi de mi öyle? Belki değil.
Ben çok şube değiştirdim. Maalesef gördüğüm bütün şubelerinde durum aynıydı.
Isparta’da ikamet ettiğimden maaşımı da aynı bankanın Özel İşlem Şubesinden alıyorum.
Geçen gün maaş kartımdaki bir sorunu düzelttirmek için banka şubesine gittim. “Kişisel Başvuru” bölümündeki memura yaklaştığımda, daha hiç bir kelime söylememe fırsat vermeden;
“ Ben bakmıyorum. Arkadaşa, arkadaşa …” diye bağırdı.
Neye bakmıyordu? Ben ne isteyecektim? Ne söyleyecektim? Biliyor muydu?
Bu soruların cevabını almam lazımdı. Ama sabrettim. Sinirlenmeme rağmen bir şey söylemedim. Gösterdiği bayan arkadaşının karşısındaki sandalyeye oturdum. Bekliyorum.
Bayan memurenin işlemini yaptığı hiç kimse yoktu. Beni görüyordu. Arkadaşının beni kendisine yönlendirdiğini biliyordu. Buna rağmen önündeki bilgisayarda bir işlem yapıyor muşçasına yüzüme bakmıyordu.
Bekledim-10-15 dakika bekledim.
Ne o bana bir şey sordu. Ne de ben ona bir şey söyledim. Mesai arkadaşına sert bakmış, ona;
“Özür dilerim. Bir daha sizi rahatsız etmem. Ne olur beni affedin” dememiştim
Farkındaydım. O da egosunu tatmin edecek benim işlemlerimi yapmamak için bekletecek ti.
Karı, koca bir çift geldi. Benim işlemimi yapacak bayana;
"Ooooo.....hanım nasılsınız."
Bayan ayağa kalktı iki sininde ellerini sıktı masasının karşısındaki sandalyeye buyur etti.
" Hayırdır? Bir sorun mu var? "
Tanıdığı kişi sorununu anlattı. Bayan aldığı kartla bilgisayarda işlemini tamamladı.
"Tamamdır… Başka bir isteğiniz? "
Tanıdıkları teşekkür edip ayrıldılar.
Hani halk arasında bir söylem vardır “ Sigortam attı” derler. Benimde sigortam haksızlıkla karşılaşınca sabrım da taşma noktasına gelince atar. O anda sonuç umurumda değildir. Zarar görecek miyim? Başıma ne gelebilir? Düşünmem. Bu huyumun faydasından daha çok zararını gördüm. Ama huy huydur işte…
Ben bağırarak;
“ Hanımefendi bu bankada işinin yapılabilmesi için senin tanıdığın mı olmak gerekiyor? “
Karşısında 15 dakikadır uysal koyun gibi oturan adamdan böyle bir tepki beklemiyordu, Şaşırdı
" Ne oldu beyefendi?"
"Ne olduğu var mı? Neden benim işlemi mi yapmıyorsunuz?"
" Ama siz bir şey söylemediniz?"
"Karşınızda 15 dakikadır bekliyorum. Benim farkımdasınız. Ama başınızı kaldırıp sordunuz mu bana sorun nedir diye?"
Önce beni dinleme tenezzülünde bulunmayan memur koştu.
" Buyurun beyefendi ben halledeyim sorununuzu"
Çok sinirliydim. Ses tonuma hâkim olamıyordum. Bağırıyordum.
"Siz halletmeyin. Siz rahatsız olmayın. Siz üzülmeyin. Ama şunu da iyi bilin benim bu bankadan aldığım maaşı sizlerin şahsı vermiyor. Ben devletime verdiğim hizmetin karşılığını alıyorum. Sizde verdiğiniz hizmetin karşılığını maaş olarak alıyorsunuz."
Sonra güvenlik görevlisi, daha sonra bankanın müdürü geldi.Sinirden titriyordum.
Sinirle ne kadar anlatılabiliniyorsa anlattım müdüre.
Müdür;
“ Siz merak etmeyin gereken yapılacaktır. Ben arkadaşlarım adına sizden özür diliyorum” dedi.
Bankadan ayrıldım.
Ama inanmıyorum bir şey yapılacağına… Çünkü o müdürde emeklileri azarlaya azarlaya müdür olmuştu.
Halkla bire bir ilişki içerisinde olması gereken kamu kuruluşunda çalışanlar düşünmüyorlar mı, bir günde kendilerinin zırhı olarak gördükleri o bankların karşı tarafında olacaklarını?...
Şimdi tekrar soruyorum. Neden yetki sahibi insanlar yarı ilahlaşıyorlar?
Neden haksızlığa uğrayan insanlar boyunlarını büküp, sessizce uzaklaşıyorlar?
NEDEN ???
YORUMLAR
Sayın Tokul idealist düşüncelerinden dolayı seni kutlarım.Çok da sabırlı olduğun anlaşılıyor.Ben senin kadar sabırlı davranamıyorum.Anında tepki veriyorum.Ve gözüm hiçbir şeyi görmüyor.Bu yüzden sevgili eşim beni bu gibi yerlere göndermemeye sağlık durumu elvermemesine rağmen gayret gösteriyor.Emekli maaşımı bu güne kadar iki sefer aldığımı sanıyorum.
Sevgili arkadaşım Ülkemizde Özal döneminden beri süratli bir değişim yaşanıyor. Yorum yapan arkadaşlarımdan bir çoğunun da bunun farkında olmadıkları anlaşılıyor.Burada uzun uzun anlatmama imkan yok.Bazı düşünürler (P.R.SARKAR ve Prof.Ravi BATRA) geliştirdikleri "Toplumsal Döngüler Yasası" nın son evresini"Paragözler Dönemi" olarak isimlendirmektedirler. Özal'ın "benim memurum işini bilir." sözü bunun en veciz ifadesidir. Yukardaki düşünürler hangi dönemi yaşadığımızı anlamamız için bazı kıstaslar da ortaya koymuşlardır. İktidarlar para ile satın alınabiliyorsa,Adalet para ile satın alınabiliyorsa,hırsızlık,rüşvet,ahlaksızlık,iltimas artmışsa,yükselmek için tecrübe liyakat gerekmiyorsa v.s bilinki paragözler dönemini yaşıyorsunuz diyorlar.Haklı olarak yazdığın yukardaki hususları bir de benim yazdıklarımla değerlendir.Nerelere gelmişiz gör.Selam ve sevgilerimi sunarım.
Bedri Tokul
Dört gözle bekliyorum...
Mutlaka sizin bakışınız, daha şeffaf ve daha gerçekcidir.
Selam ve Saygılarımla...
Ben de memurum. Bütün gün "sahadaym". Bugüne kadar çok az kişiye kötü davranmışımdır (vatandaş olarak) o da terbiye snırlarını aştıklaır içindir.
Emeklilere yaşlılara bağıran, aşağılayan zihniyet yavaş yavaş silinmekte. Şimdi rekabet var. Zir Bank. tahttan indi:)) Asık suratlı çalışanları da...Ama ne olursa olsun, emeklilere ve yaşlı insanlara sabırlı ve özenle yaklaşmamız gerektiğini bilmemiz gerekir.
Şunu da söylemeden geçemeyeceğim, memurları en çok yoranlar emekli bayanlar ve kocalarından kalan aylığı çekmeye gelen yaşlı hanım teyzelerdiir ki, bazen tahammül mümkün olmuyor:)))
Sevgiler Bedri Abi...
Bedri Tokul
Galiba ben meramımı anlatamamışım. Kemal bey de(KEMNUR) biraz alınmış.
Belki sende alındın. Memur olduğunu biliyordum. Ama nere de olduğunu değil...
Her neyse... Ben de bir memur emeklisiyim. Her ne kadar asker olsam da...
Benim demem o değil.Kimse kimseyi aşağılamasın. Horlamasın.
Evet haklısın bende çok şahit oldum. Emekliler banka çalışanlarını çok üzüyorlar. Peki onların yaşına gelince, üzülenlerin üzmüyeceği ne malum?
Bu gün bir yazın var farkındayım. Onu sindire sindire okumayı sona bıraktım. Deli kızz...
Selamlarımla bacı..
Değerli komutanım, yazınız hem düşündürdü, hem kızdırdı beni. İşte bu gibi eylemlerin olmaması için özelleştirmeden yanayım. Devlet dairelerini kendinin özel mülkü zanneden memur sayısı hayli fazla(!)
Sakın yanlış anlaşılmasın, sayısı fazla dedim, hepsi aynı düşüncede demedim. Arada bazı çalışkan memurlarda var ama onlar kaynayıp gidiyorlar. Amirlerine iyi yağ çekemedikleri için de çok fazla yükseldikleri söylenemez(!)
Emekli ya da çalışan ayırımı yapmadan, herkese eşit mesafede dursalar, işinin gereğini yapsalar, hakkıyla parasını alıp helalinden yeseler, bu memleket bu kadar daha büyür inanın.
Bu durum her yerde aynı; hastane, postane, banka vs. vs. uzar gider.
Bu güzel paylaşımdan ötürü sizi kutlarım.
saygılar.
Bedri Tokul
Eğer mayan bozuksa ne tahsil ne para fayda etmiyor....
Selamlarımla ...
Ya tanış olacaksın.Ya da üzerindeki elbise bol kravatlısından ince çizgilisinden olacak...
Ye kürküm ye.Paran varsa,havan varsa senden alası yok.Başka türlü zaten yok !
Yok olmaya başlayan insanlığa insan olmaktan çıkan insancıklara üzülüyorum...
Sen canını sıkma abi...Bu değirmen durmadan döner...Ne yapsan ne kadar bağırsan boş oğlu boş...
Selamlar can abime...
Bedri Tokul
Yorumun için hemen teşekkür ederim...
Fakat;
Sana gerçeği söyleyeyim mi ? Sayfamda seni görünce yine beni bir gülme tuttu.
Ben hala " VUR NURİ PARÇALA BENİ" nin etkisindeyim...
Selamlarımla ...
Ülviye Yaldızlıı
Bende yazarken çok güldüm.Hatta öyle ki hala gülüyorum:))
İmtihan olmasaydı, iradenin de bir hükmü kalmazdı efendim...
Yaşadığınız olay anında sanki sizinle beraber hiddetlenip, bağırıyormuşum gibi bir tahayyül içine daldım..
Ülke bunları aşabilmeli..Hala 'Yaşar ne yaşar ne yaşamaz' figürselliğiyle hizmet etmek, bizim asil tarihimize çalınan kara lekeden başka bir şey olmayacaktır..
Nedenler ile, bir başka nedeni düşünmek üzere...
Hürmetle efendim..
Bedri Tokul
Duyarlı yorumun için çok teşekkür ederim.
Kendini aşamamış sevgisiz insan müsveddeleri...
Ben bu tarz insanların gerek aile gerek arkadaş çevresi gerekse sosyal hayatta hiç ciddiye alınmayan insanlar olduğunu düşünürüm. Hatta aşk hayatlarında bile.
:) Bu sorunlu insanların karşısına çıkan da doğal olarak kurbandır. :) Şekil A'ya bkz.
:) Sevgilerimle.
Bedri Tokul
Sen bir alemsin valla...
Nerden aklına gelir bu tespitler?
Sence nasıldır bunların aşk hayatları ?...
Selam ve sevgilerimle...
Esma KAHRAMAN
Bedri Tokul
Teşekkürlerimle...
Yani Bedri Bey bilmiyormuş gibi soruyorsunuz neden diye.
Tabi ki "ağlanacak halimize bilgisayar başında, profesyonelce gülmeyi öğrenmeye çalışıyoruz da ondan, başka neden olabilir ki."
-Önce halkımıza numara alıp beklemesini öğren bakalım diyoruz.Siz öyle şapşal şapşal oturup bekleyin, etrafta kırk kasa varken, bir kasa çalışsın, o kasadaki elemanın da canı ne zaman senin yüzünü görmek isterse o zaman numaranı ekranda görürsün...bekle bakalım, işin gücün ne, daha akşama çoook var.
-Sonra elemanlar yeni ayakkabı almışlar aaa çok ayıp valla nasıl fark etmediniz hala...vah ki vah...bir saattir, bir o yana bir bu yana dönüp duruyorlar yazık değil mi, tüh tüh, insan eline bir çiçek alır hayırlı olsuna gider yahu.Kız kimbilir daha ne çok dolaşacak şimdi.bu arada olan yine sizlere oluyor da farkında değilsiniz.Bir adımlık yeri üç adım da gidiyor...tak, tak, tak...hay yarabbim hala gören yok.
-diyelim ki başka bankaya gittiniz, sonuç; 705 numara
Bedri Tokul
Hele yeni ayakkabı esprisine bayıldım...
Ne esprisi? Gerçeğine ...
Çok haklısın valla aynen anlattığın gibi yapıyorlar...
Selam. saygı...
aksine benide bu tür yerlerde hep el üstünde tutuyorlar....sevgili bedros sen ve toynağın karşına hep sizin gibiler çıkmıştır. etme bulma dünyası ektiğinizi biçiyorsunuz.bu tür yerlerde tip çok önemlidir ikinizde tip yoksulu olduğunuz için gereken muameleye maruz kalıyorsunuz. birde ilgi çekmek için ufak meseleleri büyütme etraftan ilgi çekme hastalığınız var. ne kadar ekmek o kadar köfte derlerya......sana kötü davranan sizin gibi iyi davrananda bizim gibi memurlardı....işini savsaklayan memur arkadaş terfi etti biliyormusun.....sevgiler yolluyorum benim için zor olsada...
Bedri Tokul
Sen öyle diyorsan öyledir.Bilirsin. Lafının üstüne laf söylemem.
Ama bir tespitimi söyleme me lütfen izin ver;
150 GARA OKKA ÇEKEN BİR VÜCUT. BİRİNCİ HAMUR KAĞITTAN DAHA BEYAZ SAÇLAR...
Görüntüye bakıpta sana ona göre muamele yapıyorlar.
Biz daha genciz. Genççç..
Selam ve Saygılarımla efendim....
Sende mi hocam? Önüne gelen memura vuruyor. On beş yıl eğitim, hasbelkader bir memuriyet, amiri bir başka, vatandaşı bir 1başka... İstisnalar kaideyi bozmaz, ama çalışkan memurun da sırtını sıvazayan yok ki... Hep tu kaka. Ben kendimde 27 yıllık memuriyetten sonra, ziyan olmuş bir hayat buldum... Ya siz? Dün de bir başka dstumuz, ahlakş yapısı gelişmemiş bir öğretmeni anlatmıştı öyküsünde. Sanırım, istisnaları kahraman yaparken iyileri harcıyoruz... SAYGIDEĞER HOCAM YAZININ İÇERİĞİNE BÖYLE TAKILDIĞIM İÇİN BAĞIŞLA, BİRAZ UCU DOKUNDUĞU İÇİN OLDU. yazının şekli ise, harikaydı. türkçeye özeninizden, imla kurallarını uyumunuzdan dolatı zatıalinize müteşekkürüm. SAYGILARIMLA.
Bedri Tokul
Geçen günlerde " Ayhan Öğretmen" diye bir yazı yazmıştım.
Ayhan öğretmende bir memurdu.
Sezarın hakkı Sezara ... Evet istisnalar kaideyi bozmaz, ama istisnalar
beyaz kağıtta sinek pisliği gibi durur. Görüntüyü bozar.
Selamlarımla dost...
Kemnur
Bedri Tokul
Aslında sorunun cevabı yazının içinde varda, ancak bu kadar dilimiz dönüyor işke...
Selam saygı...
çünkü ağabey
derler ki kel versin tırnak vermesin.
Baktın mı hiç yüzlerine?
aşağılık kompleksine kapılmış egoları içinde yitip gitmiş insanlardır çoğu.
bütün kurumlarda bu böyledir
kendini hükmeden zannetmek.
ezilmişliğini gidermektir derdi.
bunun birde başka yönü vardır mesela.
çalıştığım kurumda gördüğüm şeyler.
mesela çıkar bir köylü gelir.arkadaş sabah çayını içecek,bilgisayarından günlük falını bakacak
sigarsını içecek saat dokuza doğru evrakalrla ilgilenecek
alırsın karşına derdi ile ilgilenir evrakını gerekli yerlere havale edersin birde çay ısmarlasrsın...
odadaki arkadaşın bu kez acaba bir çıkarı mı var da böyle ilgileniyor diye düşünür.
sonuçta toplumun her yerinde böyle şeyler oluyor.komleksli insanlar bunlar.tek yapacak şey yine de onlara acımak..
zaten Allahın işne bak ki bu tip insanlar ancak o kadarlık insan olabilmişlerdir.Allah yüreklerine göre bir rütbe vermiştir
debelenip dururlar orada.Seni çok iyi anlıyorum bir çok defa karakolluk olmuş biri olarak sonunda hiç bir faturayı ödememe kararı alınca sorun çözüldü.şimdilik çocuklar ödüyor.Sevgiler saygılar ağabey..Taco böyle bir yazı hayatta yazamaz.O ancak hatıralarını yazar:))))
Bedri Tokul
Aman haaa... Karışma fatura işlerine...
Yengem halleder...
Öptüm gözlerinden...