Yakılacak Mektuplar 20
Yüreğimin ince sızısı,
Gün gelir duygular katmerleşir yürekte.
Bir başına taşınmaz olur.
Dile düşmek pahasına da olsa paylaşılır bir şifreler yumağıyla. Şiir olur, ince dantel gibi dökülür kalemin hüzün dolu uçlarından.
Şarkı olur, sazın telinde, sazendenin dudaklarında anlam bulur. Bir kelebek kadar özgür, bir tüy kadar hafif olur dünya. Uzatsan ellerini yıldızları yakalarsın.
Bir adımda aşılır tüm mesafeler.
Ruhları titreten korkular silinir.
Sevgi bir pınardır o zaman.
Kurak topraklara can veren, garip bir yolcunun yanık yüreğini serinleten.
Yalnızlığın ruhunda anaforlar yarattığı odanda hayaller üzerine yorumlar yaparsın.
Kendi kendine konuşursun çok zaman.
Bilirisin ki yalnızlık değildir seni sarıp sarmalayan.
Bilirisin ki en koyu yalnızlıkta bile sevgilidir yanı başındaki.
Kalabalıklarda anlamını kimselerin çözemediği tebessümler yayılır dudaklarına.
Bir şiirin küçük bir dizesinde ararsın tüm çözümsüzlükleri. Renkler daha canlı, şekiller daha belirgindir o zaman.
An vardır “hayali ömre bedel.”
İçin titrer, nefesin kesilir.
Kalp atışlarındaki hızlılığa çözüm bulamaz tıp ilmi.
Çaresizdir bütün kitaplar.
An vardır çaresizdir bütün kelimeler.
An vardır, sadece o ânı sevenler anlar.An vardır anlatılmakla olmaz, yaşanılmakla zevkine varılır.
Takvimlerin merhametine sığınmış sevdalarda beklenen gün vardır.
Ey sevgili,Can sevgili,
Takvimlerin merhametinden sıyrıldım, senin merhametine sığındım. Bütün sancılarım dinecek sen geldiğinde.
Bütün kapılar açılacak, bütün ocaklar yanacak.
Uykusunda sayıklayan yaşlılar huzur bulacak.
Anne sütünden kesilmiş bebeler karın doyuracak.
Kaybolmuş şehirler bir bir yerlerini alacak haritalarda.
Sen geldiğinde dünya gerçekten de dünya olacak.
Sen geldiğinde ölüm kusan namlular utancından boyun bükecek. Mermiler yolunu şaşırıp can almayacak, can verecek.
Geleceksen şimdi gelmelisin, denizler yanmadan güneş üşümeden
Mehmet TAŞ/Elbistan