- 893 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
DAVOS'UN BEDEN DİLİ
Davos`un Beden Dili
Güzel bir sabaha uyanmak istiyor insan, ne mümkün?Korku, `Şok ve Dehşet ` kol geziyor ekranlarda.
Hiç bitmeyecek dedikleri savaşın bazen masadaki bölümünü, bazen kentlerin bombalanışını, 21.Yüzyılın başında masum çocukların ve sivillerin katledilişini izleyerek yatıp kalkmak, insana dayanılması çok zor bir stres yüklüyor.
Dün gece geç saatlere kadar Davos`ta olanlara göz atarken, uykum kaçtı sabahı ettim.Elbette insan kardeşlerimizin uğradığı, Filistin`deki haksız zulme çoktan ` Dur `! diyebilmeliydi insanlık.
İsrail`in kurulduğundan beri izlemiş olduğu yayılma politikaları artık dayanılmaz bir noktaya gelmiştir; insanlık için bıçağın kemiğe dayandığı nokta gelip çatmıştır.
Emperyalist yayılma politikaları bir ormandaki genişlemeye benzer.Nasıl ki bir yere bir ağaç dikersiniz, günden güne boylanır, gün gelir meyveye oturur, meyveden tohum toprağa düşer, yaşama şansı bulan tohum yeniden boylanır,
önceki ağacın çevresinde yeni ağaçlar oluşur ve orman giderek büyür ve genişler...
İsrail de bu biçimiyle sürekli sınırlarını genişletmiş, ama doğal yönden değil de çevresindeki diğer ağaçların yaşama şansını elinden alarak, katlederek sürekli sınırlarını genişletmiştir dersek, hiç de abartmış sayılmayız.Daha önce yazmış olduğum,
` İsrail, Ortadoğu ve Dünya` ile `Terör Zirvesi ` adlı yazılarımda güncel konunun farklı boyutlarına dikkati çekmiştim.Bu gün üstünde duracağım konular dün geceye ilişkin bir beden dili çözümlemesi biçiminde olacak.
Adı geçen iki önemli lider ile birlikte dünya gündemine damgasını vuran gelişmeler, toplantının terkedilmesiyle elbette son bulmuş değildir.Yapılan haksız, kirli ve kanlı savaşın dünya kamuoyunda çok büyük infial ve nefret uyandırması,İsrail`i hayli güç durumda bırakmıştır.
İzlediğimiz görüntülerde sayın Erdoğan`ın konuşma hakkının da tıpkı Filistin`deki masum çocuklar ve masum Filistin halkının yaşama hakkının elinden alınması gibi, yine dünyanın gözü önünde elinden alınmak istenmiş ve basın mensuplarının da tanıklığında gerçekleşen zirvede sayın Erdoğan buna izin vermemiş ve doğru tavrıyla Filistin`in haklı davasını dünya gündemine taşımasını ve gerekli dikkati olayın üstüne çekmeyi başarmıştır,
işte bu gerekliydi; dik durmak;
HAKLIDAN YANA, HAKTAN YANA OLMAK !
Bir yanda devler, bir yanda güçsüzler ordusu var; devlerin ordusu en korkunç savaş gücü ve olanaklarına sahip, güçsüzlerin sapan taşları, A-47 (Kalaşnikof)leri var yakın sokak muharebesinde kullanabilecekleri.Ancak uzaktan kumanda ve uydu teknolojisinin sağladığı olanaklarla çok çok uzaklardan hedefler nokta atışıyla çoluk çocuk demeden, hastane, postane, ev, işyeri, pastane demeden, sokak sokak bombalanırken; çok yazık ki uyandırmazsan uyanacak değil (!) B.M . gık bile çıkarmazken, Afganistan sınırına yeni NATO güçlerini göndermeyi de ihmal etmiyorlar.Küresel anlamdaki geniş çaplı savaş politikaları, ne yazık ki bir müslüman katliamına dönüştürülüyor; bu 21.Yüzyıl ve gelişmiş insan beyni adına asla ve asla kabul edilemez ?!
Bundan sonra olacak olanlar çok önemli,olay İslam Dünyası`nda tabanda geniş yankı bulmuş, İsrail`in insanlık dışı vahşet tablosu sayın Erdoğan`ın şahsiyetinde bütünleşen bir demonstrationa dönüşmüştür.
İsrail ile şimdiye dek olan ikili ilişkilerin her iki ülkenin de gündeminde çok önemli stratejik öneme haiz olduğu su götürmez gerçektir.Burada mahkûm edilen saldırganlık ve yayılma politikası ve dünya barışıyla birlikte eko sistemi de zedeleyici yönüyle SAVAŞIN MAHKÛM EDİLMESİ GEREKLİĞİDİR.
Uzun vadeli plan ve projeler kapsamında Türkiye, haklılık zeminini ve onurunu, giderek de ulusal bağımsızlığını yitiren bir devlet olmak istemiyorsa, onurlu ve dik duruşunu sürdürürken, mazlum milletlerle de karşılıklı güvene dayalı işbirliğini de geliştirmeli ve antiemperyalist çizgide tutarlı politikalar üretmelidir.Öncelikle Asya`nın batı giriş kapısı sağlamlaştırılmalıdır.
Çağımız insanlık onurunun yükseleceği ve vahşetin son bulacağı bir çağ olmak ve her türlü insani değerlerin yükseleceği bir dünya olmak zorundadır.
Ancak; dün akşam, nefreti ve kini yüzünden bile okunan Peres`in,
` İstanbul`a her gece yüzlerce füze yağsa ne yaparsınız?`
sorusuna akıllıca verilecek çok yanıt vardır...
Hamas feshedilebilir, B.M. bu durumda tarafsız ve adil gözlemcilik yapmak zorundadır
Tüm olup bitenler elbette orantısız güç kullanmayı gerektirmez.
Bu durumda Peres`in sözleri Türkiye`ye yönelik balistik bir tehlikenin uzak olmayan sinyalleri değildir umarız...
Keza dervişin fikri neyse zikri de oymuş(?!)
Irak`ta kitle İmha silahları arayan Bush yönetiminden sonra öncelikli sorun, İsrail`in silahsızlandırılması olmalıdır.Yoksa dünya ekonomisi de, eko sistemi de bu tehdit ve saldırganlığı kaldırabilecek kadar dayanıklı değildir artık...
Sonuç olarak İsrail, işgalci olduğu bir kısım Filistin topraklarından geri çekilmeli, silahsızlandırılmalı,
(Keza 400 civarında nükleer başlıklı füze tüm dünya ve insanlık için korkunç bir tehdittir.);
dünyanın diğer global devleri bu duruma seyirci kalmaya devam ederlerse , batacak dünya gemisinin içinde olduklarını unutmamalıdırlar...
BAĞIMSIZ FİLİSTİN DEVLETİNİN KURULMASI İÇİN BİR AN ÖNCE BİRLEŞMİŞ MİLLETLER GÖRÜŞMELER BAŞLATMAK ZORUNDADIR.
İNSANLIĞIN 21.YÜZYILDA GELDİĞİ SEVİYE BUNU ZORUNLU KILMAKTADIR.
YURTTA BARIŞ ,DÜNYADA BARIŞ!
(M.KEMAL ATATÜRK )
Saygılarımla.
Şaban AKTAŞ
30.01.2009
FOTO:İSRAİL`İN GAZZE`DE KULLANDIĞI FOSFOR BOMBALARI.
YORUMLAR
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a Ocak 2004'teki Amerika ziyareti sırasıda New York’ta “Amerikan Musevi Komitesi” tarafından "Yahudi Cesaret Ödülü" olan “Davut Boynuzu” verilmişti.
Ayrıca belirtmek gerekirse Amerikan Yahudi Konseyi’nden Yahudi Cesaret Ödülü'nü alan sadece Türkiye’den değil tüm Müslüman dünyadan tek devlet adamı Tayyip Erdoğan’dır.
bence ciddi olsaydı davut boynuzunu çıkartır atardı,oy için herşeyi kullanıyorlar
sayın akta,Ş
Şaban Aktaş (Homerotik)
Saygılar...
Batılı tilkilerin ve acıkmış kurtların çakalların, Suriye'ye bakışla ağızları sulanmaya başladı.
Tüm açıklamaları şu günlerde, tabakta nar gibi kızartılmış sıcak pilice bakar gibi;
''Yemeye neresinden başlasak? Bölsek mi ikiye önce, acaba yoksa çatallayıp hemen mi yesek, tuz mu eksem karabiber mi?'' biçiminde...
Yazınızı beğenerek okudum.
İçsiyaseti desteklemek için birilerine kafa tutup padişahlar gibi karşılanmak,
ya da orta doğunun kurtarıcılığına soyunmak, sonra da, bir emperyalist projede eşbaşkan olmak.
Irak'da katledilen müslümanları seyretmek, Libya'nın bombalanması esnasında, emperyalistlere gözcülük yapmak,
Yediği içtiği ayrı gitmeyen Beşer Esat'a sırtını dönmek ve hatta muhalifleri desteklemek.
Müslüman bir başbakana ne kadar yakışıyor ve birbirleriyle ne kadar örtüşüyor değil mi?
Saygılarımla.
Şaban Aktaş (Homerotik)
Değerli katkınıza teşekkür ederim. Saygıyla...