- 1541 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
YOKSULLUK VE NOBEL
Yoksulluk kargaşanın ve suçların anasıdır.
Siz hiç açlık, sıkıntı nedir bilir misiniz? Gerçekten de bir ekmek alamayacak, çocuğuna bir bardak süt içiremeyecek kadar yokluk içinde olmak ve bu durumda ne yapacağını nereye, kime gideceğini bilmemek nasıl bir duygudur?
Diyarbakır Ulu Cami’nin avlusu. Kapıdan girenleri, turist rehberlerinden öğrendiklerini koro halinde tekrarlayan bir grup çocuk karşılıyor: “Cahit Sıtkı Tarancı, şaaair. Yaş otuzbeş, yolun yarısı eder/ ” Rojhat, Özgür, Ozan, Yeter ve Ahmet. Ne buldularsa doldurmuşlar tepsilerin üstüne, ‘ekmek parası’ kazanıyorlar. Rojhat su, Özgür şekerleme, ötekiler mendil, sakız satıyor. Yakın zamanda taşınmışlar şehre. Özgür 9 yaşında ve 6 kardeşi var. Babası Diyarbakır’da çalışıyor, ağabey ve ablalar dışarıda. Kazandığı parayı annesine verse de kendini katmıyor çalışanlar listesine. Sorunca çıkıyor cebindeki bozuklukların ne işe yaradığı: “Anneme veriyorum, ekmek alıyor. Bazen de bana harçlık veriyor.”
Şehrin en önemli sorunu, göçün tetiklediği yoksulluk ve bundan beslenen eğitim, sağlık ve güvenlik sorunları. Kenar mahallelerde babalarının yükünü devralmış işsiz ve vasıfsız bir kuşak yetişiyor… Son yıllarda yoksulluk denince akla Diyarbakır’ın gelmesinin bir sebebi de üç yılı geride bırakan mikro kredi uygulaması. 25 yıl önce Pakistan’da Prof. Dr. Muhammed Yunus’un cebinden çıkardığı birkaç bin rupi ile başlayan yoksullara maddi destek projesi şu anda 111 ülkede uygulanıyor. Türkiye’nin katılım tarihi 18 Temmuz 2003.
Diyarbakır Milletvekili ve Türkiye İsrafı Önleme Vakfı Başkanı Prof. Dr. Aziz Akgül, yoksullukla mücadele denilince akla gelen isimlerden. Mikro krediden sonra ‘gıda bankası’ ve ‘yoksul bank’ projeleri de Akgül’ün imzasını taşıyor. Aristo’nun , “Yoksulluk kargaşanın ve suçların anasıdır.” sözünü “İnsanları doyurmadan ne terörle başa çıkabilir, ne de ekonomiye yön verebilirsiniz.” diye yeniden yorumlamış Akgül. Hırsızlık, kapkaç, fuhuş, çetecilik gibi adi suçların da, terörün de yoksulluktan beslendiğini düşünüyor.
Maksat yoksulların küçük paralarla da olsa kendi hayatlarına yön vermelerini kolaylaştırmak. Fabrika kurulamıyor bu kaynaklarla elbette. Ama 500 YTL ile de bir şeyler başarılabiliyor.
Örneğin bir kadının 3 küçük kullanılmış bisiklet alıyor. Sokağa 50, 100, 200 metre işaretleri koyuyor ve bisikletleri kiralamaya başlıyor. Bir yıl sonra kredi miktarı 800 YTL’ye çıkıyor. Sonra 2 bin YTL’ye. Şimdi 6 bisikleti, iki mobileti var. Günde 60, ayda 1800 YTL kazanıyor. Biri, bir tandır kurarak köy ekmeği üretip çocukları aracılığıyla satıyor. Bir diğeri kuaför malzemesi alıp iki arkadaşıyla bir iş kuruyor.
Diyarbakır Proje Yöneticisi bir Pakistanlı; Shamsul Alam Khan Chawdhury. “Yoksulların kapasitesi, fikri ve enerjisi vardı tek eksik paraydı. O da mikro kredi ile sağlandı.” diye özetliyor projeyi. Bangladeş’te mikro krediden yararlananların sayısı 6 milyonu aşmış durumda. Diyarbakır’daki üye sayısı ise 4 bine yakın.
Bir tür yardımlaşma işte... Hem de balık tutmayı öğreten yardımlaşma…Aile, üretecek. Ürettiklerini satıp geçimini sağlayacak, çocuklarını okutacak. Hiç kimseye minnet borçlu olmayacak.
Kamyon üstünden, üzerlerine gıda torbaları atılmayacak.Üç kuruşluk yardım için, medyada boy boy görüntülenip, başkalarına reklâm olmayacak….
Güçlenen bir mikrofinans sektörünün, Türkiye’nin kalkınmasına, değişik gelir grupları arasındaki eşitsizliklerin giderilmesine, istihdam problemlerinin çözümüne katkıda bulunacağına inanıyoruz.
. Bangladeş dünyada nüfusu çok hızlı artan, çalışma alanı olmadığı için de yoksulluktan başka şey üretemeyen bir ülke. 1971’de Pakistan’dan koparak bağımsızlığını ilan ettiğinde 50 milyon civarında nüfusa sahipken bugün 140 milyonluk bir ülke. Üstelik Dünya Bankası verilerine göre milli gelir kişi başına 360 dolar civarında.İşte bu genç ama yoksul ülkede insanlar açlıktan ölmemek için çırpınırken, 1974 yılında ülkenin tek üniversitesinin tek ekonomi bölüm başkani Prof. Muhammed Yunus, Gramenn Bank’ı kurarak mikro kredi uygulamasını başlatır.
2006 Nobel Barış Ödülünü alan Bangladeş’li Muhammed Yunus, ödülün bütün dünyada yoksulluk içinde yaşayanlar için muhteşem bir haber olduğunu söyledi. Yunus, ödül kazandığı haberinden sonra Norveç televizyonuna yaptığı açıklamada, ’’bu hepimiz için, Grameen Bankası, Bangladeş, bütün yoksul ülkeler ve bütün dünyadaki yoksul insanlar için muhteşem bir haber’’ dedi.
Muhammed Yunus, 1.4 Milyon Dolarlık Para Ödülünü "İyi Amaçlar" İçin Harcayacağını Açıkladı. Yunus, Para Ödülünü Fakirlere Yönelik Olarak Düşük Maliyetli Besleyici Gıda, Bir Göz Hastanesi, İçme Suyu Projesi ve Sağlık Hizmetleri İçin Harcayacağını Söyledi.
YORUMLAR
Sevgili Öğretmenim,
Prof Muhammed Yunus'un mikrosundan bahsetmişsiniz.
Kolonizm->emperyalizm->globalizm/küresellik evrilmesi derken malesef mikroya tutunuyoruz ya; işte ben ona yanıyorum.
Oysa siz öğretmenim;
Hiç mi Kemal Bilbaşer'in Cemo'sunu incelemeyi düşünen olmadı? derken; bana, herşeyde makro düşünmeyi öğretmiştiniz.
Valaha bu bile yeter.
17 yaşına kadar Aslan ,şimdiye kadar da Deniz olan Bendeniz Ergül Deniz.
Ellerinizden öpüyor ve sizi, Diyarbekir Gibi Seviyorum...