Dünyamızın Hoşgörüye Herzamankinden Daha Fazla İhtiyacı Var!
Dünyamızın hoşgörüye her zamankinden daha fazla ihtiyacı var!
Hoşgörü, insanlara mahsus bir özellik ve güzelliktir. Kainat, boş bir kara delik iken; kime göre oluşmuş veya kimilerine göre oluşturulmuştur. Cansızların oluşumundan sonra, bitki hayvan ve insan olmak üzere canlılar yaratılmıştır. Tabiat tüm güzellikleri ve iyilikleri ve mükemmel nimetleri ile doğal haliyle bizlere sunulmuştur. Bütün güzellikleri sunabilmek için tabiat, kim bilir kaç milyon yıl bıkmadan usanmadan çalışarak; mükemmel birer sanat eseri olarak bizlere bahş etmiştir. Yaradan, insanlara en değerli özellikler olan diğer tüm akılsız canlılardan ayıran “akıl” ile düşünme yeteneğini bağışlamıştır. İyilik, güzellik ve doğruluk için bağışlamıştır. Bunu bilmek ve çok duyarlı olmak sevmek, sevilmek ve hoşgörülü olmak biz insanlara mahsus en mükemmel duygulardır; sahip çıkalım ve tüm olumsuzlukları temel den kökünden aydınlatan bir aydınlar olarak aydınlatalım. Her insanın kendi doğrusu vardır ve diğer her insan kendi doğrusuna sahip çıkmalı ve diğer doğrulara değer vererek kırmadan dökmeden saygı göstermelidir, yani “hoşgörü” gösterme zahmetine biraz katkı ile katlanmalıdır. Her insan için kutsal olan değerler ve varlıklar mevcuttur.benimki seninkinden daha iyi daha güzel demek karşısındaki insanı hiçe saymakla olup, inanılması ve tamir edilmesi çok imkansız olacak çatışmalara ve yıkımlara sebep olabilmektedir. Bu nedenle, etnik köken ve inançlar ne olursa olsun birbirimize yaratandan ötürü saygı duyalım ve birbirimizi sevelim. Mamafih zaten bunda başka çıkar yolumuz da yoktur. Anadolu, çeşitli medeniyetlerin eğişinden gelmiş çok ama çok çeşitli köken ve inanışların mükemmel barışına sahne olmuş barı topraklarıdır. Hoşgörünün varlığından söz edilebilmesi için hoş görenin, hoş gördüğü şeyi bastırmaya ya da engellemeye ( en azından karşı çıkmaya ve önlemeye ) çalışacak güce sahip olması ama o gücü kullanmamayı yeğliyor olması da kesinlikle gereklidir. Siz şu satırları okuduğunuz sırada dünyanın dört bir yanında savaşlar sürüyor, insanlar ölüyor, sakat kalıyor, evinden yurdundan çıkmak zorunda bırakılıyor. Yağmur ve kar altında yüzlerce kilometreyi kat edip, açlık, susuzluk ve salgın hastalıklarla mücadele ediyorlar. Fakat bu zulmü yapan insanlar vicdan rahatlığı içerisinde hayatlarını sürdürmektedirler.hoşgörü diğer bir ifadeyle müsamaha, insanlara sevgi ve anlayışla yaklaşmak, kalp ve gönüllerini incitmeden, onları severek ve saygı duyarak yakınlık göstermek gibi anlamları içerir. Ayrıca, öfkelenebilecekken öfkelenmeme, kızacakken kızmama, güçlük çıkarabilecekken çıkarmama gibi olumlu davranışları da içermektedir.hoşgörü, sağlıklı insan davranıştır. Bugün her zamankinden daha fazla hoşgörüye ihtiyacımız olduğu aşikardır. Olumsuz birçok davranışın sebebi, yeterince hoşgörülü olamamaktır. Evde, trafikte, okulda, işyerinde, kısaca insanın olduğu her yerde eğer hoşgörü yoksa orada bencillik, anlaşmazlık, güvensizlik, tartışma, kavga ve olumsuzluk adına her şeyi görebilmek mümkündür.eğitimli ya da eğitimsiz her insanda görülebilen bir eksikliktir, hoşgörüsüzlük. Peki bunun sebebi nedir? Neden tarih boyunca yüce milletimizin hasletlerinden olmuş bir davranışı, bugün yeterince gösteremiyoruz. Bunun birçok sebebi olabilir. Bunlardan kanaatimizce en önemlisi: insanın kendisi ile barışık olamamasıdır. İnsanımız kendisine güvenmiyor, inanmıyor. Kendisini yeterince tanımıyor. En önemlisi kendisini sevmiyor, saygı duymuyor. Eğer insanın kendisine sevgi ve saygısı kalmamışsa, kendisi ile barışık olması da mümkün değildir.düşünün en son ne zaman aynaya bakıp, kendinize gülümsediniz. Bu sabah kaç kişiye merhaba, günaydın ya da hayırlı sabahlar dediniz. Yoksa her gördüğünüz, tanıdığınız kişi için bu işte böyle biridir diye olumsuz mu düşündünüz? Ayıbını mı aradınız? Bu sabah trafikte içinizden kaç kişiye bir şeyler mırıldandınız. Kaç defa yardıma ihtiyacı olan insanları gördüğünüzde başınızı çevirdiniz. Okulda, sınıfta, sırada kaç kişiye kötü davrandınız. Arkadaşlarınızı, bencilliğinizden dolayı üzdünüz. Yönetici iseniz, idarenizdeki kaç insanı dinlemediğiniz için kırdınız. Yoksa siz sadece kendinizi mi düşünüyorsunuz? Hoşgörü bir vurdumduymazlık değildir. Hoşgörü görmezlikten gelmek hiç değildir. Hoşgörü kendini bilmektir. Hoşgörü haddini bilmektir. Hoşgörü haddini bilerek sürdürülen hayat biçimidir. Hoşgörü bir anlayıştır, anlayışlı olmanın adıdır, sevginin yoludur. Hataları düzeltebilmedir. Yoksa bana ne lazımcılık değildir. Anlayışın kendisidir. Hoşgörü çağın getirdiği sorunların, aç gözlülüğün, doyumsuzluğun, sevgi yoksunluğunun, güvensizliğin çaresi olabilecek bir anlayış tarzıdır, insanın özüdür.görülen odur ki bugün insanımız kendisi ile barışık değil. Her gün, haberlere baktığınızda olayların bir çoğunun hoşgörüsüzlükten kaynaklanıp kaynaklanmadığını bir düşünün… insan kendisi ile barışık olamadığı zaman, toplumda kendisi barışık olamıyor. Sonra da herkes bir başkasını suçluyor. Çünkü en kolayı bu.iç ve dış hainlerin istediği zaten bizleri birbirimize düşürmek değil midir? Tabii ki evet! O nedenle hainleri sevindirmeden ve birbirimize düşmeden barış içerisinde hoşgörülü olalım ve barış adına duyarlı olalım tek yürek Türkiye!!! Allah bizleri çok çeşitli ve çok değişik inançlı yaratmışsa bunlara kutsal gözle bakmalıyız ve kabul etmeliyiz. Allah, kırk peygamber ve dört kitap göndermiştir;bunlara karşı gelmek veya eleştirmek hakkına hiç bir insan sahip değildir. Biz insanlar ibadetimizi yapalım başka ibadetleri aşağılamadan!... Bunları zamanı gelince yaradan zaten en adaletli bir şekilde yargılayacaktır.Allah işine karışmayalım ve birbirimize saygı ve sevgi ile sarılalım!... Yardan isteseydi tek çeşit tek bayrak tek millet tek ve tek yine tek yaratırdı!!! Hoşgörü ile yaşamak kutsaldır; anlayana!!! “Ne Mutlu Türküm Diyene!”