- 752 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BİR KAZANIN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
BİR KAZANIN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
Bir kaza ya da felaket anında olaya ilk yardım edecek ekiplerin faailiyetleri, Sivil Savunma adında bir kurumun insiyatifindedir.Bu faaliyetler sadece savaş zamanlarını değil, barışta da gündeme gelebilecek, akla hayâle gelmeyen pek çok olayda, kurtarma faaliyetlerinin aksaksız, özenle ve zamanında yerine getirilmesini kapsar ve gerektirir.
Bu, denizde ya da karayollarında, trafik kazası ve boğulma, dağlarda, kayak, kızak yapma ve tırmanma faaliyetlerinde, düşme, yaralanma ve mahsur kalma, yangın, sabotaj ve bombalama eylemlerinde, can ve mal güvenliğinin sağlanması, doğal afetlerde (Deprem, sel baskını,heyelan, orman yangını, çığ düşmesi,hortum felaketleri gibi, dört temel elementin yakıcı ve yıkıcı öldürücü ve yaralayıcı etkilerinden (HAVA -ATEŞ- TOPRAK- SU) insanları ve yaşadığımız çevreyi korumak ve kollamak olarak düşünülürse, olayın bu konuda son derece iyi eğitilmiş bir ekip ve en son teknik gelişmelerin ışığında tasarlanmış, kurtarma alet ve gereçlerinin yapılmasına kadar uzanan, bir dizi tedbirler alınmasını zorunlu kılan, görevlerle karşı karşıya olduğumuz sonucuna varırız.
Bizde Sivil Savunma Kurumu’nun işlevi, çağdaş bir çizgide sürdürülmekte ya da sürdürülememekte midir?
Bu soruya yanıtı, en son belleklerden kolay kolay silinmeyecek bir HELİKOPTER KAZASI ile yaşamını yitiren çok sayıda değerli insanımızın, ’yaşamını kaybetmesiyle noktalanmasında’ irdeleyip, değerlendirmek isterim. TV `lardan duyduğumuz kadarıyla, olayın akabinde hemen bir telefon görüşmesi ile ihbar edilerek, kaza bildiriliyor. Bu günkü teknoloji ile bu ses kaydının, hangi cihazla, nereden, hangi saatte, hangi parametrelerden yapıldığının saptanması ve koordinatlarının belirlenmesi, çok kısa bir zaman meselesi iken, niçin aradan çok uzun zaman geçmesine rağmen kaza mevkisinin tesbit edilerek, kazazedelere niçin zamanında ulaşılıp, hayatta kalmalarının sağlanamadığı, tam bir kafa karışıklığı yaratmaktadır? Oysa yer saptanmış olsa ve hava şartları ne kadar kötü olursa olsun, o bölgeye iniş mümkün olmasa bile, havadan balyalar halinde ilkyardım malzemesi (Yiyecek, ısınmak için pratik ısıtıcı, giyecek yatak, çadır gibi malzemeler) atılabilirdi. Bugün insanoğlu doğanın en çetin koşullarında , kutuplarda bile hayatta kalabilme beceri ve bilgisine teknik olarak sahip iken, biz bunu sağlıyamıyorsak, devlet, kişilerin can ve mal güvenliğini sağlamakta yetersiz kalıyor demektir.
İnsanlar en küçük kazada cıyak cıyak bağıyor, yardım edin diye bağırıyorlar, can tatlı, ancak cankurtaran veya kurtarmasını bilen yoksa, bu bir eğitim sorunudur. Aynı zamanda bu eğitimsizlikten, devlet birinci derecede sorumludur. Olayı kaderci bir çizgide ele alarak ``Kaderinde bu varmış hakkın rahmetine kavuştu!`` demek işin yalnızca ruhani boyutudur, dünyada yapılması gerekenleri yapmayıp da her şeyi allahtan bekler bir hava içinde, seyirci olmak, can kurtarmaz elbet.
Evet, en basit deyimiyle, burada ne olup bittiğinin yetkili ağızlar tarafından açıklanmasını vatandaş olarak bekliyorum. Sizler bu konuda neler düşünüyorsunuz sevgili dostlar, görmezden gelinen yanlışların bedelini, daha zor günlerde daha zor ödememek için, hepimizin yapabileceği bir şeyler yok mu?
Kaderimiz topluca ölümlere mahkum edilmek değil diyorsanız, düşündüklerinizi çekintisiz, korkusuzca yazınız.
Hakkın rahmetine kavuşan tüm kazazedelerin ailelerine başsağlığı dileklerimi sunarım.
Yüce Türk ulusuna en derin saygılarımla.
Şaban AKTAŞ
22.04.2009
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.