- 718 Okunma
- 3 Yorum
- 1 Beğeni
Verda'nın Güncesi (1)
6 Ocak
Bugün iş arkadaşım Şermin’le yemeğe çıktık. Şermin benim fazla hayalci olduğumu söyledi. Neden diye sormadım. Ona kızmadım da. Bugünlerde anlam veremediğim bir karaltı var içimde.
10 Ocak
Günceme eskisi gibi önem verememem acaba kendime daha az zaman ayırmamdan mı? Bugün Burak, Şermin ve ben yemeğe çıktık. Burak Şermin’e takılıyor. Şermin de bunun bilincinde.
12 Ocak
Dolmuşa binmekten nefret ediyorum. Özellikle de insan yüzü görmek istemediğim zamanlar. Bu gece uykusuzluğum nereye kadar sürecek bilmiyorum. Burak’la Şermin bu gece yemeğe çıkacaklar.
17 Ocak
Üşümekten sıkıldım artık. Yazın gelmesini öyle çok istiyorum ki. Bugün aklıma Serdar geldi. Onunla gecen sene bu zamanlarda tanışmıştık. Ve hiç üşümüyordum o zamanlar
18 Ocak
Nihayet uzun bir aradan sonra iki gün üst üste günceme zaman ayırabildim. Dün televizyon da seyrettiğim film çok melankolikti. Kırk yıl sonra bir araya gelen iki aşığın hikayesi. Ağlamamayı başaramadım. Nasıl ağlanacağını bile unutmuşum doğrusu. Burak ile Şermin neden birbirlerini sevdiklerini gizliyorlar anlamıyorum.
22 Ocak
Dört gün sonra güncemin tozunu alarak yazıyorum. Bu espriyi yapmamın sebebi sanırım bugün aldığım telefon. Serdar’ın beni hatırlaması hoşuma gitti. Onu hala seviyor muyum acaba?
25 Ocak
Şermin hayalciliğimin üstüne birde karamsarlık ekledi. Olaylara karamsarca bakmaktan vazgeçmeliymişim. Haklı galiba. Annemden geçmiş olmalı bu yönüm. Sanırım bütün annelerde var biraz karamsarlık. On dakika geç gelsem eve ,"Nerede kaldı?, Allah göstermesin başına bir iş mi geldi?", gibi ardı arkası kesilmeyen sorular. Serdar tekrar aradı. Ben neden ona soğuk davranıyorum?
27 Ocak
Pes doğrusu! Daha aralarında ilişki başlamadan kavga ettiler. Oysa ne çok seviyorlardı birbirlerini. Sanırım Şermin bana yönelttiği eleştirilerini biraz kendinde de taşıyor. Bugün ne çok ağladı. Sebep de Burak’ın Şermin’in elini tutmak istemesiymiş. Şermin’de ona, "daha aramızda ilişki bile başlamamışken nasıl böyle bir şey istersin benden" diye söylenmiş. Ben Şermin’in yerinde olsam ne yapardım acaba?
28 Ocak
Bugün eski mahallemizden uzun zamandır görüşmediğim, sırdaşım Sahra ile karşılaştım. Öyle mutlu oldum ki. Hünkar Kafeye çay içmeye gittik. Eski günlerden bahsetmek ikimizi de çok mutlu etti. Serdarın tekrar aradığından ve ona soğuk davrandığımdan bahsettim ona. Şermin galiba yumuşuyor Burak’a karşı.
2 Şubat
Kusura kalma güncem seni ihmal ettim. Ama elim hiç kalem tutmak istemedi geçen zamanda. Hayır sandığın gibi değil. Bu aralar keyifliyim. Bu arada Paul Coelho’nun "Piedra ırmağının kıyısında oturdum ağladım" adlı kitabını bitirdim. Aşkı ve yaşamı öyle güzel cümlelerle anlatmış ki. Sanırım yaşamak istediğim aşkın okuduğum kitaplardaki gibi olmasını istediğim için hala yalnızım. Ama şu an böyle de mutlu olduğumu düşünüyorum. Serdar’ın Mersin Devlet hastanesine tayininin çıkma ihtimali varmış. Acaba bana bir şey mi anlatmaya çalışıyor?
5 Şubat
Havalar ısınmadı ama yazın yaklaştığını hissediyorum. Galiba istesem de istemesem de ufak şeylerden mutlu oluyorum. Şermin’le Burak barıştı .Neden küsmüşlerdi ki sanki? Bence daha bir çok kez beraber geçemeyecekleri ırmaklar çıkacak karşılarına. Ama onların mutlu olmasını istiyorum. Yine de Burak biraz oyun oynuyormuş gibi geliyor bana. Yani ne bileyim doğal değilmiş gibi. Serdar beni sinemaya davet etti. Ona işim var diyerek yalan söyledim. Korkuyor muyum?
6 Şubat
Sevgili güncem, eski günlerde ki gibi sadakatle yazdığım için sanırım beni daha çok seviyorsundur bu aralar. Şermin beni liseden arkadaşı Vaha ile tanıştırdı .Ya çok karizmatik bir kişiliğe sahip yada öyle görünmek için son derece başarılı bir rol yeteneğine. Bir şirkette genel yönetici asistanıymış. Nerden bulurlar böyle unvanları bilmiyorum. Ama keyifli bir sohbetti. Burak’ın da neşesine diyecek yok doğrusu. Artık istediği gibi sürekli el ele.
8 Şubat
Sana söz veriyorum güncem, sigarayı azaltacağım. Ama ne yapayım ben istemesem de olaylar yüreğimi karıştırdı yine. Bugün hem Serdar hem Vaha aradı beni. Serdar sonunda konuya girdi. Hala unutamamış beni ve neden ona soğuk davrandığımı sordu bana. Bunu anlamış olması sevindirdi beni. Bende ona " Ne yani yaşananları bir çırpıda göz ardı etmemi mi istiyorsun?" dedim. Sinirlenmedim konuşurken ama sinirlenmiş gibi yaptım. Belki de tatlı bir intikam duygusudur ha ne dersin güncem? Vaha da sanırım yeni bir başlangıç yapma adına yarın öğle yemeğine beraber çıkmayı teklif etti. Ne ilginç aslında. Açıkça ilişki istiyor benden. Şu yenen yemekler gidilen sinemalar olmasa insanlar nasıl başlangıç yapacak bilmiyorum doğrusu. Şey… Evet kabul ettim bende…
Bizim aşıklarında gözü iyice körleşti. Şermin sürekli iş yerinde kahkahalar atıp şarkı söylüyor kendi kendine. Oysa benim sesim çok kötü.
9 Şubat
Merak ediyorsun değil mi güncem? Peki seni fazla merakta bırakmayayım. Kırk beş dakikada çocukluğunu, kişiliğini ve tüm özel zevklerini anlatma başarısını gösterdi. Bana da sadece onu dinlemek kaldı. Evet hoş çocuk ama buluşma sebeplerimden biri de, benimde konuşmaya ihtiyacım olmasıydı. Umarım bu bencilliğini hafta sonu sinemaya gittiğimizde de göstermez. Evet yanlış duymadın. Sinema teklifini de kabul ettim. Gideceğimiz filmi bile kafasında hazırlamış. Kabul biraz bencil! Bakalım zaman ne gösterecek? Şermin’le dedikodu yaptık biraz. Fazla baskı yapıyormuş kendisine. Bunu bana değil ona söylemelisin dedim.
12 Şubat
Eee anlat bakalım güncem sen neler yaptın bu üç günde. Şaka şaka. Vaha beni gerilim filmine götürdü. Filmi seyrederken gözü hep bendeydi. Ben de filmden bir şey anlamadım. Film seyretmeyecekse neden bana film izlemeye gidelim diyor ki? Sinema çıkışında geleneksel olarak yapılan çay içme ayinine gittik. Sinemaya gelen bütün çiftlerle aynı kafedeydik. Bana sorular sordu. Nelerden hoşlanırmışım? Kitap okur muymuşum? Ne tür müzik dinlermişim? Acaba bir insanı tanımak istemenin yolu sadece bu tür sorulardan mı geçiyor? Özellikle şu kitap okur musun sorusundan nefret ediyorum. Okumuyordum deseydim ne diyecekti acaba? Neden sana davrandığım gibi birlikte olduğum insanlara yakın olamıyorum acaba?
14 Şubat
Burak beni telefonla arayıp dertleşmek istediğini söyledi.Kim koydu üzerime bu Güzin abla etiketini? Onu bir yakalarsam fena hırpalayacağım. Beni dinleseler gam yemeyeceğim. Sadece içindekilerini boşaltmak ve beni haber güvercini olarak kullandıklarının farkındayım. Ama yinede hayır diyemedim işte. Tamam tenha yaşamımdan şikayet ediyordum ama bu kadar yoğun yaşayacağımı bilsem susardım halime şükredip.
15 Şubat
Neymiş ikisi de mutsuz olacaklarından çekiniyorlarmış. Ne yapmalıymış. O onu çok sevdiğinden sahipleniyormuş da falan filan. Zorla soktular beni ilişkilerinin içine. Üstelik daha benim bir ilişkim bile yok. Onlar beni düşünüyorlar mı acaba?
Vaha aradı ve iş çıkışı beni alıp yemeğe götürmek istediğini söyledi. Ona ilk yalanımı söyledim ve akşam teyzemlere gitmem gerektiğini söyledim. Yalan söylemekten ben de hoşlanmıyorum. Ama diğer türlüsü de kalp kırılmalarına yol açıyor ve ben kimsenin üzülmesini istemiyorum. Serdar uzun bir süredir aramıyor. Ne yapıyor acaba şimdi?
16 Şubat
Ne gereği varsa Vaha Şermin’e benden hoşlandığını söylemiş. Tabi ki Şermin’in gelip bana söylemesi için. Sanki ben bilmiyordum onun benden hoşlandığını. Sanırım dünkü yemek teklifini reddedince panik havasıyla Şermin’e koşmuş olmalı. Eğer Şermin beni biraz iyi tanıyorsa Vaha’nın benim için sadece karizmatik bir erkek olarak kalacağını bilmeli. Serdar bugün de aramadı.Belki bu gece arar.
19 Şubat
İyi ki yalnız yaşamaktan mutlu olmayı yıllar önce öğrenmişim. Yoksa beni şu günler de derin ve bunalımlı bir fırtına bekliyor olabilirdi. Yaşantım bütün ilişkilerimin birbirine girdiği mantıksız bir pembe diziye döndü. Buna bir an evvel son vermeliyim.Vaha hala yüreğinde benim onun için sevgili olabileceğim ihtimalini taşıyor. Ama tanıdığım erkeklerin yüzde doksan dokuzundan farklı bir şey yapmadı. Ne arıyorum? Farklılık mı? Ne yani ben şimdi bir farklılığa mı aşık olacağım? Haklısın saçmalıyorum! Sahra’yı arayıp dertleşmeliyim. Serdar’ı arasam mı acaba? Başına bir iş mi geldi?
22 Şubat
Sanırım iş yerinden izin alıp bir süreliğine tatile çıkmam gerek. Beni kimsenin bulamayacağı bir yere. Tabi telefonu kapatarak. Vaha’ya nasıl söylemeliyim acaba benden ona yar olmayacağını. Çok üzülür mü acaba? Aman canım! Ne yaşadık ki üzülecek. Sahrayı aradım. Yarın akşam bana gelecek. Bilirsin işte iki kızın bir araya gelince ne yaptıklarını. Yaşam üstüne dedikodular. Hem onun yaptığı paskalyaya bayılıyorum. Sence Serdar iyi midir güncem?
23 Şubat
Sahra yeni gitti. Öyle şirin ve doğal ki. O da Berk adında birinden hoşlanıyormuş. İşsiz bir inşaat mühendisiymiş. E ilkokul mezunu müteahhitlerden fırsat kalmıyor ki inşaat mühendislerine. Sahra onun en çok bakışlarını seviyorum diyor. Çok insancıl ve pırıltılı bakıyormuş. Ara sıra espride yapıyormuş. Ondan iyisini mi bulacak? Umarım mutlu olurlar. Ya ben! Ya bennn! Burak Şermin’e bir şiir yazmıs. İş yerinde bütün gün o şiiri okudu bağıra bağıra. Şiiri de hiç sevmedim. Ama Şermin’e sorsan o bir Arthur Rimbaud! Hey güzel Allah’ım sen nelere kadirsin. Yarın ben arayacağım Serdar’ı. Kesin bir şey oldu.
24 Şubat
Serdar nişanlanmış!
25 Şubat
Buz gibiyim. Dünden bu yana bir kutu hap aldım galiba. Şu an öyle zor yazıyorum ki. Sabaha kadar ağladım. Sanırım ona soğuk davranırken nişanlanacağını göze almamıştım. Onu ne kadar çok sevdiğimi sende biliyorsun güncem. Öyle tuhaf ki onun yüzünden kürtaj olduğumda ondan sonsuz dek nefret edeceğime yemin etmiştim. Nasıl bir yürek bu ki onca şeye rağmen onu unutamamak. Nişanlısı nasıl bir insan acaba? Tanrım ne yapmalıyım?
27 Şubat
Şermin benim için cok endişeleniyor. Biraz haklı da galiba. Bütün gün hayalet gibiydim iş yerinde. Acaba böyle durumlarda, mutlu çiftler aşk yüzünden mutsuz insanlara bakıp daha çok mutlu oluyorlar mıdır? Neler düşünüyorum ben bu halde. Peki neden Serdar telefon konuşmamızın sonunda," Böyle olmasını istemezdim", dedi bana? Beni hala seviyor mudur? Beni hala seviyorsa neden o kızla nişanlandı? Tanrım çıldırıyorum galiba! Soğuk bir duş almalıyım. Sonra da Sahrayı aramalıyım.
1 Mart
Mart ayına mutsuz girdım. Kedilerse aşk peşinde güdüsel olarak. Ben neden anlamsızca aşk peşinde olamıyorum sanki? Bak güncem! Bir kedi kadar olamadım görüyor musun? Ben ne zaman terk edileceğimi ne zaman mutsuz olacağımı bilemiyorum, ama kediler ne zaman aşk peşinde koşacaklarını biliyorlar. Vaha’nın telefonlarından sıkıldım artık. Öyle süslü konuşuyor ki. Bembeyaz uzun tüyleri olan, dili dışarıda kibar kanişlere benzetiyorum onu. Günler sonra gülümsedim şu an. Şaka bir yana Vaha olayına bir son vermem gerekiyor. Çünkü sanırım gün geçtikçe umutları daha fazla artıyor . Serdar mutlu olacak mı acaba onunla?
3 Mart
Şermin’le Burak sözlenmeye karar vermişler. Mutlu kumrular! Bugün iş çıkışı tek başıma parka gidip bir süre oturdum. Oyun oynayan çocukları seyrettim. Eğer Serdar isteseydi şu an benim çocuğum da o parkta oynuyor olacaktı. Kürtajı onun yapması da kaderin bir cilvesi olsa gerek. Kendi çocuğunu öldürdü. Ondan nefret ediyorum. Nefrettt! Nefrettttttt!! Nefretttttt!!! Nefrrrrejhtssjhhhhhhhhhhh…
Biraz ağlamak için senden müsaade isteyeceğim güncem.
4 Mart
Vaha gündüz işyerine telefon etti onunla tekrar akşam yemeğine çıkmam için . Kabul edince şaşırdı çocukcağız. Farkında değildi bu buluşmanın onu hayal kırıklığına uğratacağını. Ona yemekte onun benim için uygun bir sevgili olamayacağımı, ona karsı duygusal bir yakınlık beslemediğimi söyledim. O da bana "seni anlıyorum" dedi. Pöh! Neyi anlıyorsa ? Ben bile tam anlatamamışken duygularımı o neyi anladı anlamadım. Ama seyret güncem üç ay sonra evlenir baksa biriyle o. Hemen de çoluk çocuğa karışır. Tüm istediği o zaten. Acaba böyle kötü bir dönemime gelmese onun bana sunduğu sıradan yaşama teklifini kabul eder miydim?
7 Mart
Burak ve Şermin yarın gece beni bara davet ettiler. Hem açılırmışım, biraz kendime gelirmişim. Açılabilmem onlara göre barlara kaldı anlayacağın. Hem orada yakışıklı erkekler de olurmuş. Ben de dört dönüyordum ya yakışıklı erkeklerin etrafında. İtiraf ediyorum Şermin ve Burak’ı kıskanıyorum. Bazen bende öyle düzenci ve gündelik yaşayarak mutlu olmak istiyorum aslında. Bu gece uyku tutmayacak galiba beni. En iyisi yeni aldığım Philippe Djian’ın "Eşiktekiler" adlı kitabına başlayayım. Sana iyi geceler güncem.
8 mart
Bugün Pazar ve kitaba daldım, sardı beni. Uzun zamandır sana hava aydınlıkken yazmıyordum. Ama kitapdan biraz bahsetmek istiyorum sana güncem. Aşkın tüm bunalımlarıyla ve tüm coşkularıyla anlatıldığı bir kitap. Kitabın baş kahramanı olan yazar gerçek aşkı bulabilmek için her şeyinden vazgeçiyor, bütün sahteliklere bulaşmak uğruna. Doğrusu bu kitabı okumak beni az da olsa mutlu etti. Birazdan Sahra gelecek oda Berk’le problemliymiş ama konuyu bilmiyorum gelince ağlaşacağız.
9 Mart
Sana Oktay’dan bahsetmiş miydim? Bizim iş yerine yemek getiren çocuk. Çocuk dediğim Otuzlu yaşlarda. Benden büyük mü küçük mü bilmiyorum yalnız. Çok ilginç bakışları var. Her yemek getirdiğin de etrafı, insanları öyle dikkatli kolaçan ediyor ki. Bugün çok ilginç bir davranışta bulundu. Gitmeden önce masamın üstüne bir kağıt bıraktı. Gittikten sonra hemen okudum. Şöyle yazıyordu; "Bütün yaşamlar birbirinin aynıdır. Onları farklı kılan ruhlarımız ve coşkularımızdır. Bu kadar üzülmenize değecek yaşadıklarınız, bundan sonra ki yaşayacaklarınızı etkilemez umarım." Sanırım beni iyi gözlemlemiş olmalı. Hiç farkında değildim oysa. Neyse..
Şermin bana bugün Burak’ın aldığı hediyeyi gösterdi. Oyuncak bir tavşan almış. Acaba yetişkinlerin birbirlerine aldığı oyuncak hediyeler çocukluklarını tam olarak yaşayamadıkları anlamına mı geliyor? Uykum geldi. Sahrayla neler konuştuğumuzu da anlatıp uyuyacağım. Berk de ciddi bir işsizlik bunalımı mevcutmuş. Ve bu durum ilişkilerine de yansıyormuş. Bende bu yaşananların geçici bir süreç olacağını söyledim ona. Serdar’ın nişanlandığını duyunca çok şaşırdı. Onu hala sevip sevmediğimi sordu bana. Bende ona "Bilmiyorum" dedim. Şimdi yatacağım. İyi uykular güncem.
10 Mart
Bugün benim doğum günüm. Babam, annem ve ablam arayıp doğum günümü kutladılar. İş yerinde de küçük bir kutlama hazırlamışlar bana. Şermin huyumu bildiği için, Ben Okri’nin "Aç yol" isminde ki kitabını almış bana. Burak ise Şermin aracılığıyla küçük bir oyuncak bir ayı göndermiş bana. Hay Allah’ım! Yoksa Burak’ın babası bir oyuncakçı dükkanına mı sahip? Ya da çevresindekilere oyuncaktan baksa bir şey almamış mı? Tam kutlama esnasında yine yemek getiren çocuk… Neden çocuk deyip duruyorum ki ona? Neyse Oktay geldi. Bir süre bana kaçamak bakışlarla baktı. Yanına gittim ve yazdığı yazıdan dolayı teşekkür ettim ona. Mahcup bakışlarla bir şey değil Verda Hanım dedi bana. Sonra kaçarcasına uzaklaştı. Birazdan yine Sahra gelecek bana. Neden bilmiyorum ama ona Oktay’dan bahsetmek istiyorum. Ne tuhaf On Ocak’ta Serdarın doğum günüydü ve ben onu aramadım. O beni arar mı acaba? Kapı çaldı! Sahra’dır! Görüşmek üzere güncem…
11 Mart
Sahraya Oktay’dan bahsettim. Ondan bahsederken sanki onu yıllardır tanıyormuşum hissine kapıldım. Oktay’da tuhaf, çözemediğim, beni çeken bir sır var.
Bugün kendime yeni yastık aldım. Üzerinde papatya resimleri var. Papatyalardan çok hoşlandığımı biliyorsun. Serdar Doğum günümde aramadı. Ne zaman evlenecekler acaba? Doğrusu kızı merak ediyorum. Hayır kim güzel diye değil tabi ki sadece bakışlarını merak ediyorum. Yarın kitap evine gidip Oktay’a bir kitap almak istiyorum. Bana o yazıyı yazdığına göre okumayı seviyor olmalı. Şaşırır mı acaba?
12 Mart
Bak ne okudum falımda? Bugün sevdiklerimle asla tartışmamalıymışım ve gece hayatıma dikkat etmeliymişim. Nerden uyduruyorlar bunları anlamıyorum doğrusu. Gazeteler de bunları yazan bence çok dar bir hayal gücüne sahip. Mesela Yozgat’ın Yerköy ilçesinde yaşayan Sibel ne yapsın? O da mı gece hayatına dikkat etsin? Bende de suç var, neden okuyorum ki böyle şeyleri. Can sıkıntısından olmalı. Düşünüyorum da ben ortaçağda yaşayan bir kadın olmalıydım. Şey.. Mesela Fransa da. Fransa için aşk şehri derler. Ben en iyisi hafta sonu kıra gideyim. Sahra da benimle gelir mi acaba. Neden hep Oktay’ı düşünüyorum? Yazdığı şey beni etkiledi…
Bu arada onun okumasını istediğim kitabı aldım fakat daha vermedim. Merak ediyorsun değil mı? Murathan Mungan’ın " Yaz geçer " isimli şiir kitabı.
14 Mart
Öyle mutluyum ki! Böyle bir tesadüf olamaz. Kitabı verdim ona. O da bana aynı anda Murathan Mungan’ın üç aynalı kırk oda adlı kitabını almış. O an yüz ifademizi görmeliydin güncem. İkimiz de öyle çok şaşırmıştık ki. Sonra bir süre gülüştük.
16 Mart
Sana dün gördüğüm rüyadan bahsetmek istiyorum güncem. Rüyam da rahmetli anneannemi gördüm. Yatağında mışıl mışıl cansız yatıyordu. Fakat bir yandan da ağlıyordu. Onu öyle görünce bende ağlamaya başladım. Ölüler ağlar mı güncem?...
17 Mart
Bugün yalnızlığımı koluma takıp dolaştım bir süre. Güneş silik bir fotoğraf gibi belirsizdi. Ama yinede içimi ısıtacak kadar mutlu etti beni. Bir çay ocağına oturup düşünmek istedim hayatım da neler olup bittiğini. Ve… Ve geleceği… İnsanın geleceği bilmemesi iyi mi kötü mü? Oktay’a hissettiklerime bir isim bulmaya çalışmalı mıyım? Offf bu sorularla başını ağrıtıyorum değil mi güncem?