7
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1527
Okunma

Başka âlemden geldiğine inanırcasına ‘seni seviyorum’ diyenlere…
Erkek: Şarkılar da bitecek bir gün, kibritin ince saçlarını yakıverdiği hasretlik kıvranışların gibi. Belki o zaman hatırlayamayacaksın beni. Uyumaya alıştırdığın için öfkemi, unutuşlara kızgınlığımda olmayacak. Susacağım, düne ait haykırışlarımda…
Kadın: Susma! Ne olur anlat sevgilim, anlat bana olan sevgini, anlat ne olur!
Erkek: Söylemek istiyorum, arkadan bağırmak istiyorum, ancak sokaklarında nefes alıp verme isteğim tıkatıyor ciğerlerimi. Son görüş misali üzerime iğiliyor kirpiklerin ve uzanıyor yüreğin, sıcak gecelerin uçuk çıkartan sabahlarında.
Kadın: Çok mu zor sevmek de, sen bu kadar acı çekiyorsun?
Erkek: Belki de! Belki de öyle geliyor sadece. Ama bildiğim bir şey var ki, bunu tarif edecek bir acı çekiş de yok. Bilemiyorum.
Kadın: Neyi bilmiyorsun canım, neyi?
Erkek: Sen sonu gelmeyen bir kumsalda kaybolmuş ömür gibi, gittikçe uzatmaktasın hasretini.
Kadın: Elimde mi zannediyorsun, yoksa sana cefa çektirmekten çok mu zevk alıyorum. Ben ne hallerdeyim, hiç biliyor musun?
Erkek: Bir söz vardır, duymuş olman lazım canım.
Kadın: Ne sözü?
Erkek: Neyse, lüzum değildi zaten. Anlatsam ne fayda ki!
Kadın: Bir şey diyorsun, ama sonunu getirmiyorsun. Kendi kendine gelin güvey olman hoş değil canım.
Erkek: Galiba bu konulara hiç girmememiz lazımdı. Hatalıyım, affet tatlım.
Kadın: Bana olan sevgini anlatmaya devam et o zaman…
Erkek: Hafiften bir huzursuzluk, sanırım ki yokluğun sandığında sıkışmış bir çeyiz gibi, susuzluk çekiyorum gözlerimde bulutu sen olan baharlar için. Ama seni göremediğim her anda, kaydı tutulmayan yanışlarımın hesabını kim verecek, bilemiyorum.
Kadın: Üzülme canımın içi, yapma ne olur böyle. Bu sevgi sadece, sevgi! Bilmiyorum, ben de bitmesinden korkuyorum. Bitip, bizi bitirmesinden.
Erkek: Yalnız yürümek zor, bana kolayını anlat sevgilim.
Kadın: Ellerimden tut şimdi. Ben yokken yanında, gözlerimin içine bakarcasına dalıp gitsin gözlerin. Hüzünlü bir şarkının ortasında dökülen gözyaşları gibi benim gözlerime bakıyormuşçasına, yeniden o sözü söyle, yüreğin ısınsın. Sen beni hatırladığın an, unutma ki ben de seni hatırlayıp, hasretine gözyaşlarımı döküyor olacağım.
Erkek: Neden hep çok severken ayrı kalır ki insanlar? Acaba beraber olduklarında üzüleceklerini Rabbim bildiği için, onları ayrı mı tutar, bilmiyorum…
Kadın: Düşünme bunları canım. Bana diyeceğin başka bir şey var mı?
Erkek: Sevmek daha zordur ölmelerden; belki yüz, belki bin kat daha fazla ve biz sevmeyi göze almışken ölümlü vücutlarımızda, her şeyden önemli en sihirli haliyle sessiz ve mutlu bir halde, bir sır saklıyorum yeniden yontulmayı bekleyen yeşilliğinde. Gözlerinin yeşilinde, rüyada da olsak sevgilim, ben seni böyle, sen beni böyle sevdikçe hiç bitmeyecek kavuşmaya dair ümitlerimiz. Belki bu dünya kısa gelir vuslat vaktine ve de Cennet’e kabul buyrulursak günahlardan arındırılmış bir halde, o zaman göreceğim yeşilini en baharsı haliyle. Yeniden söylemenin bir manası var mı bilmem ama bir an gelecek ki, yüreğimden gözlerime boşalttığım yaşlar kuruyacak ve yüreğin sesini duyacak kuru, gürültüsünde benim sesimi. Artık o zaman yürek istese de, bedenlerimiz istemeyecek asla bu sevginin savaşında ölmeyi. Hayallerimizin mesafeleri yokuşlara sürülmüşken kirli bir peçete sahipsizliğinde, hiçbir kimseden bir daha böylesine duyamayacağın şekilde tekrar ediyorum yalnızlık ayininde üzerine gözyaşlarının kanaviçenin parmak ucu dantelleriyle...Uf yine saçmalıyorum ya!
Kadın: Neyi?
Erkek: Boş ver ya, hadi geç kalma. Git dinlen yatağında. Bu rüya hiç bitmeyecek yoksa.
Kadın: Peki!