- 5272 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
VOLTAİRE ve “FELSEFİ MEKTUPLAR”
VOLTAİRE ve “FELSEFİ MEKTUPLAR” adlı yapıtı
YAŞAR YILTAN
Toplumların gelişmesi ya yavaş yavaş, kendini pek sezdirmeden ya da çok canlı, çok hareketli bir biçimde kendisini gösterir. Ama sonuçta bütün bu gelişmelere o toplumun içinden çıkan birtakım kişiler önderlik ederler. I8. Yüzyıldaki Fransız Aydınlanması bu ikinci biçimiyle, çok canlı, çok hareketli bir şekilde ortaya çıkmıştır. Bu çıkışın en önemli kişilerinden birisi de yazar ve filozof Voltaire (I694-I778) olmuştur. Hatta onun için asıl önderdir de diyebiliriz. Voltaire, Fransız aydınlanmasının gelişmesini sağlayan, ona hız kazandıran İngiliz felsefesini Fransa’ya getiren, büyük yazarlığı ile bu felsefenin düşüncelerini ülkesine benimseten kişi olmuştur. Ve bunu da özellikle “Felsefi Mektuplar” adlı yapıtıyla yapmıştır. Hatta bu mektuplar sadece Fransız Aydınlanmasında değil, tüm Avrupa’nın kültür tarihinde bir dönüm noktası olmuştur. Fransa için bu mektuplar öylesine sarsıcı olmuştur ki, eser “din ve politik düzen bakımından tehlikeli görüldüğü için” yasaklanıp yakılmıştır.
Yıl 1726. Bu tarih Voltaire için bir dönüm noktasıdır. Soyluların davetli bulunduğu bir toplantıda, o dönemin en ünlü şövalyesini acımasızca eleştirince, Şövalyenin adamları tarafından iyice dövülen Voltaire, ertesi gün Şövalye’yi düelloya davet eder. Aslında bunun cezası ölümdür. Ancak Şövalye, Zaptiye Nazırını uyarır ve Voltaire’i tutuklatır. Voltaire bir koşulla serbest kalacaktır; Fransa’yı terk edip İngiltere’ye giderse. Voltaire İngiltere’ye gitmeyi kabul eder. İşte bu İngiltere’ye gidiş hem Voltaire hem de Fransa için bir dönüm noktası olacaktır. Voltaire, İngiltere’de Collins, Bolinbrocke, Tyndal ve Toland gibi çağın ünlü düşünürleriyle arkadaş olur, İngiliz felsefesini yakından tanır. Zaten İngiltere’de edebiyattan çok bilim ve felsefeyle ilgilenmiştir.
Voltaire’i, İngiltere’de en çok özgürlük ortamı etkilemiştir. Orada ne Bastille vardır ne soylu olmayanlar için kral fermanları,din baskısı ve tarikat zorlaması...Voltaire’in kafası,İngiltere’de kaldığı üç yıl içinde düşüncelerle dolmuştu ve bu düşüncelerini hayata geçirmek için, içi içini yiyordu. İngiltere’deyken düşüncelerini eşine dostuna, o çok sevdiği mektup türüyle bol bol yazarak, dünyayı değiştirme isteğini gerçekleştirmeye çalışıyordu.
Voltaire, İngiltere’den ülkesine döndüğü zaman yayınladığı “Felsefi Mektuplar” adlı kitabıyla Fransa’yı ayağa kaldırmıştır. Aslında Voltaire’in l726-l729 yılları arasında, üç yıla yakın sürgün kaldığı İngiltere’deyken yazıp dostu Thiériot’ya gönderdiği mektuplardı bunlar. Voltaire, Fransa’ya döndükten sonra, bu mektupları kitap haline getirmeye hemen cesaret edememişti. Gerçi bu mektupların kimisi, adresine ulaştıktan sonra, Fransa’da elden ele dolaşıyordu ama,olsun, yayınlanması yine de büyük cesaret istiyordu. Nitekim yayınlandığında da Voltaire’in başına büyük işler açacaktır.
Bu kitap, önce l733 yılında Londra’da,İngilizce olarak, ”Letters on the English” ( İngilizler Üstüne Mektuplar) adıyla çıkmıştı. Voltaire, kendi ülkesinde de bu kitabın yayınlanmasını istiyordu. Ama Fransızca asıllarını bir araya getirip Fransa’da bastırmak tehlikeli olacağından, Voltaire kimi parçaları çıkardı içlerinden ve geri kalanı için hükümetten izin istedi. Ama izin alamadı. Bunun üzerine kitap Rouen’de gizlice bastırıldı. Basım tarihi Nisan l734. Kıtabın adı ise ”Lettres sur les Anglais” (İngilizler Üzerine Mektuplar) ya da (Felsefi Mektuplar) . Dağıtımına gelince; Voltaire’in dağıtımın geciktirilmesiyle ilgili tüm uyarılarına rağmen kitap, el altından Paris’e yollanmaktadır. Bu arada bir korsan yayıncı kitaptan çok sayıda basıp piyasaya sürünce, daha fazla beklenmeye gerek görülmediğinden kitabın dağıtılmasına başlanmıştır.
Kitap Paris’e girmiştir. Herkes diken üstündedir. Yenilir yutulur yanı yoktur yazılanların! Neymiş, Locke’la Newton filozof olarak Descartes’a üstünmüş ve Shakespeare de çok büyük bir yazarmış. Neymiş, özgür, özgün ve düşünen insanların ülkesiymiş İngiltere. Nasıl olur da kendi ülkesini karalar Voltaire. Hem de ezeli düşmana karşı!
Yine, İngiltere’de kimi tarikatlara yazarın attığı oklar, dolayısıyla Fransız Katolikliğini de kalbura çevirmektedir. Tüm bunlar yetmezmiş gibi, kitaba eklediği yeni bir mektupla, doğrudan doğruya Hristiyanlığa saldırmaktadır.
Yıkıcı yazarlar arasındadır artık o.
Peki nedir bu mektuplarda anlatılanlar. Kısaca bunlara değinelim şimdi:
İlk yedi mektupta, Hristiyanlık diniyle ilgili birtakım eleştiriler yapılmaktadır. Bu mektuplardan birinde Hristiyanlıkla ilgili şunları söylemektedir Voltaire: ”Sünnet de vaftiz de Hristiyanlık öncesi adetlerdendir; İsa’nın İncil’i onların yerine geçmiştir. O zamanlar Rahip de bulunmuyordu.” ”Yuhanna İsa’yı vaftiz etti, ama İsa hiç kimseyi vaftiz etmedi.; Yuhanna’nın değil, İsa’nın yandaşlarıyız biz.” diyerek dindeki kimi özelliklerin İsa’yla ilgisi olmadığını belirtmiştir. Voltaire’in din anlayışına gelince: Her türlü din ve dogmayı bir kenara bırakarak “Tanrı’ya bakmak ve hoşgörü.” Cemaat ve tarikatlar için de şunları söylemektedir,Voltaire: “Dünyasal amaçlar peşinde koşan kimi kişiler, resmi kiliseler oluşturup, başka cemaatlere boyun eğdirmek sevdasındadırlar. Güzel olan,bir toplumda yığınla dinsel inancın bulunması ve aralarındaki mücadelede de hoşgörünün egemen olmasıdır” ”İngiltere, bir tarikatlar ülkesidir...” Fransa’da ise yapılan, bütün Fransızları tek bir dinin arkasına takmak. Voltaire’e göre bu, Fransa için bir felakettir.
Sekizinci mektup, “Parlamento üstüne” adını taşır. Bu mektupla dinsel barışı ve yurttaşların özgürlüğünü sağlayan İngiliz rejimindeki dengeyi över. “Hükümet üstüne” adını taşıyan dokuzuncu mektupta ise, Voltaire, dolaylı olarak Fransa’yı hedef alarak,İngiltere’de toprak sahiplerinin ayrıcalıklarının olmadığını belirtir ve vergi vermede eşitlik üstünde ısrar eder. Onuncu mektup ise “Ticaret Üstüne”dir. Bu konuda İngilizlerin pratik zekasını över.
On birinci mektuptan on üçüncü mektuba kadar olan mektuplar ise, felsefi mektuplardır. On birinci mektupta Voltaire, İngiltere’de çiçek aşısının başarıyla uygulanmasını (Hatta kendisi de ölenlerin çok olduğu bir yıl çiçek hastalığına yakalanmıştı da, zor kurtulmuştu.), İngiliz aklının boş inançlar üzerindeki zaferi olarak görür. Fransa’da ise dinsel kaygılardan dolayı bu işin başarısız olduğunu belirtir. On ikinci mektupta Voltaire, “deneysel felsefenin babası” diye nitelendirdiği Bacon’ı över. On üçüncü mektupta Voltaire, Descartes’tan üstün gördüğü Locke’in aklı deneye bağlı kılıp düşünceyi maddeye indirgeyen felsefesini sergiler. Bundan sonraki üç mektup ise, bütün bilimleri yenilemiş diye gördüğü Newton’a ayrılmıştır; Voltaire , Newton’u da Descartes’tan üstün bulur.
On sekizinci mektuptan yirmi dördüncü mektuba kadar olanlar ise,edebiyata ayrılmıştır. İngilizlerin trajedisi,komedisi ve şiirinden söz eder .İngiltere’de edebiyatçılara duyulan saygıyı dile getirir.
Bu yirmi dört mektuptan başka bir mektup daha var ki, asıl büyük tepkiyi o almıştır. Yoksa herkes Voltaire’in nasıl biri olduğunu iyi biliyordu. Bu mektuplarda anlatılanlar bir yere kadar hoş görülebilirdi ama bu yirmi beşinci mektuptakiler asla. Çünkü, “Pascal Üstüne Düşünceler” adını taşıyan bu son mektupta, Voltaire, Pascal’ı eleştiriyor görünse de asıl eleştirisi Hristiyanlık dinineydi. Çünkü Pascal’ın kişiliğinde bağnazlığı görüyordu. Aslında Voltaire de asıl tepkiyi bundan alacağını tahmin ettiği için,bu kitaba bu mektubu koymak istememiştir. Ancak korsan bir yayıncı tarafından kitaba konunca yapacak bir şey de kalmıyordu artık. İyi ki de korsan yayıncı bu yirmi beşinci mektubu diğer mektupların sonuna koymuştur. Ne kadar isabetli davrandığını daha sonraki gelişmelerden anlıyoruz. Ve yine bu mektubun diğerlerinin tamamlayıcısı durumunda olduğunu belirtmeden geçmeyelim.
Pascal’a göre “eylem”, uğraşmamız gereken temel sorunları düşünmekten bizi alıkoyan bir şeydir ve “sefaletlerimizin en büyüğüdür”. “Kendimizi dinlemek ve pişmanlık yoluyla cennete gitmek: İşte asıl olan budur.” Oysa Voltaire’e göre, “İnsan eylem için doğmuştur. Uğraşmamakla var olmamak, insan için aynı şeydir.” Pascal’ın kurtuluş metafiziğine karşı çıkan Voltaire’e göre, yaşamın amacı pişmanlık duyarak cennete gitmek değil, bilim ve sanatta ilerleyerek bütün insanların mutluluğunu sağlamaktır
Voltaire bu yirmi beş mektupta, 18.yüzyıldaki İngiliz ve Fransız toplumlarını karşılaştırmaktadır. İngilizlerin siyasi özgürlüğü ve düşünce bağımsızlıkları ile Fransa’daki despotluk ve boyun eğdirme düzenini karşılaştırıyor ve Fransa’da her türlü soruna yanıt olarak Bastille’den başka bir şeyi bulamayan tembel aristokrasi ile ruhban sınıfını mahkum ediyordu. Ve doğaldır ki Voltaire, aslında Fransız toplumunun ilahiyatçı ve Hristiyan temellerine karşı, dünyasal mutluluğun “insancı” ve “laik” bir anlayışını öneriyordu. Ve yine bu mektuplarda Voltaire,yurttaşlarına İngilizlerin yeni dünya görüşünü,yeni siyasi-sosyal kurumlarını tanıtıyordu. Hiç de bilmeden ve istemeden,devrimin şafağını haber veriyordu bu mektuplar.
Sonuçta kilise ile devlet, kralla Parlamento bu duruma sessiz kalamazdı. Kitabı basan hemen yakalanıp Bastille hapishanesine atıldı. Voltaire için de bir tutuklama emri çıkarıldı. Paris Parlamentosunda çoğunlukta olan Pascalcı Jansenistler, Voltaire’e karşı olan saldırılarında, çok ileri gittiler. Parlamento 10 Haziran l734 günlü kararında, “günaha itici,dine,güzel örflere ve iktidara gösterilmesi gereken saygıya karşı çıktığı” gerekçesiyle, kitabın halkın gözleri önünde derhal yakılmasını emretti ve eserin ele geçirilebilen bütün nüshaları toplanıp yakıldı.
Fransa eski Fransa değildir artık. Bundan sonra Fransız Aydınlanmasına hiçbir güç engel olamayacaktır. Ok yaydan çıkmıştır bir kez. Artık 1789 Fransız İhtilali’ne kadar bu böyle sürüp gidecektir.
Rönesans ile başlayan ve gelişimi 18.yüzyılda en yüksek noktasına ulaşan “Aydınlanma”, Voltaire gibi yazar ve filozoflar sayesinde bu seviyeye yükselmiştir. Orta Çağ Avrupa’sını karanlıklara sürükleyen din egemenliği, tarihin her devresinde, her zaman, her yerde görülebilir. Bu egemenliğin olduğu hiçbir toplum da ilerleyemez. Bugün birçok toplum uygarlık yolunda ilerleyemiyorsa eğer, bunu o toplumu oluşturan insanların akla ve bilime önem vermemesine, hak elde etmek için savaşmamasına ve yine o toplumların Voltaire gibi önder kişiler yetiştirememesine bağlayabiliriz.
KAYNAKLAR:
1. Voltaire ve Aydınlanma- Server TANİLLİ
2. Felsefe Tarihi- Macit GÖKBERK
YAŞAR YILTAN
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.