artis olacacağım öğretmeim
soğuk bir kış günüydü,adliye koridorları kadar soğuk...sandalyede oturmuş koridorun kasvetiyle heycanla bekliyordum,savcının içeri çağırmasını...başımı eğmiş koridorun taşlarındaki desenlere anlatıyordum heycanımı ,yeni aldığım telefonum bulunmuşmuydu...
boş kolidora eski kapıların gıcırtısı eşlik ediyordu ve birden yaklaşan ayak sesleriyle başımı kaldırdım...kolidorun başından bana doğru üç beş kalabalık geliyordu.yaklaştı , yaklaştı ve yaklaştı onlar yaklaştıkça ben geçmişe uzaklaştım ilkokuldaki sınıfımıza gittim.öğretmenimizin ’büyüyünce ne olacaksın evladım’ sorusuna
’ istanbula gideceğim, artis olacağım öğretmenim ’ diyen İsmet’in ayak sesleriydi koridorda yankılanan..o sözleri birkez daha çınladı kulaklarımda.büyük hayelleri vardı,büyük adam olacaktı İsmet.oysa ki şimdi kelepçe takılmıştı İsmet’in özgürlüğüne,okulun koridorlarında artis artis yürüdüğü gibi yürümüyordu bu defa,başı öne eğik, pişmanlığa yürüyordu,işlediği suçun adaletine yürüyordu...
Selma ALP
YORUMLAR
Konu ve anlatım çok hoş. tam dinlenecek kıvamda. Keşke daha uzun yazsaydınız, öyküleştirerek. Harika bir fotoğraf sunmuşsunuz, bir dahaki sefere resim yapmanızı bekliyorum sizden:)))
Tebrikler, duyarlı ve dost kalbiniz anlam kattı güne.