- 663 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Külahımla Sohbet.
‘Sen, kardeşini öldürdüğünde şehit mi olursun?’
Girişin endamlı duruşu, söyleyenin selvi boylu cümlelerinden kaynaklıdır. Allah’ın her daim yardımcısı olmasını dilediğim dedem, benim cımbızla elenmiş sorularım karşısında koruduğu sükûnetiyle bu cevabı veriyordu dün. ‘‘Sen, kardeşini öldürdüğünde şehit mi olursun?’
Olur muyum?
Kardeş katlini helâl kılan taht sahipleri,
Ya da hükümranlar… Kardeş kardeşi öldürürse şehit mi olur?
Aslında bu konu benim iftar sofrasında acıkan merakımın önüne sunduğum ziyafetti. Siyasetten bahis açmıyorum, asla. Açan kimselerin heybesine de el atmıyorum. Sadece kafamdaki zararsız acayipliklere ehemmiyetsiz muammalar takviye ediyorum hepsi bu. O an bilmek istedim. Her şeyi bildiğinden emin olduğum halde ‘haddini’ her şeyden evvel bilen dedeme sormak istedim.
- Çatışma esnasında ölenler (O taraf bu taraf… Taraf kelimesi aklımdan geçmez.) şehit midir gerçekten?
İlerlemiş yaşının ağırlaştırdığı hareketleri titret ellerine tesir ettiğinden ağzına ağır ağır götürdüğü kaşığını bırakırken göz ucuyla bana baktı. Saniyelerle anlaşmalı cevabı gecikince sorudan memnun kalmadığını tahmin etmiş olmalıyım ki cevap alabilmek adına gözlerine pusu kurmuştum. Ağzından çıkacak bir çift cevabı bekliyordum…
- Sen, kardeşini öldürdüğünde şehit mi oluyorsun?
6 kelime…
Yanyana gelince bir dünya gibi. Ne gazete köşelerinde köşesine çekilmiş aydınlatıcı olmayan yazılar, ne de tv programlarında kitleye hitap ettikleri halde elit kesimden başkasının anlamadığı terimler kullanan sohbetler… 6 kelime yetiverdi bana. T/K konusuna girmeyeceğim bile. Sadece ‘Allah yolunda ölendir şehit.’ denildi bana hep, bu yüzden merak edip sordum ve payımı aldım. Ellerinden öperim büyük insan…
Birkaç gündür pastörize havası, berrak suyu ve henüz sağılan süt gibi doğal ortamıyla nam salmış köyümdeydim. Gidiş sebebim netten-telefondan kurtulmaktı ve biraz da çalışmak. Şu mevsimde geliri yüksek işler mevcuttu. Köylü Kızı terimine yakından uzaktan benzemesem de Köylü kısmına ayak uydurdum şu sıralar.
Şu an tekrar netteyim, net olmadığını bildiğim halde. ‘Doğru kullanırsan faydalıdır.’ diyen kardeşlerimin emin olmalarını istediğim bir şey varsa o da ‘Doğru olsun diye sunulmayan bir şeyi doğru kullan profiline sığdırmak, doğruya yapılan en büyük yanlıştır.’ olur. Önceki yazıtlarda söylediğim gibi bunların amacı ‘Nette ne yaptığın değil, ne kadar yaptığın’dır. İstersen Yağmur Ormanlarının ortasında yürüyen bir leoparın sırt bölgesinde soldan 3. Lekesine düşen yağmur damlası sayısını araştır, istersen de ‘müslüman’ ülkenin insanıyız bilinciyle yaşayıp kültüre içkiyi su gibi yerleştirenlerin sayısını… Öyle ya da böyle sanal nikotin olmuş mudur bu? – Olmuştur. O halde bitmiştir.
Neyse, ‘Neyse’ demekten nefret ediyor olsam bile bu ‘Neyse’ dememe engel değil ya. Köydeki papyonlu bastonlu birkaç anekdotu gelişine kontrol edip tuhafıma kaçan olayları da gelişigüzel şutlasam iyi olacağa benziyor.
- Gün boyu güneşin afra tafrasına aldırmadan çalışaduran teri öpülesi insanlar nasıl oruçla bunu destekleyebiliyor?
- (Gördüğüm kadarıyla.) Gerektiği kadar emek-Kendi toprakların-Yüksek gelir gibi her insanın bulmaya can attığı işleri bulup bunayan kısmına örnek olmakta usta olan köy gençlerinin İstanbul merakı nereden kaynaklı? Taşı toprağı altın dediler de bunlar mı yanlış anladı ne? Hayır o söz söylendiğinde güneş afra tafra yapmıyordu ki, nereden fokurdadı bu beyinler?
- Buralarda doktorların tahlil ala ala uzuv yetmezliğinden bitap düşürdükleri hastaların hastalıkları, orada nasıl oluyor da saniyeler içinde fark edilip tedavi uygulanıyor?
- Hadi tecrübe deyip işin içinden çıkalım diyelim, Hıncal Uluç’a ve hatta Meydan Larousse’a taş çıkartacak bilgiye sahip olmayı nasıl beceriyorlar?
- Babam böyle pasta yapmayı nerden öğrendi?
Son cümlenin afitap saçları reklam koksa da klasikleşmiş cümle aralarına girdiği kaçınılmaz. Dr. Outker’a doçentlik yolunda başarılar deyip espri yeteneğimde kısırlaşma olduğunu sergilemiş bulunuyorum.
Unutmadan, en işgüzâr halimle güneşin cilvesine yenik düşe düşe çalışırken içine CmYlmz kaçmış örümceği kutlarım. İçimde, atlı birliklerin korku eşliğinde koşuşturmalarına sebebiyet verdiğinden. Bir de her yürüdüğümde aramızda aşk varmışçasına karşıma çıkıp manalı manalı duran kangalında patilerine sağlık.Başka köyden gezintiye çıkıp Gevaş’a kadar geldiği yetmezmiş gibi bana saldırmaktan da geri durmayan köpeği Teoman’ı yad edercesine ‘paramparça’ ederek gönüllerde zirveye koştuğu için, o bakışların bu sebepten olduğunu kanıtladığı için. Sadıkmışlar gerçekten. Kediler ise nankörmüş. Hiç denk gelmedim gece herkes uyurken buzdolabına dadanan kediyi. İlginç, esrarCengiz..
Didaktik koksa da nüktedanlıktan vaz caymayan kelâmlarımı saygıyla selamlayıp öteki işlere meşgal vermenin iyi olacağı kanısına engerek yılanıcasına varıyorum. Sağ ve selametle..