Ben böyleyim
…Ölürken kalbimde bir el olsun istiyorum
Haydi birleşelim, özgürlüğümü keşfedelim
Tüm önyargını unut
Buyur benim gerçekliğime
İyi görgünden sıkıldım, bana çok fazla
Ben ellerimle yerim, ben böyleyim
Yüksek sesle konuşurum, samimiyim
İkiyüzlülüğe son verelim, ben kurtuldum
Çifte konuşmalardan yoruldum
Bana bir bak, sana kızgın bile değilim, sadece ben böyleyim
Aşk isterim, nese,keyif… (*)
Mutfaktaki radyodan taşan şarkı ütü masasıyla birlikte sıkıştığı daracık koridora kadar uzanıyordu. Gülümseyen gencecik bir ses, kendinden son derece memnun, dünyaya duyuruyordu: ben böyleyim…
Yakasını ütülediği gömleği manşetleri için bir kez daha yatırdı masaya, ütünün canhıraş buharı sol elini yeniden haşlamak üzereydi ki an farkıyla kurtardı kendini. Dalgınlık mıydı bu, bıkkınlık mı bilemedi yine.
_ Anne, çişim dedi küçük kızı bilmem kaçıncı kez.
_ E yapsana be çocuğum çıktıysa da ağzından banyonun kapısına varıverdi çabucak. Çocuğun işini bitirmesini beklerken küvete takıldı gözleri, ovmak lazım diye geçirdi içinden.
Ağzı kurudu temmuz sıcağından, mutfağa yönlendi. Bir elinde bardak, diğerinde su şişesi koyup da içemeden daha, büyük kız göründü kapıda.
_ Anne bana da
Su küçüğün buyurdu içindeki ses. Emre uydu,
_ Al çocuğum dedi.
Evyede sıralı bardakları makineye yerleştirdi, akşam için buzluktan kıyma çıkardı, mutfağı güneş basmıştı jaluzileri indirdi, su içmeyi unuttu. Tam görevine dönecekti ki telefonu çaldı. Eşiydi arayan.
_ N’aber ?
_ İyidir, senden ?
_ Ne olsun be, yorgunluk işte. Bu arada program değişti yine, Samsun iptal. Adana’ya uçuyorum bu gece. Benim çekmeceleri bir kontrol et. Hafta sonuna kadar olmayacağım, ütülenecekleri…
Ütü çığlıkları atmaya başladı kadının beyni, ütü diye inledi, ütü diye ağladı içi.
Az önce bayıldığı şarkıya kızdı birden bire. Bir hışım radyoya uzandı eli, koparasıya büktü düğmesinden. Gözleriyse çay kahve kavanozlarının durduğu rafa sıkışmış kitaplarına asıldı. Cemal Süreya, Birhan Keskin, Murathan Mungan… Kucakladı hepsini, çalışma odasına yollandı.
Hınca hınç doluydu kütüphane dediği dolaplar. Seyreltmeli bunları diye düşündü. Birkaç çöp torbası kapıp geldi mutfaktan. Önce alt rafı kestirdi gözüne. Pazarlama stratejileri, İnsan kaynakları yönetimi… Üniversiteden kalma ne kadar kitabı varsa hepsini gömdü poşetin dibine. Yatılı okul günlüklerini, istifayı bastığı işyerinden verilmiş “üstün başarıya teşekkür plaketini”, ona kendini hatırlatan, iki dünya arasında asılı kalmasına neden olan tüm yazılı materyali çöpe attı. Daha da atacaktı ki ütünün “tık” sesiyle kendini dayatışını duydu.
Halim selim kuruldu ütü masası başındaki makamına. Dilinde yine o şarkı:
… ben böyleyim
Aşk isterim, neşe, keyif…
(*) Şarkı Zaz grubundan, Je veux.
YORUMLAR
Sıkılmış haller
sıkışık haller.
Anne ve Ütü masası daracık koridora sıkışmış
anne iki çocuğunun aynı andaki aynı istekleri arasında sıkışmış
anne bir yudum su içmekle bulaşıkları yıkama arasında sıkışmış
kadın eşinin eşyalarını toparlamakla gereksiz kitapları toparlama arasında sıkışmış
kadın ben böyleyim demekle ben böyle miyim demek arasında sıkışmış
Her şey sıkışık.
Ama öykü dili güzel. Su gibi. Anlatır gibi karşımızda.
Yaşanan sıkıntıları anlatan öyküyü okurken sıkılmak yerine, anlatımın güzelliğinden keyif aldım.
Tebriklerimle
Kısa öyküye çok güzel bir örnek.
schnee
yorumunuza teşekkürlerimle
Hüseyin Akdemir
üstelik istenen şeyler kasvet değil olsa olsa yaşamın en güzel yanlarını yaklaştırır insana.
aşk isterim, neşe, keyif
şarkı sözü de olsa
bunları söylemek güzel, istemek de... Kasvet olur mu:)
Güzel şarkı, hoş mırıltı, izinsiz bir söylenti... Neşe ile duygu kırımları arasında sallanıp durdum... Çok keyif vericiydi, anlatımınız ise ziyadesiyle pürüzsüz. Tebriklerimi bırakıyorum:)Saygılar.
schnee
yorum için teşekkürler, ne de olsa tek. iyi bakacağım:)