- 3204 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
MEDİNE-İ MÜNEVVERE’DEN YAZI-YORUM
MEDİNE-İ MÜNEVVERE’DEN YAZI-YORUM
Geçen sohbetimizde Umre üzerinde durmuş ve Kutsal Toprakların önemine işaret etmiştik. Bu vazifeyi ifa etmek maksadıyla maaile bir haftadır Mekke-i Mükerreme’de idik. Önceki gün nurlu şehir Medine’ye intikal ettik. Medine bambaşka bir şehir. Baştan sona adeta bir gülistan.
Mekkede Cenab-ı Hakkın celal sıfatının tecellisi görülüyor. Mekke, asık çehreli ve sert bakışlı. Medinede ise, Yüce Mevla’nın cemal sıfatının tecellisi hissediliyor. Çünkü Medine, güler yüzlü ve tatlı bakışlı. Mekke, muvakkat bir zaman Allah Rasülüne dirsek çevirmiş ve hatta bağrından çıkarıp O’nu atmış bir şehir. Nurlu Medine ise, O’na kucak açıp sahip çıkan bir şehir. Celal ve cemal sıfatlarının tecellisi de buradan geliyor. Gerçekten Mekke insanı ve özellikle de esnafı, asık suratlı ve eyvallahsız. Oysa Medine insanı ve esnafı daha cana yakın ve munis.
Osmanlının son dönemi alimlerinden Esseyyid Ahmet Mirza’nın “El- Mecmeatü’z-Zühdiyye ve Ahkâmü’d Diniyye” adlı eserinde bu iki şehrin dünyanın bütün şehirlerinden, hatta arş ve kürsüden daha üstün olduğunu tespit ediyoruz. Bu gözlemle hareket ederek izlenimlerimizi sizlere ulaştırıyoruz.
Semadaki “Beyt-i Mamur’un izdüşümü olan Kâbe-i Muazzama, hakikaten insanı cezbeden ve adeta büyüleyen bir özelliğe sahip. Tarifi imkansız bir manevi atmosfer içinde tavafımızı yapıyoruz. Yüzbinlerce insan Kâbe etrafında pervane olmuş dönüyor. Bazı şeyler vardır ki, ancak yaşanılır ve hissedilir. Kelimler ve kavramlar, o şeyleri tıpkı bu hadisede olduğu gibi izah etmeye kifayet etmez. Kâbede kılınan bir namazın, başka yerlerde kılınan namazdan tam yüzbin kat daha sevap olduğunu Hz. Peygamber haber vermiş. Biz de özellikle sabah ve akşam namazlarımızı Kâbe’nin üçüncü katında kılmaya gayret ediyoruz. Öyle nefis bir manzaraki seyrine doyum olmuyor. Bakıyorsunuz yüzbinlerce insan pervane olmuş Kabe’nin etrafında dönüyor. Çevresi ve dış avlusuyla bu rakam milyonlara ulaşıyor. Tam namaz vakti İmam Hatibin “Allahü Ekber” tekmiliyle milyonlar Allah’ın huzurunda hazırola geçiyor. Her tekmilinde ona kayıtsız şartsız uyuyor. Zerre kadar disiplinsizlik yok. Sadece bir komut, milyonlarca insanı yönlendirmeye yetiyor. Yok dünyada ne böyle bir sistem, ne de böyle bir düzen ve âhenk. Bu güzelliği yaşıyorsunuz. Dünyanın en iyi aydınlatılan ve ışık düzeni olan yeri, Mescid-i Haram. Yani Kâ be. Geceler, sanki gündüz gibi aydınlık ve kalabalık. Anarşiden zerre kadar iz yok. Siz birkaç milyon insanı dünyan herhangi bir yerine toplasanız ve 50 derece sıcağın altında saatler boyu tutsanız, yüzlerce cinayetin yaşandığını,insanların birbirini ezdiğini ve çiğnediğini görürsünüz.
Kâbenin üçüncü katındasınız ve ılgıt ılgıt esen bir rüzgarın serinliği altında namaza duruyorsunuz. Bütün haşmetiyle karşınızda Kâbe-i Muazzama ve metaf alanı duruyor.. İnsanı mest eden harika bir ses ve nefis bir okuyuşla İmam ayetleri sıralıyor. Namaz hiç bitmesin istiyorsunuz. Selam verilir verilmez, yüz binler Kâbenin etrafında pervane olup tekrar dönmeye başlıyor. Bu cezbedici manzarayı ve Kâbeyi seyretmek dahi büyük zevk ve büyük sevap. İnsanlığın atasının cennetten çıktıktan sonra buluştuğu Arafatta da, Müzdelife ve şeytanın taşlandığı Minada da böyle bir atmosfer var. Göklere pervaz etmiş o muhteşem Cebel-i Nur (Hira Dağı) sanki Kâbeye secde etmiş vaziyette bütün asalatiyle sizi selamlıyor. Üstat N. Fazıl’ın ifadesiyle: “Allahü Ekber sesinin adeta dondurulmuş heykeli”
Dünyanın her tarafından gelen Müslümanlar arasında, Türk olmanın ayrıca bir onurunu yaşamak da insanı ziyadesiyle memnun ediyor. Biz Türkiyedeki proğramlarımızı bıraktığımız yerden, bu Kutsal Topraklarda da devam ediyoruz. Yaklaşık üçyüz kişilik umre yapan grupların davetiyle, Mekke’nin devasa otellerindeki salonlarında “Kutsal Topraklarda Osmanlı İzleri Mekke ve Medine” konulu sunu ve konferanslar veriyoruz. Beni en çok da etkileyen, Mescid-i Haram’ın içinde ve ikinci katında bizzat göstererek ve tanıtarak verdiğim sohbet oluyor. Cenab-ı Hakka bu lütfu dolayısıyla şükrediyorum
Şimdi Medine-i Münevveredeyiz ve çeşitli Umre kafilelerinden proğram istekleri gelmeye devam ediyor. Burada da Medine-i Münevvere’nin tarihî, sosyal ve dînî dokusunu, ecdadımızın yaptığı hizmetleri ve bıraktığı izleri anlatmaya devam edeceğiz inşallah.
Mukaddes yerleri ziyaret etmek, harika bir duygu, coşkulu bir heyecan ve tarifi imkansız bir mutluluk. Cenab-ı Hakk’ın tüm okuyucularımıza bu heyecanı yaşamayı nasip etmesini niyaz ediyorum.
Öte yandan önümüzdeki Pazartesi günü dinimizde ve kültürümüzde çok önemli bir yeri olan mubarek onbir ayın sultanı Ramazan başlıyor. Tüm okuyucularımızın Ramazanını kutluyor ve hayırlara vesile olmasını diliyorum.