- 901 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Sevmek-Sevilme(me)k.
(23 Nisan 2010)
Malum konusal anlamda bakıldığında üzerinde en yoğun durulan his aşk’tır. Kiminin temennisine denk gelecek şekilde yaşadığı, kiminin alınabilitesinde fukara kaldığı aşk. Dallanıp budandığında elde kalanın kimine yeteceği, kimine iç çektireceği his de aşktır…
Bilinir ki ne göz pınarları kurumuştur yolunda aşk’ın. Ne kalpler darmadağın kalmış, ne dumanlar tüttürmüştür sigara komasındaki dudaklar. Kendi dünyasına ne Mecnun’lar yetiştiler…
Bu ve daha sayılamayacak birçok bulgu, yargılamaya yetecektir konumun maneviyatını.
Kimisi vardır elde gülle his beslerken papatya koklamaya razı kalır. Adım adım yanaşırken Leyla’sına, koşar adım uzakta oluşunu sezemez. Adına sevgi der, bağlı olmak der, sadakat der… Avunur aslında kendince. Bilemez ki terazinin sevilme kefesi daha bir hafiftir. Başa sardığı kasetin her karesinde ‘O’ vardır; gözüyle buluşunca gözleri, utancından kirpikleri ardında sığınırdı. Ve belki de adının geçtiği her tümceye kendinden habersizce utangaç konuk olurdu. Bulup-buluşturup mutlaka çıkmazı olsa dahi ‘O’na varmak için saptırırdı her yolu. Tek dileği yârin dudağından iki kelimelik yolcuydu. Zaman koştukça aldıklarıyla, aslında tek taraflılığı hissettirir artık Mecnun’un sol yanına. Ama o anları tanımlayacak sözler gizlenecek yer ararlar…
Hasat zamanından bol ekin alan âşıklar da vardır pek tabii ki. Bu sözler onları ıska geçecektir. Sözüm karşılık tanımına yabancı olanlara. Ekinden yoksun olanlara…
Sevgi denilen elbette karşıdakinin de rızasına bağlıdır. Ama seçicilik olgusu kör etmiş gözleri. Histerik dokunuşlar tesir etmiyor artık. Her şey gözün onayına kalmış. Bilinmiyor ki ’göz dışa değil, içe bakandır.’
Peki, her şey bu kadar kısa anlatılsa da bir soru da şu olur; ‘ Ne yapmak gerekir? ‘ Güzel ve düşünesi bir soru. Ama çözüm de en az konu kadar dallanır uzadıkça. İki ihtimal çakılıverir düşünceye;
- Ya sevgiye riayet edilip belki bir gün ihtimaliyle sevmeye gayret edilir.
- Ya da her mağlubiyet kimi zaman galibiyet kadar değerlidir denilip vazgeçilir…
Bu iki sorunun tek cevabı sevilendir. O, size nasıl geliyorsa siz cevaba o şekil gidersiniz. Ve herkes bunu bilir ki kimse için kendini üzmeye değmeyecektir. Aslında çok sevdiğin için sevilme konusunda arka plândasın bunu bilmek zorundasın. Çantada keklik sıfatına layık olacak gibi davranırsan öylesindir. Sen sevme sahilinde gezinedururken o yeni esintilerle serinleme peşindedir, çünkü sen zaten onu seviyorsun.
Bilinmesini istediğim bir şey de; her yazıt kalem sahibinden izler taşır, bu doğru. Ama her yazıt kalem sahibini bire bir anlatmaz. Huyumuzdur; bir şeyi okurken illâ ki yazanına yorumlarız. Ama bilmeyiz ki biz de o modu yaşadığımızdan ötürü kendimize ortak ararız. O yüzden geç de olsa bildirmenin faydası olacaktır. Konuştuğum birçok kimsenin yakındığı dert bu olduğundan onların anlattıkları bende bunları canlandırdı. Yazıp neyin zihnimde nasıl canlandığını görmek istedim, önüme sundum. Al bir de buradan yak dercesine yazdım bunları…
Selametle..