- 1102 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
GÜZELLİĞİNİ GÖZLEMLERKEN
Kütüphanede kitap okuma çalışmalarım devam ederken,ansızın aklıma sen geliyorsun ve sensiz olmanın acısı ruhumu boğuyor adeta.Sensiz geçen her anımı ,zaman olarak nitelendiremiyorum.Seni yıllarca görmemişcesine özlüyorum.Kendime bir bahane bulup,seni görmek için yola çıkmak üzere oturduğum sandelyeden kalkıyorum.Kendisini benimle paylaşabilen tek dostum olan kitapları bırakmak acı oluyor;ama sensizliğin acısının yanında bir hiç kalıyor.Kütüphanede oturup ders çalıştıklarını sanan arkadaşları gözlemleyerek,kütüphanesinin kapısına varıyorum.Kapıyı yavaşça açıyorum ve çevremde beni gören meraklı bakışlar seziyorum.Bir kaç kişiyle gözlerimin kesişmesi üzerine,sezilerimin doğruluğu kanıtlanıyor.İnsanların gözlerinin benim üzerimde olması,ilk başta;bir cinayet işlenmiş olup suçlusu benmişim gibi suçlu psikolojisi yaratıyor bende.Son anda,hızlanmakta olan kalp atışlarımı yavaşlatıyor,zihnimde kök salıp büyümekte olan negatif düşüncelerimi yok ediyorum.Üzerimde o gün üniforma olmadığı geliyor aklıma,çevremdeki insanların bana bu yüzden baktığını anlıyorum.Kütüphanenin kapısından uzaklaşmak üzere ilk adımımı atıyorum.İlk adımım çok zor oluyor,ayağımı kaldırırken,ayağımı bataklığa saplanmış gibi hissediyorum.Zamanla adımlarım hızlanıyor bizim sınıfın önüne doğru yaklaşıyorum.Sınıfımda her zaman ki gibi gruplaşmış insanlar görüyorum.Her biri birbirinden farklı gruplar,hiçbir zaman bir bütün olamadı sınıfım,artık olmasını da beklemiyorum.Düşünerek yürürken kameraya git buradan dercesine keskin bir bakış attıktan sonra,beni senin sınıfının olduğu kata götürecek merdivenleri görüyorum.Merdivenleri çıkmak büyük bir işkence,aynı zamanda sana yaklaştığım için büyük bir mutluluk kaynağı.Sınıfının kapısının önüne doğru geliyorum ve kapalı olduğunu görüyorum.Kapıyı açıp seni görmek için büyük bir cesaret toplayıp hızlı karar almam gerekiyor.Aklıma bir an,sizn sınıftaki ismimin ilk hecesini ezberlemek istercesine,sonuna s harfinide koyarak,o iğrenç sesleriyle ‘’mes’’ diye bağırmları geliyor aklıma birazcık tiksiniyorum ve kar topu büyüklüğünden çığya dönüşmekte olan,cesaretimi yok ediyor.Beni sınıfının kapısının önüne kadar getiren bahane aklıma geliyor ve bana ardığım cesareti fazlasıyla veriyor.Cesaretim yerine gelince kapıyı açmak için elimi uzatıyorum;ama bir an insanlar benim hakkımda ne düşünür diye soruyorum kendime.Aklıma gelen cevaplar paylaşılabilecek türden değil ne yazık ki.Başka çaremin olmadığını anlayarak tekrar uzatıyorum elimi kapının koluna.Cesaretimin getirdiği güçle hafifçe kapıyı açmak için,kapının kolunu indirmek üzere,kapının koluna bastırıyorum.Kapı kolundan gelen gıçırtı sesini içimi gıdıklıyor.Son anda hızlı bir şekilde kapının kolunu açıyor kapıyı da biraz yitiyorum.Sizin sınıfta beni ilk karşılıyan tüm dünyayı ısıtmakta olan güneş olyor.Güneş merhaba hoş geldin dercesine,o parlak ışınlarını gözlerimden esirgemiyor.Gözlerim tüm soğukkanlılığıyla, arkadaşım S.C. yi halüsnülasyon görmüşcesine tüm soğukkanlılığımla arıyorum.Arkadaşımı gözlerim seçemeden önce senin o muazzam güzellikteki,gün batımının kızıllığını andıran sarımtırak rengiyle,güneş kadar çevresine ışıltı saçan,üzerinde ütü yapılmışcasına dümdüz olan saçların ilişiyor gözlerime.Sınıfta sesizliğin imkansız olmasına rağmen,ruhumda derin bir sesizlik ve çöküntü hissediyorum.Gözlerimi senin saçlarından uzaklaştırmak istiyorum,beni senin saçlarına bakarken birilerinin görüp,sana olan sevgime nokta koymasından korkuyorum.Gözlerimi saçlarının göz alıcı güzelliğinden çekemiyorum.Saçlarının muazzam güzelliği gözlerime karşı,karşı konulmaz bir çekim gücü oluşturuyor.Son anda seni kaybetmemek,sana olan sevgime nokta konulmaması için büyük bir zorlukla gözlerimi üzerinden çekiyorum.Sonunda zor da olsa arkadaşım S.C. yi buluyor gözlerim ve ağır adımlarla soğuk kanlı bir ruh haliyle arkadaşımın yanına gidiyorum.Merhabalaştıktan sonra yanına oturuyorum.Yine başlıyoruz herhangi bir konudan akıcı,koyu ve tatlı sohbetimize.Sohbetimiz tüm koyuluğuyla devam ederken senin oturduğun sıradan kalktığını ve benden uzaklaşmak kaçmak istercesine beni birazcıkta olsa üzerek monoton adımlarla yürümeye başladın.Öğretmenler masasına oturdun ve elindeki kitabı masanın üzerine koyup,masaya oturur oturmaz 40 gündür hiç kitap yüzü açmamışcasına büyük bir iştahla ve sessizliğin hiçbir zaman hakim olamamasına rağmen,gürültüye karşı gıpta edilecek bir kararlılıkla,kitapını açıyor ve sesin oluşturduğu iğrenç gürültü yok etmek istercesine,zarif ve güzel ellerini kulaklarına götürüp tüm konsantrasyonunu kulaklarına veriyorsun.Kitaba o kadar dalıyorsun ki seni seviyorum diye haykırsam duymayacak derecede,tüm beynini okudun satırlara vermişsin,beklide okumakla kalmıyor,okuduklarını yaşıyorsun adeta.O an güzelliğine bakakaldım,ırmakta köpekbalığı yüzerken görmüşcesine şaşkınlık,hayranlık,şefkat ve sevgi dolu gözlerimle.Saçlarının sarılığı hafifte olsa yüzünede yansımıştı yüzünde hafif sarımtrakımsı renkteydi,yüzünün rengi yeni doğan bebeğin masumuyetini andırıyordu.Gözlerin yine o eşiz güzelliğini ve gökkuşağı gibi olan rek zenginliğini tüm ihtişamıyla sergiliyordu.Gözlerin küçük çocukların sokak arlarında oynadığı misket kadar minikti.Küçük ve ince olan güzelliğini bozmayan güzelliğine güzellik katan burnuna hafif sürşen gözlüklerin senin güzelliğine bir ayrı tat katıyordu.Yanakların ise hafif balığı anımsatan tontonumsu görünümüyle seni daha hoş kılıyordu.Gülümsediğin zaman hafif sivrimsi görünen çenense güzelliğini tamamlıyordu.O gün dişlerinin o eşsiz güzelliğini göremiyordum;çünkü dudakların aralanmıyordu.Tüm sakinliğinle içinden okuyor gözlerini okumakta olduğun satırlardan başka bir yöne çevirmiyordun.Ansızın kaşlarını hafif çattın,o an gergin olduğunu çok rahat seziyordum.Sende oluşan bu gerginliğin sebebinin benim seni güzelliğini seyrediyor olmamı sezmiş olabileceğini düşünmeye başladım.O an beynimdeki serotonin ve endorfin seviyesi hızla düşüyor ve adrenalin miktarı artıyordu.Gözlerini benden saklamak istercesine gözünü net görmemi engelleyen göz kapaklarını hafif yukarı doğru kaldırmaya başladın.Artık korkum git gide karşıkonulamayacak derecede artıyordu.Bacaklarım titremeye başlamıştı kendimi kontrol edemiyordum korku ve heyecan beni esir almıştı.Sol yanımdan kalp atışlarımı hissetmeye başladım,kalp atışlarım rahatsız edici seviyeye gelmişti.Göz kapaklarını zaman geçtikçe kaldırmaya devam ediyordun yavaş yavaş.Terlemeye ve bunalmaya başlamıştım.Saçlarımın arasından,ağaçların arasından sel gelircesine ter süzülüyordu.Ter tenimi yıkarcasına süzülürken bunalımım,heyecanım ve korkum gitgide katlanıyordu.Alnımdan süzülen ter tam burnumun ucuna gelmişti..O an en çok utandığım andı.Burnumdaki ter bacaklarımdaki titremenin bir nebzede olsa göğsümde belirmesiyle,sol kolumdaki saatin üzerine düştüğü an,göz kapaklarını kaldırdın tamamen ve karşıya keskin ve hırçın bir bakış attın.Kaşlarını daha da sert çatarak yerinden aniden büyük bir hırsla kalktın.O an benim gözlerimin senin gözlerini gözlemlemekte olduğunu gördüğünü ve böylece sezilerinin doğruluğunu kanıtladığını sandım.Bana tokat atmak istercesine hırçın ilk adımını attın.İkinci adımın bana doğru değildi,sınıfın kapısına doğru yönelmiştin.Kapıyla hırslı olmana rağmen tüm sakinliğinle kapattın.Karmaşık bir ruh halinde olduğunu seziyordum.Hafifçe arkana döndüğün an korkum tekrar körüklendi beni gördüğünü ve bana tokat atıp,beni arkadaşlarına karşı rezil etmek üzere bana doğru geleceğini düşünürken.Dişlerimde titremeye başladı.Pencereye doğru yöneldiğini görünce bana biraz daha geç tokat atacağını anladım,birazcık ta olsa rahatladım.Sınıftaki gürültü ve dışarıdaki arkadaşlarının neşeli çığlık sesi eksik olmuyordu.Seslerinde birazcıkta olsa azalması için büyük bir hırsla pencereyi kapattın.Arkana dönüp bana tokat atacağın anı korku ve heyecanla beklerken,tekrar masaya oturup tekrar kitabına daldın.Bense senin son eylemlerinin bende oluşturduğu korku ve heyecandan yavaş yavaş kurtuldum.o sınıfta samimi olduğun bir kaç arkadaşın yoktu beklide hiç yoktu.O sınıfta,o an en yakın dostun önündeki kitaptı.Önündeki kitapla sürekli diyalog halindeydin,arkadaşların çıkardığı gürültüyle senin dostunla olan iletişimini kesmek istemiyordu sense tüm azmin ve kararlılığınla dostunla olan irtibatını koparmıyor ve mücadeleye devam ediyordun.
Sendeki o eşi benzeri görülmemiş azim ve kararlılığa hayran kaldım ve senin bu yılmadan devam ettirdiğin mücadeleyi görünce sana olan sevgim katlandı...
( MST ZYTN )
YORUMLAR
Fon ve karakter renklerindeki seçim oldukça göz yoran cinstendi; buna rağmen keyifle okudum. Galiba, biraz da öğretmen olan eşimi tavlayabilme savaşımlarımı anımsadım... Haddim değilse önemsemeyin: paragraflama ve yazı renkleri konusuna az özen göstermenizi diliyorum. SAYGIYLA.