Gülyaranın Meçhul Uzağında Meşhur Vuslatım Kanar
hayrettin taylan
********nazlıcan mesnevisi****
Uzaklar başka uzakları küsercesine uzatıyordu gelemeyişini. Dağlara benzettin sensizliğin atlasında kahve gözlerini.İkisi aynı renk.İkisi de en yükseği, en ulaşılmazı gösteriyordu.
Bir gün gelişini maviye çeviren yunusun gözlerindeyim şimdi.Azize olarak aziz sevgimin gölgesinde gezineceğini düşlüyor düşlerim, düşeşe döş hallerim, ver hasılı cem benden her şey.
Boşluğunda, meçhul hoşluğun aşk adı dolanır sarmaşık gibi sarılamadığımız günler adına.
-Önce Ankara üşür, önce bozkır yüreğin ısınır vuslata. Sonra İstanbul kanar sensizliğe.İstanbul benim sevgim kadar kalabalık.Sığ bir sevgi yolculuğundayım.Oysa koşmak isterdim sana.Bu İstanbul trafiği gibi engeller sıralanıyor.Güven hızım, seni çok isteyişim aracım, algılarım, hislerim, istemelerim, sadıklığım yolum,sen aşkın son durağı.
-Anons ediyor ruhumun telsizi. Ankara çık aradan Çankırı, bu hışırtı nerden geliyor, sesini alamıyorum, nerdesin.İçindeki vakayı anlatır mısın?
-Olay yeri yüreğinde mi tamam yoldayım geliyorum.Çok mu yaralısın.
En çok ben yerin mi kanıyor.Tamam aşk güzeli. Pansuman edecek tutku ekibim var. Bir ayrılıktan bin ayrılığa mı gidiyordun.İçimdeki cızırtılardan anlayamadım. Yoksa benden ayrılman bütün ayrılıkların özeti mi.
-Anlaşıldı .Çık aradan Çankırı. Bu telsize bir şeyler oluyor.
-Sen sende kal, ben sendeyim zaten.
Ankara çok uzak, İstanbul’da benden daha uzaksın. Çık aradan ayrılık, bunca aşk kazasının canavarı oldun, çık aramızdan.
-O içindeki solfejler neden nota nota dökülüyor .İç sesinin melodik tınısında neden ben yokum.
-Kim çalıyor bu Ankara havasını.Oysa elimde çayda çıranın aşk çırası
Sensiz bile oynuyorum. İlk k’ezlerin halayın başı.
*Oynuyoruz vuslat makamında.Mahremlerine alıyor mahreçlerin.
Senden hariçlere harici gazel oluyor sol yanım.Son yanımdan kalma
Hüzünlü bir bestenin aşk beyazı gibiyim. Haydi ,şiir sözlüm diyerek yıllardır şiirler yazdırdın uğruna. Dünyanın sonu olmalı.Rekorlar kitabına girdim sayende. Gidene yazılan binlerce şiirin, can hamurusun. Türk edebiyatı seninle gurur duyacak ;ancak ya benim dumanlı dağlarımda gezen ürkek ceylanların ne diyecek.
-Dayanılmazlığın amasıyım, senden amadelere amele olup sen üstüne seni inşa ediyor varsıl halin.
Gel bağrından kopuş troykası. Kal çağrından üç tenor hegemonyası.
Klasik bir müziğin sesi kadar alıp seni kaçışlarım dili besteleniyor.
-Taze bir gelin eli değiyor, sıcak aşk ekmeğime.Sen sanıyorum.
Acıkmışım. Gel doyur beni senden.
-Gözlerin sözsüz kaldığım anların feneri .Evet, Fenerbahçeliyim,şike yok beni isteme, sende kalma maçımda.
-Dedim ya benim yüreğimdeki mangalda bitmez közün.Başka güzellere kebap yapma beni. Köz halde bırakıp gitme öyle Leyla salınışıyla, öyle Şirin’in nemli gözleriyle, öyle Aslı’nın kördüğümleriyle.
-Dedim ya pusulam şaşmıyor senin bahtının bilinmezliklerinde.
Uzaklar siz biraz dinlenen.Çok yakınıma geldi yar.
O’ nun sevilerinde sustum.Tanıdık sözlerini duydum rüyalardan.
Firar etmiyor gelemeyişin.Şimdi biraz bana yakın esişlerin sözcüsü oluyor yellerin.
Sensizliğin aşk kutbunda üşüyor yaşanamayanlar. Sana söyleyemediklerimin penguenleri dile geliyor. Yüzyıllardır erimeyen buzul eriyor.
Aşk mıyım?
Aşkın mıyım?
-Mir Huzurun Hızır Paşası mıyım?
Seni bilmiyorum koydum.
İçimde can kırıkların var.Vicdanımı ütüleyen ütünün buhura damlalarına karışmış olmalı kırışık duruşlarımla yaşamaya çalışıyorum.
-Dün doğan bir bebek bile beni senden tanıyor.Bu kadar aşina kılıp sal dideni salıp gitme yar.
Bir şeyler senden kalmış yar
Bir şeyler benden kalmış sar
-Sana doğru sıralanmış doğrularım var.Doğur beni melek cennetinde .
Sen aşkın kevserine akan pınardın. Susamışım, yolum kaybetmişim, senden gitmişim demek.Gel bul beni, desem yalan.
-Ki nerde olduğumu biliyor eşruhun gün’eşi.Sen de uyan yalnızlık uykusundan .Bir bebek kucağında kalmalı diyor hayatın haberleri
-Anne ben geldim demek istiyor, aşkın istençleri
-Aşkım yoldayım, gelirken ne eksiğimiz var diyen bir ses istimliyor seni.
-Artık yazmıyor kalem, sözsüz isteyişler vuruyorum yüklemini.Özne olsam ne yazar ki sen şah damarıma yakın yüklemken, şimdi devrik yalnızlıkların eksik yüklemi olmuşsun.
Kangrene çevirme toz pembe bohemlerimi.Fildişi kulenin hüzün duvarı olmaktan çık.
-Manas’ını yitirmedi sürekli dile gelen bu aşk. Sanrının tanrısına sorma yaşanmışları.Şeytan üçgenindeki korsancılık yaptığım günleri yazıp durma bekleyiş ummanlarında.
-Yalnızlığıma döşenen mayınları ayıkladım,zahit oldum aşkına.
Çabuk kavuşmalar sıraladım sırrına.Surunu üfleyen meleğin kulağına seni çok sevdiğimi, bir ömür benli yazılmasını söyledim Dilnaz.
Bana müsaade sevgilim ben biraz senden ölüyorum.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.