Kovuk
İçine saklanmaya meyilli olduklarımız, bugün de gelmediniz…
Bir sevda…
Kimsenin duymaması gereken, sancılı bir sevdaydı bu kez karşısındaki.
Efsanelerdekine benzemeyen, sıradan, alışılagelmiş yanmalardan biriyle kavruluyor olmak, onu ayrıcalıklı yapmıyordu yani.
Kül kokusu…
Tanımlayamadığı bir bağlılıkla seviyordu bu kokuyu. Pazar ayinlerinde arkadaşıyla gizlice gidilen kiliselerdeki buhura benzeyen ama aynısı olmayan bir deli kokuydu bu. Ormanda yapılan piknik sonunda üstüne su döktüğümüz isli kömürün değil, korkudan banyo sobalarında yakılan kitapların artığı gibiydi daha çok.
Uzaklar…
Bir yerini koparıp vücudundan, izinsiz ve bu gasplı parçadan habersiz çıkılan yolculukların ondan götürdüğü neydi?
Anlaşılmadığı hissi nereye gitse başında bir hare gibi peşindeydi.
Memleket…
Sınırı geçmeden anlaşılmayacak duygulardan biri bu özlem. Boşuna; bilmem kaç ay hapis yatırmak suçluları, özleyecekse eğer bir haftalığına yurtdışına yollamalı onları.
Kader…
Giymekten memnun olduğumuz bir yelek. Küçücük cebinde asırlar saklı, bir yeşil entariyle kucaklaşmak için koca bir ömrü göz kırpmadan harcamış birinin, eprimiş, pul olmuş kumaşına dizili ağıtların şekillendirdiği bir garip yelekten başka nedir ki kader.
Dün…
Zihnimizin uslanmaz bekçisi, bir sağ bir sol kulağımızın arkasından hızlıca ve anlaşılmaz bir dilde bize fısıldayan yaşlı kurttur geçmiş. Yaralarını zamanı geldiğinde üzerimize boca ederek bizi iyileştireceğini sanan, akıl yanlısı zaman dilimidir dün. Hiç memnun kalmayan, ağlamaklı ses tonuyla seni çağırır gibi bir yakarışla ensene kondurulmuş tatlı bir yalandır. İsteyip de kaçamadığın her şeydir. Balmumu bir dünyaya düzülen övgülerden örülü koskoca bir hamaktır. Sarmaldır. Sarılmaya muhtaç herkesin kadim arkadaşıdır.
Bugün…
Zaman dilimlerinin en kabasıdır. Çünkü gerçektir. Süslerden, simlerden, boyalardan, makyajdan, maskelerden uzak olduğundandır ki; sahiplenilmez. Oysa sadece bugünlerden oluşmaz mı geçmiş. Eğer yaşanılacaksa bir müddet daha, bugün az sonra olmayacak mı dün. Sahip olduklarımıza edilmiş tüm vefasızlıkların toplamıdır bugün. Değerini bilemediklerimizin ta kendisidir. Yüzeysel gibi gözükse de, tüm derinliğimizin mimarıdır da. Şimdi ile barışmaya hazır mıyım?
Gelecek…
Tüm tembellerin afili sığınağıdır. Öğrencilerin bitmek bilmez başlangıçlarına yaltaklık eden bir yosma zamandır yarın. Kavgalı âşıkların kurtarıcısı, fakirlerin çeşitli şekillerde hayaller kurarak avutulduğu kozmik bir odadır. Çok kızılan dün ve bugünden başka bir şey olmadığı halde, öyle farz edilen tatlı bir yalandır yani. Hepimiz için farklı da olsa, özünde bir kovuktur gelecek. Sorgulamadan bize mutluluğu vadeden, şefkatli bir anaç yaratığın koruması altında güzel günler yaşayacağımız bir kovuk…
30.07.11
Nadir