- 672 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
'Biz kimsenin özel hayatına karışmayız' 1
Bu gibi yuvarlama söz, zaman ve zemininden kayışla söylendiğinde, suyu bulandıran; ama bilerek, ama bilmeyerekten, yapılan bir provokasyondur. Bu söz, halksa alanlar içinde söylendiğinde, özel hayatların yan yana olan cariliği içinde geçerli olmasından ötürü muteberdir. Bu söz o yapı işlerliğinin bir dinamiğidir de.
Söz gelimi böylesi bir sözü siz toplumsa alanın tartışılırları içinde söylüyorsanız durum çok nazik ve vahimdir. Çünkü siz bunu halk alanına hitapla, halksa alan için söylüyor değilsiniz. Toplumsa alanın eğitim, sağlık gibi bütün kurumlarının dışta ve kendi aralarında, bağıntılı bir organize oluşları vardır.
Yine toplumsa kurumların kendi içinde de, kendi işleyiş yasalarına tabii oluşla bağımsız olan; zorunlu bir iç işlerlikler, içinde oluşları vardır. Siz buraya ilişkin sorunları irdelerken; “Biz hiç kimsenin özel hayatına müdahale etmeyiz!” gibi söylemlerini dile getirişinizle; halkın öznel, birbiri ile bağ ilişkisi olmayan bölüklü ve parçalı olan yapısını; toplum içine de taşımak istiyorsunuz demektir!
Vahim olan da bu! Provokasyon olan da bu! Eğitim, sağlık, hukuk vs. gibi tüm toplumsa kurumlar, sizin özel yaşamınızın bağdaş kurup, baş tacı edileceği yerler değildirler. Özel yaşamın olmayacağı bir yer, toplumsa yaşam alanıdır.
Nasıl siz sokakta (halktı özel alan içinde) toplumun bir mühendislik yaşamını taşıyamazs iseniz; ki taşısanız bile, mühendislik yeteneğiniz halk içinde işlev eşip, rağbet görmez olur! Özel yaşam alanınızın bir parçası olan; olan cemaatti, şeyhti ilişkileriniz de, toplumun içinde işlev eşmezler ve rağbet görmezdirler.
Toplumsa otoritenin, insanlar eliyle kullanımı olan yönetimler de, bu iki; halktı ve toplumsa alanlara değin olan kendi iç işleyişlerini görüp; bu alanın kendi işleyiş dinamiklerini ayrı ayrı gözetmek zorundadırlar. Halksa alanın icbarlarını toplumsa alanda; toplumsa alanın icbarlarını da, halksa alanda belirttiler mi, o kişiler artık sapla samanı karıştırmış olurlar!
Pek çok söylemler gibi toplumsa söylem olmayan, ama toplum içinde kullanılışıyla, insanı akıl ve izandan yoksun kılan, söylemlerden birisi de şudur; ’Biz hiç kimsenin özel hayatına müdahale etmeyiz!’ veya ’ biz kimsenin hayat tarzına karışmayız!’
Elbette karışamazsınız. Bunda şaşacak ne var ki! Özel hayat, toplumsa yaşamdan hariç ve bambaşka bir sosyal iliş kinlik biçimidirler. Toplumun üretişteki amacı da, bu sosyal hayatı, kendi alanı içinde kalışla üyelerine garanti etmektir. Yani özel hayat, toplumsa gereklerden hareketle, her gün karşılıklı yükümlülük içinde kullanılmaya sokulan ve toplumuyla çevrim olur bir hayat tarzı değildirler. Özel hayat, topluma yabancıdır.
Bir insanın oluşmasında temel yanlar vardır. Biyolojik yapınız bunlardan birincisidir. Kimse sizin yediğinizi hazmetmenizi ve düşünmenizi yasaklayamaz. Sizler isteseniz de bunlara karışamazsınız. Bu bir lütuf olmayıp, biyolojik var oluşunuzun kendilikten oluşlarla zorunlu bulunan yanlarınızdan bir durumdur.
İnsanın oluşmasından yana ikinci temel yanınız, sosyal yaşamdır. Kişinin kendisini dinlediği kararlı yapıda olmanın erincidir. Sosyal yaşam, büyük oranda özel yaşam alandır. Toplumsa yaşamın, özneldi girişmeli olan amacı da zaten budur. Kişinin dingince ve istikrar içinde olduğu, kişinin kaygılardan uzak olduğu bir zaman mekansal yaşam boyutudur.
Yine insanlar, haz ve sükûnet içinde kuantlandıkları zaman mekân düzlemini oluştura bilmek için, böylesi bir toplumsal gayret ve tutumların içine girerler. Sosyal yaşam, böyle olmakla beraber, başkasının yaşamlarından ve toplumsal alandan tümden uzak olmayan bir zorunlu kırpılmalı belirişleri de kendi içinde taşır. Yani sosyal yaşamlar, iç girişmeleriyle kendi iç sürtünmeleriyle, fren etkisi oluşturarak; kendi kırpılmalarını da yaparlar.
’Sizin serbesti (özel) alanınız; başkasının serbesti (özel) sınırında biter.’ Özdeyişi, sosyal yaşamı çok güzel özetler. Toplumsal alan, zaten böyle bir durumu gözetemez bile. Söz gelimi toplumun roket sanayiindeki bir üretim koşulunu, bire bir toplumun tarım kesiminde uygulayamazsınız. Hatta böyle bir uygulamayı düşünemezsiniz bile.
Sosyal yaşamlar, büyük oranda özel yaşama değin tutum devinmelidirler. Dokunulmaz olan da, burasıdır. Ama burası da, Hüdai nabit bir durum değildir! Oysa başlangıcın sosyal birlik komün yaşamı, güç birliğinden ötürü size, birazcık özgürlük sağlamıştı. Toplumsa yaşam ise, koskocaman bir özgürlüğünüzü üretecektir. Toplum, gelecekteki özgürlüklerin tahmin edilemez bir yol kapısı ve garantisi olmuştu.
Sosyal yaşam içermeli yaşantılımınızı, istediğiniz gibi tüketir olmanızın kapsamında, inanççı yaşamlarınız ve giyim tarzlarınız da vardır. Böylesi bir yaşam tarzı içinde siz haklı olaraktan : ’Biz hiç kimsenin özel hayatına müdahale etmeyiz!’ dersiniz.
Böyle demenizin, böyle düşünmenizin; doğru ve mantıklı bir temeli de vardır. Çünkü sizin özel yaşamınız, başkasının özel yaşamına; doğrudan bağlı, o öyle olmazsa, bu böyle olmaz tipi, bağıl hareketli, bir yaşanış şekli değildir de, ondan. Oysa toplum içinde, özel olmayan ve birinin varlığı, diğerini gerektirir bir çalışma hayatları vardır.
’Biz hiç kimsenin özel hayatına müdahale etmeyiz!’ derken özel yaşanan ve bireye değin oluşla üretilen yaşam alanını (halksa yaşam alanını), toplum sal devinme alanının içine getirip; çalışma hayatının karmaşık oluşunu bilmeyişle, kişilerde akıl bulanıklığını yaratıp da; sonra da geriye çekilişle; ‘biz özel hayatın kişilerce taşınmasına karışmayız’ demeniz ; en azından ve sosyal deyimle; fitnedir, provokasyondur.
Toplumsa alan, özel yaşam alanı değil ki. Yani toplumsa alanın bir yerindeki örneğin maden işlemeciliğine ilişkin özgün çalışma hayatı ,diğer yanda uçak endüstrisi ile, uçak endüstrisi, meteoroloji ile, meteoroloji, elektronik özgün çalışma hayatı ile vs. birbirlerine çok çok sıkı bağımlılıkları vardır.
Toplumsa enerji sarfınız, diğer alandaki, toplumsa çalışma hayatı sarfı ile girişir. Toplumsa çalışma hayatınız o an için özel yaşantılıma değin olan tutumlarınıza gereksinim duymaz ki. Bunlar, özel hayat; toplumunuz ve üretim alanınızın zorunlu ve giriştiren bir talepleri değildirler. Aksine; halk içinde rahat, mutlu bir özel hayatınızın olabilmesi için; özel hayat olmayan bir toplumsal hayatınızın zorunlu olması gerekmektedir.
Özel hayatta tekkeye gidenle, pavyona gidenin; kapalı giyinenle, dekolte giyinenin özel yaşam olacakla, bir biri ile hiç bir bağ ve bağıntısı ve hiç bir birbirini gerektirir olan bağsal zorunluluğu yoktur. Bunun için özel hayat, özel hayattır. Birbiri ile girişmesiz, kendi başına parçalı bir kişi ve kişiler tüketimidirler. Sosyal yaşamın resmi budur. Halk (sosyalin) yaşamı; özel olmak zorunda. Ve kendi kesikli sürekli sınırları içinde, öznel olanı yaşamaktır.
Ben sosyal yaşamda, evimde şezlonga pijama ile uzanırım. Bu benim özel olan ve keyfi yaşamımdır. Kimse karışamaz. Ama bir öğretmen olarak topluma geldiğimde, özel keyfi yaşamım olan bu şezlong tercihimi sınıfta taşıyamam! Bu tip yaşam tercihlerimi, bir doktor olarak hastaneye; bir uçak pilotluğu olaraktan da toplumsal alan içinde taşıyamam!
Günlük sosyal hayatınızda siz bir şeyhin gözetim, denetim ve rehberliğini ister oluşunuzla günün 18 satını, şeyh terbiyesi içinde geçirmek isteye bilirsiniz. Bu sizin özel hayatınızla sürecek ve özel hayatınıza dek tercihinizdir. Özel hayatın şeyhti, müritti tutum alınmasını, “özel hayatın tercihidir” diyerekten topluma da bu tercihinizi getiremezsiniz. Söz gelimi meclise, her bir vekil sevdiği ve rehber bildiği şeyhini de getirebilir mi? Getirirse mecliste size ne gerek olacaktır!
Eğer bu gibi özel yaşamlar toplumda olamıyorsa, toplumsa yaşamın bir gereği ve zorunluluğu değilse. Bunu ne dayatabiliriz, ne talep edebiliriz, ne bir toplumsa hak ve toplumsa özgürlük olacakla görebiliriz. Böyle olunca, özeldeki türban özel yaşam tercihiniz de toplumda olamaz. Çünkü toplumsal alan özel yaşamın oluşturulduğu bir alan değildirler.
’Biz hiç kimsenin özel hayatına müdahale etmeyiz!’ diyerekten önce sapla samanı karıştırıp sonra mazluma yatıp; sosyal hayatın makul talebini, toplumsal alanın içine konduruşla akil ve çağdaş olamazsınız. Böyle bir durum içinde sapla samanı karıştırır olmanın gerçekliği, farklı olanı ayırt edememeyi bize unutturması niyedir?
Unutulan, bilinmeyen yada bilinmezden, görülmezden gelinen yan da, toplumsal alandır. Yani toplusa olanı, halksal gibi anlamak; halksal olanı da, toplumsa olan gibi anlamanın sap saman karıştırmasıdır. Toplumsal alan, sizin özel yaşam alanınız değildir. Hayat tarzlarınızı tutum aştığınız bir devinim alanı hiç değildir. Halksa alanlar da sizin genetik mühendisliği yapar olacağınız bir alanlar değildirler.
Toplumsal yaşam, tamamen toplumsal ilişkilerin gereği olan üretim, yönetim ilişkilerinin giriştiği, kendisine özgü süzme ve kırpılmalarla olan devinmedirler. Biyolojik devinmeleriniz dışında, toplumsal alanlar, özel yaşantıların taşınacağı, özel yaşamın söz konusu edileceği bir belirme alanı değildirler.
İnsanlar nasıl sosyal yaşamda, üretim için bulunmazlarsa; yine insanlar toplum içinde de, özel (halk) yaşamları için bulunmazlar. İnsanlar, toplum da; bir üretim ilişkisi için zorunlu vardırlar. Halk ise hiç bir şekilde öyle veya böyle zorunlu var değillerdir. Toplum olduğu için, toplumun üretimi olduğu için halk tüketir olacakla vardır. Ve bu tüketimin refahı adına halk, özel ve öznel yaşantılaşarak vardır.
Sürecek
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.