- 839 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Müslüman Kadının Önemli Sorumluluğu
Evlerinizde vakarla-oturun (evlerinizi karargah edinin)... Allah, sizden kiri (günah ve çirkinliği) gidermek ve sizi tertemiz kılmak ister. (Ahzab Suresi, 33)
Kur’an’da kadın ve erkek için tek bir mümin modeli tarif edilir. Samimi mümin kadın da, erkekler gibi Kur’an ahlâkını yaygınlaştırmak için, Allah’ın emrettiği fikir mücadelesinin içindedir; boş işlerden yüz çevirir. Allah’ın emri olan fitne kalmayıncaya kadar mücadele, erkek ya da kadın tüm müminlerin sorumluluğudur.
İçindeki Allah aşkı, Allah’a olan güven ve bağlılığı mümin kadına güçlü ve cesur bir karakter kazandırır. Zorluk zamanlarında kararlılık ve teslimiyetle Rabb’ine sadakat gösterir. İnsanların kınamalarından etkilenmeyen güçlü bir kişiliğe sahiptir; din ahlakınını yaşamayan kadınlarda zaman zaman görülebilen zayıflıklara kapılmaz.
Müslüman kadın tebliğde, İslam’ı anlatmada oldukça etkili konumdadır. Bu nedenle erkeklerden daha cesur ve daha atak bir tavır içerisinde olmalıdır. Evinde oturarak, yalnızca ev işleri yapıp, çocuk yetiştirerek, hayatın sosyal yönlerinden çekilmemelidir.
İnkara karşı mücadelede eden Müslüman kadın evini bir okul, bir üniversite, ayetteki ifadesiyle bir karargah haline getirebilir. Evinde Kur’an, imani konularda ve inkarın kökeni olan evrimin geçersizliğini anlatan kitaplar ve arkadaşlarıyla birlikte izlemek için belgesel filmler bulundurabilir. Gelen arkadaşlarına okuması için kitap verebilir ya da hediye edebilir.
Müslüman kadın bilimsel konularda kendini çok iyi geliştirmelidir. Çünkü Allah’ın yaratışındaki üstünlüğü kanıtlarıyla açıklamanın yolu bilimdir. Kadınlar, kişiliklerini, davranışlarını, konuşma biçimlerini Kur’an’da bildirilen üstün ahlaka yakışır bir hale getirmeye gayret ettikleri kadar, bilime dair konularda da kendilerini eğitmelidirler. Bütün bunlar, yapacakları tebliğde onlara yardımcı olacaktır. İnkar, dehşetli bir aldatma gücüyle bilimi ve felsefeyi kullanmıştır. O halde kullanılacak silah top ve tüfek değil, bilim olacaktır; asıl hedef fitnenin beynidir!
Toplumda bozgunculuk çıkaran, huzur ve düzeni bozan, insanları Allah’tan uzaklaştıran fitnenin dünya hakimiyeti 150 yıl sürdü. İnsanların beynini, Allah’ı inkar eden felsefe ve görüşlerle yıkadılar; inkarı adeta insanların kromozomlarına işlediler. Bilimsel hiçbir dayanağı olmayan Darwinizm yıllarca sadece telkin yoluyla ayakta kaldı. Bu telkinin ortadan kalkması için karşı telkinin de ısrarlı ve kararlı olarak sürmesi gerekli. Ta ki kökü kazınana, hak gelip batılın beyni dağıtılana kadar...
Mümin nasıl imanını korumak için çaba gösteriyorsa, inkarcılar da küfrünü korumaya çalışır. Onlar da toplanarak birbirlerini ikna ederek kendi batıl dinlerinde kalmaya çalışırlar. Ancak her an ayakları kayıp başka bir dine geçme eğiliminde olurlar. Birbirlerine destek olarak, birbirlerine telkin vererek dinlerini ayakta tutarlar.
İnsanlar dinlerini genellikle topluluk halinde korurlar. Ancak bazı insanlar tek başına da ordudur; dünyaya meydan okur. Hz. İbrahim (a.s.). hakkında ne buyurur Allah? “O tek başına bir ümmetti.” Yani tek başına ordudur Hz. İbrahim (as)... Gerçekten iman eden mümin en üstün olandır. Birlik olduklarında bütün inkarcılar bir araya gelse Allah’ın dilemesiyle asla etkilenmezler.
Bu iman ordusunun bir askeri olan Müslüman kadın, evini yaşanan mücadelenin bir karargahı haline getirmeli. Yaşanan dönem, yalnızca günlük işlerle uğraşan ev kızı olma zamanı değildir. Kadınlar için örnek olan sahabe hanımlar evlerinde boş oturmayı seçmemişlerdi. O kutlu kadınlar, müminler arasında yiğitçe mücadele vermişlerdi. Tebliğ faaliyetleri, sohbetler yapmışlardı. Günümüzde de inanan kadının görevi yalnızca eş ve annelikle sınırlanamaz. Müslüman kadın dini anlatmada pasif durumda kalmamalı, cesur ve atak bir tavır içerisinde olmalıdır.
"Ki onlar, Allah’ın risaletini tebliğ edenler, O’ndan içleri titreyerek-korkanlar ve Allah’ın dışında hiç kimseden korkmayanlardır. Hesap görücü olarak Allah yeter." (Ahzap Suresi, 39)
Fuat Türker
YORUMLAR
Sayın Tatlıtürk'ün değerli yorumundaki "Evet; bir edebiyat sitesindeyiz ama Allah kelamı edebi olamaz mı? En kralından öyledir." sözleri vesile oldu ve biraz araştırdım. Kur'an'ın edebi yönden mükemmelliği üzerine ne çok otorite ne çok şey söylemiş. Bunlardan Alfred Guillaume "Islam" adlı kitabında şöyle söylüyor: "Kur'an seçkin güzellikte bir kafiyeye ve kulağı büyüleyen bir ahenge sahiptir. Pek çok Hıristiyan Arap, Kuran'ın stilinden hayranlıkla bahseder ve pek çok Arapça uzmanı onun mükemmelliğini kabul eder... Gerçekte, hem şiir hem nesirde engin ve verimli olan Arap edebiyatı içinde onunla kıyaslanacak hiçbir şey yoktur."
Gerçekte ise Dünya Edebiyatı içinde Kur'an'la kıyaslanacak hiçbirşey yoktur, olmayacak da. Çünkü en büyük Sanatçının, Sani olan Allah'ın kelamıdır.
GÜNÜN YAZISI.
Evet; bir edebiyat sitesindeyiz ama Allah kelamı edebi olamaz mı? En kralından öyledir.
Amacı olan yazılar çok çok hak etse de alamaz hakkını.
Herkes her şeyi kralından bilir ya.
Bildiğini de ikinci kez asla okumaz. Ne gereği var ki?
Ben okudum ve çok da iyi ettiğimi anladım.
Teşekkürler kalem.
Allah kelamları ile süslü güzel mi güzel yazını çok beğendim.
Saygılar büyük yüreğine.