Sonra ne mi oldu
Cevizli Durağı’ndan 500 ES’e bindim. Köhne bir otobüstü ve çok kalabalıktı. Ege Üniversitesi’nin 525’inden nam-ı diğer Canlı Cenaze’sinden farksızdı.
Bir hamle yaparak arka kapıya doğru ilerledim. Kadıköy’e kadar ayakta geldim. İki kişilik yer boşaldı ve oturdum. O an camdan dışarı ağzımı açıyor olmalıyım ki yanıma oturanı görmedim. Ama kokusunu hissettim. Başımı çevirdim, yanıma bir kadın oturmuş.
Aman Allah’ım; bir insan evladı bu kadar kötü kokabilir mi! Olmaz olsun öyle kadın. Kokarca bile öyle kötü kokmuyordur. Ben hayatımda böyle bir koku duymadım. Bir anda bütün otobüsü sardı.
Yolculuğuma ayakta devam etmeye karar verdim, heyhat gelin görün ki ayakta durmaya bile yer yoktu. Otobüsten inip yolculuğuma yürüyerek devam etmeyi bile düşündüm. Baktım yapacak birşey yok, çaresiz kaderime boyun eğdim.
Şişli’ye kadar yolculuk resmen ızdıraba dönüştü. Midem bulandı başıma ağrılar girdi. Otobüsten indiğimde toprağı, öpesim geldi!
O kadın benim arkadaşım olmasın, benimle ince belli bardakta çay içmesin…
Şişli’den metroya bindim bir durak sonra indim. Dolapdere çıkışından Feriköy istikametine doğru gitmem gerekiyordu ama beynim sulanmıştı.
Hemen önümde sırtında okul çantası olan bir genç vardı. Nasıl gidebileceğimi sorduğumda Abla bende o tarafa gidiyorum’ deyince birlikte yol aldık. Öğrenciymiş evi o taraftaymış. Temiz yüzlü tatlı bi gençti. Adını söylemişti ama unuttum… Çok özür :(
Bir süre birlikte yürüdük ve onu uğurlayarak yoluma devam ettim. Koku hala burnumdaydı ve başım hala ağrıyordu. Nihayet gideceğim yere ulaştım.
Zahmetli bir yolculuk sonunda artık Kemalcan’ın yanındaydım. Bu arada; Kemal Göksu Alternatif Süreç Gazetesi Yayın Yönetmenim ve sevdiğim bir dost.
Yayınlanan son sayı hakkında konuştuk. Uzun süredir görüşememiştik. Sohbet muhabbet derken misafirleri geldi.
Misafirlerinin içinde Özel Lider Şişli İlköğretim Okulu 3/C sınıfı öğrencileri Deniz Özdemirler, Onur Tutuş ve Begüm Can’da vardı.
Proje ödevi için orada bulunuyorlardı. Konuları ’Gazetecilerle Röportaj’dı.
Çocuklar soruları önceden hazırlamış gelmişlerdi. Keyifli bir röportaj oldu. Kemalcan’ı bayağı bir terlettiler. ’Küçükken yaptığınız bir yaramazlık’ sorusuna Kemalcan cevap vermek istemezken ben hemen devreye girip ’Komşunun bahçesinden erik çalardı’ dedim ve Kemalcan’ın hırsızlığı da böylece kayıtlara geçmiş oldu.
Soru-Cevap bir tarafa çocukların halleri görülmeye değerdi. Hep söylerim onlar dünyanın en güzel varlıkları.
Deniz Özdemirli; Orada bulunduğu süre içinde birlikte geldiği büyüklerinden ikaz alsa da keyifle sakızını çiğnedi. Koltuğa yanıma uzanıp cevapları yazdı. Soru sormak cevap yazmak pek ona göre birşey değildi sanki. O daha çok etrafla ilgiliydi. Güler yüzlüydü. Şirine bir ifadesi vardı. Onun ilgisini daha çok dişçi koltuğu çekmişti. Belki büyüyünce o da dişçi olur.
Onur Tutuş; Orada bulunmaktan hoşnutsuz görünüyordu. Dişçi korkusu olabilir. Cevapları o da yazdı. ’Bitse de gitsek’ bir ifadesi vardı. Neyse ki Kemalcan’ın kedisi Hasan oradaydı da biraz onunla ilgilendi ve rahatladı.
Begüm Can; Büyüyünce ne olur bilemem ama ne olursa olsun işinde çok başarılı olacağı kesin. Konuya ilgili, pratik, öğrenme isteği olan, gözlerinin içi parlayan şeker mi şeker bir prenses. Fotoğraf çekiminde verdiği pozlarsa ’aman aman’ diyeyim ben size.
Meşakkatli bir süreçten sonra röportaj bitti ve Asistan Songül ablaları çocuklara hikaye kitapları, boyama kitapları verdi. Çok mutlu oldular.
Çocuklarla fotoğraf çektirdik. Giderken öpüştük el salladık ve gittiler. Sıradışı ve keyifli bir gündü.
Bir süre daha oturdum. Kemalcan için yoğun bir gündü. Misafirler gelmeye devam ediyordu. ’Haydi Esma vakit tamam, akşam diyordun, şimdi oldu akşam’ diyerek gazetelerimi alıp vedalaşarak oradan ayrıldım.
Deniz, martılar beni bekliyordu. Pastaneden simit aldım. Otobüse binerek Karaköy’e geldim
Mis gibi bir hava, deniz, martılar. Simidim de var. Hemen davranıp vapurda yerimi aldım.
Vapur hareket ettikten sonra çantamdan simidi çıkarıp martıları besledim. Birlikte Kadıköy’e kadar geldik. ’Özletme yine gel’ dediler ve geldikleri yöne geri gittiler.
Yeni bir otobüs macerasına atılmak üzere 16B kuyruğunda yerimi aldım.
Macera oracıkta başladı hemen. 1,5-2 yaşında bir minik bir adam yanındaki anneanne-babaanne olduğunu düşündüğüm kadını soru yağmuruna tuttu;
- O kocaman vapurdan neden indik?
- Çünkü başkaları binecek.
- Neden başkaları bincek?
- Çünkü eve gidecekler.
- Neden eve gitcekler?
- Çünkü akşam oldu.
- Neden akşam oldu?
- Çünkü hava karardı.
- Neden hava karardı?
- Çünkü gündüz aydınlık olur akşam karanlık olur.
- Havayı kim kararttıı?
... sessizlik...
İlk duraktan binmeme rağmen otobüs full doluydu. Cam kenarına oturabilmenin haklı gururunu yaşarken yanıma 25-30 yaşlarında bir adam oturdu. Oturduğu an uyumaya başladı.
Arka tarafta yüzünü görmediğim bir kız Kadıköy’den Kartal’a kadar telefon görüşmesi yaptı. Ablasıyla tartıştı, yemeği nöbetleşe yapıyorlarmış. Yemek sırası bu kızda olduğu halde yemeği ablası yapmış. Ablası ’Neden hala sokaktasın’ diye hesap soruyor.
Kızımız kendini savunuyor;
- Abbblaaaa sennn yollllarr nassıl kalabalııkkk biliyomusoonn, zaten senin yaptığın yemekler bi b... benzemiyoo
Erkek arkadaşıyla da konuştu. İşte onu ne siz sorun ne ben söyleyeyim. Bütün otobüs onları dinledik. Bir ara sevgilisine bedava konuşma hakkından bahsetti. Kontör derdi yoktu. O an anladım ki yolumuz uzun.
Tam arkamı dönüp ’Ama güzelim acı bize, ne kötülüğümüzü gördün de bize bu ızdırabı yaşatıyorsun’ diyecektim ki, yanımdaki arkadaş omzumu yastık zannetti. Hemen iterek uyandırıp ’Evinize gidene kadar uyumayın isterseniz’ dedim. Özür diledi.
Kartal’a gelene kadar kaç kez dürtüp uyandırdım, o benden kaç kez özür diledi hiç hatırlamıyorum.
Ön sırada baba-oğul oturuyor. Kadınlardan bahsediyorlardı. Oğul, ’Baba X kadın gelmiyor mu geziye?’ diye sordu.
Baba; ’Kahpe çok gelmek istiyor da götürmeyeceğim onu’ dedi.
O sırada babanın telefonu çaldı;
- Aradığına ne kadar memnun oldum sultanım. Bizde şimdi tam oğlanla senden bahsediyorduk. Sensiz gezi olur mu hiç. Sen bizim baş tacımızsın...
Çaprazımda küçük bir kızla annesi oturuyor. Yüzlerini görmesem de yapılan itiş kakıştan anladığım kadarıyla küçük kız yakasına takılan nazar boncuğunu çıkartmış, annesi de elinden almaya uğraşıyor. Başaramıyor. Ne kadar cebelleştiyse artık en sonunda kıza ’O iğne inşallah batar biyerine de görürsün gününü’ diye kükredi. Çocuğu çimdirdi mi ne yaptıysa kız bi an viyakladı ve sustu.
Otobüs öyle bir hale geldi ki iğne atsanız düşmez. Sesler birbirine karıştı duyulan tek ses uğultu. Yollarda duraklarda evine gitmeye çalışan insanlar. Kimisi koşturuyor kimisi de ’Eve gitmesem de olur’ der gibi.
Yokluğumda İstanbul’un çehresi değişmiş adeta. İnsanların yüzüne bir umursamazlık gelmiş. İzmir’de bu yüzü hergün görüyordum.
Otobüsün o kalabalığında en dikkat çeken şeylerden biri de yolculuk süresince bişeyler atıştırmaya çalışan insanlar. Bu genelde çikolata bisküvi ve simit tarzında. Onlara hak verdim. Bu yaşananlar hergün hergün çekilir çile değil. Günlük yaşamım birer parçası haline getirip hiç istiflerini bozmuyorlar. Takdir ettim.
Kendimi de takdir ettim, güzel bir güne imza atıp otobüsten inmeyi başardığım için...
O değil de;
İyi bayramlar.
YORUMLAR
Esma KAHRAMAN
:))) Sevgilerimle.
İzmir’de bu yüzü hergün görüyordum.
Hani İzmir dedinde
Mart'ın 13'ü mü 15'i miydi İzmirde işimvar
Saatin 5'inde bindim Denizli'den otobüse gözümü açtım Karbağlardayım.7,5'da garajda indim.Bindim servise Konak meydanınfa indim.
Şöyle Alsancak Limanına doğru yürüyorum.Tabiki o 80'li yıllardaki Alsancaktan eser yok.Deniz dolduruldu,yeşil alanlar yapıldı.Yürüyüş yolları falam var.Neyse efendim saat 7.30 İzmirli hanımlar sabah sporunda.Çekmişler eşofmanları yürüyor
Tabiki bazılarıda köpeklerine spor yaptırıyor.Saymadım amma 20'ye yakın köpeğiyle spor yapan gördüm.E form tutmak kolaymı.Hanımlar yürüyor bende yürüyorum.Hiç arkama bakmıyorum tabiki.Baktım paçamdan çeken var.Tutmuş küşük bir köpek bırakmıyor.Ben kurtulayım diye çabalıyor,hanimefendi aa kızım bırak adamın paçasını diyor.Derken bizim paça yırtıldı.Tabiki hanımefendi özür falan dşiledi ama ben terzi derdindeyim.Neyse efendim o saatte terzi yok.Girdim bir mağazaya yeni bir pantolon alıp kurtuldum o dertten
Marttan beri de kızdım
İzmire gitmiyorum
Güzeldi efendim Istanbuldan manzaralar
Kutladım yazan yüreği
Gülünce gül açsın gamzelerinizde
Selam,saygı ve dua
Esma KAHRAMAN
Bi tanıdık köpekten kaçarken düştü omzunu çatlattı. bir ay oldu hala iyileşemedi
köpekten kaçarken yola fırlayan çocuk arabanın altında can verdi
demem o ki,
sahibini gezdiren(!) köpeklere uyuz oluyorum...
:) İzmirin köpeklerini değil ama İZmir'i özledim.
:) Sevgiler Sayın Yazarım.
Esma KAHRAMAN
Çok sıradan bile olsa olayları çok layığı ile anlatıyorsun.
Samimisin.
Akıcı yazıyorsun.
Güzeldi ve toplumsal mesajlar vardı.
Tebrikler.
Teşekkürler.
Esma KAHRAMAN
:) Zarif düşüncene teşekkür ediyorum Sayın Yazarım. Sevgilerimle.
Yokluğumda İstanbul’un çehresi değişmiş adeta. İnsanların yüzüne bir umursamazlık gelmiş. İzmir’de bu yüzü hergün görüyordum...
Güzel bir yazı, kaleminiz daim olsun sayın yazarım..:)
Esma KAHRAMAN
:) Sevgiler Sayın Yazarım.
Ah tam da öyle bir kokuyla bir ay çalışmak zorunda kalmıştım da sonunda istifamı basmayı düşünürken o kokunun sahibini gönderdiler neyse ki...Daha yeni yeni burnum başka koku(güzel!) almaya başladı.. :)
O değil de keyif alıyorum seni okumaktan sevgili Yazarım :)
Esma KAHRAMAN
:) Sevgiler Sayın Yazarım.
Röportaj kısmını okuyunca aklıma geldi. Bir defa bir ilkokul öğrencisinin proje ödevi için röportaj yapması gerekmiş annesi beni aramıştı. "seninle röportaj yapsın belki okumaya heves eder" demişti. Bir havalara girdim kendi kendime. Muhtemel sorulara, etkileyici cevaplar hazırladım kafamda iki gün boyunca. Sonra bu tatlı kızımız telefon açıp matbu soruları bana okuyup, özetle sosyodemografik bilgilerimi alıp telefonu kapatıverdi. Çok bozulmuştum:)
Öyle içten ve temiz bir anlatımınız var ki fazladan birşeye ihtiyaç kalmıyor. Her zamanki gibi tatlı tatlı yazmışsınız. Teşekkürler paylaştığınız için.
Esma KAHRAMAN
:) Röportaj dedik de ayıp oldu yaa... 7 kişiden oluşan bi müzik grubuyla röportaj yaptım ama hala düzenleyip yayına vermedim
Yine bi başka sanatçıya soru hazırlamam gerekiyo.. Bu aralar biraz dağıldım. onları hemen halletmeliyim.
:) Sevgiler Sayın Yazarım.
Esma KAHRAMAN
:) Sevgiler Sayın Yazarım.
Keyifliydi yine.
Bu sıcak yaz günleri otobüse binerken cebinizme bir mandal olmalı, burnunuza takmanız gerekebilir.
Geceme neş'e saçtı otobüs maceraları, hele de minik adamın soruları.
Allah da sizi güldürsün e mi.
Saygılar sayın yazarım.
Esma KAHRAMAN
:) Sevgiler Sayın Yazarım.
Ta da, Esma Kahraman'dan "o değil de" siz bir yazı okuyorum, yazının sonunda da "deliye hergün bayram" diyerek, bizi deli yerine koymamıştır belki, diye düşünüyordum ki, yapmışsın gene munzurluğunu. Bu ne müthiş bir gözlemcilik böyle, sanki ben yaptım o yolculukları. Tebrikleriml. SAYGILAR...
Esma KAHRAMAN
:) Bu kadar akıllıya deli de lazım...
:) Sevgilerimle.
İşte, uzadıkça daha bir güzel oluyor yazdıklarınız..
Zaten mesleğiniz de çoğunlukla gözlem ve çekim değil mi:))
Yüreğimizi rahatlatan güzel yazılara diyelim inşallah ablacım..
sağlıcakla..
Esma KAHRAMAN
:) Sevgiler Sayın Yazarım.
Temizlik için su ve sabun yeterlidir, bu sıcaklarda, günde bir iki kez banyo yapsalar, terleseler bile, mis gibi sabun kokarlar.
Allah sizi korumuş da mikrop kapmamışsınız.
Otobüslerde sizin karşılaştığınız gibi olaylar çok sıklıkla tekrarlanabiliyor.
Anlatımınız akıcı, sıkılmadan kara mizah tadında, keyifle okunuyor.
Tebrikler, selamlar, hayırlı geceler arkadaşım.
Esma KAHRAMAN
:) Sevgiler Sayın Yazarım.
Vapur hareket ettikten sonra çantamdan simidi çıkarıp martıları besledim. Birlikte Kadıköy’e kadar geldik. ’Özletme yine gel’ dediler ve geldikleri yöne geri gittiler.
çok güzel bir anı/gezi yazısı ama bu kısım bana pek inandırıcı gelmedi...
saygılarımla sayın yazarım...
Esma KAHRAMAN
:) Sevgiler.
tan 1919
inandırıcı gelmeyen simiti yemeyip martılara atmanızdı ama olsun,
yanlış anladınız ama sorun değil...
Esma KAHRAMAN
Bu bayram başka bayram. :) Sevgilerimle Sayın Yazarım.
Gittikçe daha keyifli bir hal alıyor yolculuk. Doyulmuyor tadına. Ama en güzeli hasret bırakmamanız oldu: O değil de ve iyi bayramlar:) Ne büyük incelik...Bu sese bağımlı kaldık:))
Lütfen her gün devam edin yazmaya, yazıp bizlerle paylaşmaya. Tebrikler.:)
Esma KAHRAMAN
:) Sevgiler Sayın Yazarım.