- 1660 Okunma
- 9 Yorum
- 1 Beğeni
NEREYE KADAR
-Babanne senin hayatın bir roman gibi. Ama ben de o romandan çok etkilenmişim, içindeyim. Senin o esen deli rüzgarların beni de içine çekmiş.
-Ah torunum canım torunum hayat işte . Rüzgar esiyor, yapraklar sürükleniyor, sürükleniyor . İşte bizler de öyle nerede duracağı belli olmayan yapraklarız. Keşke yemyeşil cennet gibi bir köşede durabilsek.
-Ama babannem ben de o yapraklardan biriyim hiç kurumayan hep yaş. Yağmur devamlı yağıyor .Ne zaman kuruyacağım diye bekliyorum.
-Ah torunum ah...Dinle ..Erzincan’a ilk gelin geldiğim günü dün gibi hatırlıyorum . Hayatımın dönüm noktasıydı. Hafızama öyle kazınmış ki silmek istesem bile silemiyorum.Dün gibi yaşıyorum, hiç unutamıyorum, silemiyorum..
-Babanne yeter ! Her anlatışında hem çok üzülüyor hem yoruluyorsun.
-Anlatarak rahatlıyorum ve anılarımı yeniden yaşıyorum. Oğlum! Benim zamanımda üç evlilik yapmak ne demek bilir misin sen?
Eskiden evlilikler görücü usulu olurdu, hatta görmeden evlilikler yapılırdı.. Sevmeden , aşık olmadan evlenen mutlu mu olur mutsuz mu; bilemeyeceğim.
Beni bir ağaya verdiler. Köyün en zengini ve ve ava çok meraklıymış.. Üstelik pek de yakışıklıyımış öyle demişti anam . Ben de uçarak gelin olmuştum. Gelinliğimin uzun uzun telleri vardı. Kına gecesi bile yapmıştık. Halay çekip (, ooooffff ne halaydı) ağamda türkü söylemişti. Pek güzel yanık sesi vardı. Hala bu türküyü dinlediğimde göz yaşlarım sele dönüşür. Hafızam, ben çok yaşlandım. Herşeyi unutuyorum . Ama bu türkünün sözlerini hiç unutamam...
Bahçeye kuzu girdi
Düşüme sızı girdi
Anasını ararken
Koluma kızı girdi
Öyle olsunda küçük hanım böyle olsun
Bugünlük de bu akşamlık böyle olsun
Bahçeye ektim biber
Geliyor nazlı dilber
Kurban olduğum Mevlam
Şu güzeli bana ver
Öyle olsun küçük hanım böyle olsun
Bugünlük de bu akşamlık böyle olsun.
İşte bu türkü beni yıkan türkü, içimi acıtan türkü...
Evlendik. Ama bir kaç gün sonra kocam ava gitti. Ben de heyecan içinde yemekler yapmaya başladım . En sevdiği yemeği yapmak için kollarımı sıvadım.
Erzincan çorbası; yoğurt, erişte , kıyma, ve et suyundan yapılır. Bu çorbayı çok sevdiğini söylemişti. Ama içemedi bile. Atın üzerinde ölüsü geldi. Avlanırken vurulmuş.
Taze gelin ben genç yaşta dul kalıvermiştim. Hemen beni ağabeyinle evlendirdiler. Yabancıya gitmeyim , ortada kalmayım diye.
-Ah babannem..anlatmıştın...
-Oğlum! Kararları o zamanlar büyükler verirdi. Bizim konuşma hakkımız bile olmazdı.
Gözümün yaşı kurumadan evlendirildim.
Zifaf gecemizden bir hafta sonra deden sabah kalktı ve çok kötü bir rüya gördüğünü söyledi.
Sen bana namahremsin ! diyerek evi terketti. Beni boşadı. Çünkü rüyasında ölen ağabeyini görmüş ve ağabeyi sen benim doyamadığım karımla nasıl evlenirsin demiş....
Ama ben bu adamım çok beğenmiş ve ondan hoşlanmıştım.
Tabi ki bir haftalık beraberlikten sonra hamile olduğumu ilerleyen zamanda anladım. O dünya yakışıklısı babanı bu şartlarda dünyaya geldi..
Beni bu sefer başka birine verdiler. İstanbul’da bir camcı . Yakışıklı olmayan , sevimsiz biriyle. Hiç ama hiç sevemedim. Ama evlenmeye mecburdum . Üstelik hamileydim. Deden de hemen öğretmen bir bayanla evlendi. Fakat hiç mutlu olamadı hem de hiç...
Sen bunları hiç bilemezsin oğlum. Babanın düğününde hem ben ağladım hem o... İkimizde sevdamızı kalbimize gömdük.
İkimiz de çok mutsuz olduk. Babacığın ise iki arada kaldı. Bazen bana gelirdi. Bu arada ikisi kız bir erkek çoçuk sahibi oldum . Oğlumu çok mutsuz ettım. Farkına varmadan sanırım hatalar yaptım. Zaman geçtikçe bunu daha iyi anlıyorum.
-Evet babanne! Sen onları daha çok sevdin. Babama ayrım yapmışsın . Annem beni hiç sevmedi derdi . Dedeme gelince o da yeni hanımı ve bir de kızıyla mutsuzları oynamış.
Babamı düşünen hiç olmamış kendi başının çaresine bakmak zorunda kalmış. Ancak okulu bitirmiş işe girmiş ve annemle evlenince huzur bulmuş...
- Ah olur mu oğlum nasıl öyle bir şey söylersin. Babanı çok sevdim ama duygularımı hep gizledim. Üvey babasına karşı korumak için sevgimi belli edemedim. Sevgimi kalbime gömdüm.
Yıllar geçti baban çok iyi okudu. Biliyorsun onlar Erzincanı’n en zengin ailesiydi. Babandan parayı hiç esirgemediler.
-Evet babanne babam okumuş başarılı da olmuş ama hiç mutlu olamamış . Onu hiç sevgi vermeden büyütmüşsünüz. Şükür olsun ki karşısına annem gibi sevgi veren biri çIkmış onunla dolu dolu tam 14 sene yaşadı. Bazı geceler anneme şikayet ederdi seni. Ben gizlice dinlerdin onları çünkü içki içtiği günler gözleri yaşla dolar ve devamlı seni ve babasını anlatırdı . Hem annesi var hem babası ama ikinizden de hiç sevgi görememiş...
-Of torunum üzüyor ve yaralıyorsun beni...
-Ama gerçek bu babanne... Babamı kalp krızi sonucu kaybettiğimde sen yanımda bile olamadın çünkü hep diğer çoçuklarınla beraberdin. Babamda baba sevgisi almadan büyümüş kadere bak ben de babasız büyüdüm. Ama annem hiç evlenmedi ve beni sefkatinle sarıp sarmaladı. Kardeşlerim annem ve ben yumak olduk ama babamın sevgisi olmayınca hep bir yanım eksik kaldı.
Babanne biliyorsun o sert esen rüzgar yaprakları öyle sürüklemiş ki beni de içine almış, rüzgardan ve yağan sert yağmurdan kurtulamadım bir türlü. Benim oğlumda aynı şeklıde baba sevgisini az alarak büyüyor. İşte kaderin cilvesi ben oğlumu babalı büyütmek istedim bol sevgiyle ama karımla anlaşamadım. Olmadı olamadı...
işte bu hayatın kötü sillesi...Kader bu...Rüzgarla savaşıp duruyorum...Nereye kadar bilemiyorum...
YORUMLAR
Duygu ve düşünceleri ne güzel anlatmışsınız...
Harika güzel bir yazı olmuş.
Tebrik ederim.
Saygılarımla
canandemirel
Sevgili Canan,
Öykü yazmak kalemine yakışmış. Öykünün içindeki türkünün sözlerine de bayıldım.
Boşanmalar seri şekilde devam ediyor ne yazık ki...Ailede bir boşanan oldu mu, gerisi çorap söküğü gibi geliyor. Keşke eşlerin anlaşabilmeleri eskisi kadar mümkün olabilse. Merhamet ve sevgi aşk denen şeyin üzerine çıkabilse. O zaman yuvalar yıkılmayacak kanısındayım.
Kutluyorum. Sevgiler.
canandemirel
BABAANNEMİ HATIRLIYORUM....sayende rahmetle andım...keşke büyüklerimiz olsada böyle güzel şeyler anlatsa...sevimli samimi sade ama muhteşem bir yazıydı....tebrikler
canandemirel
evet saygıdeğer şair hüzünlü bir hayat hikayesini ve bizlerin yaşam şeklkini ağalığın ve görücü usulü evliliklerin kalmadıgı günümüzde yıllar önce yaşam şeklini gelecek nesillere aktarmak ve sizin kaleminizden harika olmuş yüreğine kalemine sağlık
kenan33 tarafından 7/30/2011 11:16:40 AM zamanında düzenlenmiştir.
Hüzünlü bir öykü, başarılı bir anlatımla bizlerle buluşmuş.
Babaannelerimizin gerçek hayat öyküleri, böyle güzel öykülere ilham kaynağı oluyor.
Tebrikler bu güzel, fakat içeriği acıklı öyküye, selam ve saygılarımla.
canandemirel
sevgilerimi yolluyorum...
Hassas noktama dokundunuz. Büyüklerime çok düşkünümdür, bayılırım onlarla konuşmaya. Anlatsınlar, mümkünse hiç susmasınlar. Dedelerimi görmek nasip olmadı ama ninelerimi dinlemek eşsiz bir keyif. Tebrik ediyorum sizi, konu harika, anlatım çok içten, kapsıyor kalbimizi.:)