- 671 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
B.
Bunca muazzamlık ortasında durup gayr-i muazzam olabilmenin verdiği mütevazimsi rahatlıkla bindiğim siyah atımla gezinedururken; bu yazıtın en fiyakalı duracağı yerin ’Anılarım. (Hatıralarım.)’ olacağına karar verdim. Bu kararıma vardığımda saatin akrebi ile yelkovanı arasındaki husumet ilerlemiş, vakit kendine bodoslama dalarak ’21:47’yi göstermişti..
Bu, bir anı’mdır.
Bir an’ım...
Dilim döndüğünce, becerebildiğimce kelimelere şık kıyafetler giydirip balonumsu baloya göndereceğim. Hatta, yaşadığım bu hoşluğu o kadar mızmızlaştıracağım ki; eline patlamış bir balon ile uçan mısır alıp kalemimden çekiştirecek ve tüm şımarıklığını gösterecek.
Oldum olası zıtlıklarla meşgulümdür. Bu yüzden siyah atıma atlayıp buraların tozunu alacağım. O da yetmezse sağırların katıldığı bir toplantı salonuna gidip ’Beni dinleyeceğiniz için sizlere minnettarım!’ diyeceğim. ’Nitekim sizler çok şanslısınız. Çivisini başka bir gezegende unutmuş Dünya/nın bu haline şahit değilsiniz ya, gözünüz aydın.’ da demeyi unutmayacağım.
Daha önce hiç yolcu uğurlamamıştım ’havaalanında.’ Nasıl bir duygudur, neler hissediliyor bilemedim. Ya o fırsat bana yanaşmadı, ya da ben pek uygun görmedim. Kaderin cilveli elleri bugün enseme ilişti. Olacakları önceden haber vereceğe benziyordu ki süründüğü parfüm, benim sevdiğim o insanı uğurlarken tadacağım hislerin karışımından oluşan bir kokuya sahipti.’ Hayatımın uzun mesafe koşusunda beni geçemeyecekleri aşikâr olsa da benden sonra ipi göğüsleyecek olan değerli şahsiyetler var. Hepimizin gönül olimpiyatlarında bu yarışçılar vardır elbet, olimpiyat meşalesini söndürene kadar ’hakk.’
Sarraf olan kalbimin kıymet biçerken sakalını sıvazlayıp düşüncelere oksijensiz daldığı bir insanı uğurladım bugün. Hava limanına yürürken her şey yolundaydı. Henüz duyguSALlarım hissiyat denizime inmemiş olmalıydı ki bilinç altım bilincime uyarıda bulunmamıştı. Hasılı, her şey iki kolon arasından bana baktığı o an başladı. Kimliği belirsiz birkaç mülteci his kalp kapaklarıma öyle şiddetli bir tekme attı ki, içeri girip ’üzül üzül üzül!’ demeleriyle boğazımı düğümlemesi bir oldu. Gözlerimin basireti bağlandı. Tüm renkler hep bir ağızdan serçe parmaklarını uzatıp ’Küstük seninle.’ diyorlardı. Hayır, anlamıyorum; konuşmak istiyordum ama onun bana öyle dolu gözlerle bakması sanki ağzıma mühür gibiydi. Minik bir bebeğin yemek yerkenki hızıyla ilerleyeduran değerlim, gözden kaybolduğunda ise slow motion hayatım tekrar full hd devam etti.
Diyeceğimi sanıyorsam yanılıyorum. Öyle kolay bırakmak yok! Yayınım geri gelince ve dışarıdaki sinyalleri sağlıklı bir şekilde alınca frekans ayarlarım da normal hayata döndü dönmesine de, uçağın kalkış sesiyle yeniden hararetli bir zelzeleye kapıldım. Türkan Şoray ve Kadir İnanır’a parmak ısırtacak bir yeşilçam figürüyle dönüp arkama baktığımda yerle bağlantısını koparmak için Allah’ın emri kokpitin kavliyle hızını alan uçağı gördüm. O an o uçak silindi ve yerine değerlimin silüeti geldi. Uçan bir insan ha? Hiç fena değildi! Evet, tam da böyle saçmalıyordum; ta ki kalp kapaklarıma şafak operasyonu tekrarlanıncaya dek. Bu kez içeride muslukları açık unutmuş bir hanım olmalıydı ki gözlerim doldu. Bu benim hakîmyietim dışına bir yolculuktu. Direksiyonda biri vardı ve benim tek kurduğum cümle ’Öndeki hissi takip et!’di. Bu arada iyiden iyiye nokta halini almış olan uçak, Van Gölü’nü okşayıp bir de hatıra görüntüsü bırakmaz mı benim gözlerimin kamerasına?
’Anlatılmaz ki, yaşanması gerek.’ diyenler varsa onlardanım. Bir an’ın anı’ya düşmesi de böyleydi. Kendime tesellim, bu yazıyı olabildiğince okunası kılmaktı. Benim hislerim özlemimdendir. O gidince dünyaya geldi, o’nsuz büyütmem gerek. O gelinceye dek. Hem belki o da bir kardeş getirir ha? Birlikte büyürler..
Vesselam Ankara,
Hoşça kal B, unutulmayacaksın.
YORUMLAR
Sevgili dostum,
Biliyorum ki sizin yazım uslubunuz imge içeren kelimelerde oyun oynamak. Lakin edebiyat bunu ne decece kabul eder veya nasıl bir kategoriye koyar bilemiyorum. Yazılanları da pek ciddiye almıyorsunuz. Sonuçta ben deneme deyim siz anı deyin artık işlenen konu bir veda bir ayrılık... Dilerdim ki şu yazı okuyucuyu sayfadan ayrılırken gözleri nemil yüreği hüzünlü bıraksın. Ben şahsıma o atmosferi yakalayamadım. Üzgünüm...
Hasretine kavuşman dileğiyle, gözlerinden öperim.
pesimist_19o3
Mükemmeldi kardeşim. Bu gün,hocam Adnan Başer Kafaoğlu'nun vefatı nedeniyle bilgisayardan ve yazı yazmaktan uzak durmuştum. Bir saat kadar önce açıp, aceleyle bir yazı yazıp,yayınladıktan sonra yazısını beğendiğim 5-6 dostu da okudum; onlar arasında "ON" puanı tıkladığım da bir tek bu yazınız oldu.Saygı ve sevgiyle...
pesimist_19o3
Yazıyı beğenmeniz, takibiniz hayli onure edici. Eksik olmayın. Sağ ve selametle.