Ayenil, Nedeil ve Emeseg/5
Emeseg, babasının ve yanındakilerin meraklı, meraklı olduğu kadar da hayret dolu bakışlarını görünce kendiyle gurur duymuştu. Çocukça gururunu bencillikle şımartmış, kibirle süslemeye kalkışmış olmalıydı ki, biraz sonra inişe meyilleneceği, rampa başına gelmesine rağmen, vites küçültmek gerktiği düşüncesi, çoktan uçuvermişti aklından.
Remork, dört lastikli idi. Ön tarafında makaslı bir oku vardı ve çeki demiriyle traktöre takılıydı. Yüklü olduğundan basmış ve traktörün hızını artırmıştı. Böyle bir duruma alışık olmayan Emeseg, güçlü bir şeyin arkadan çarptığını sanıp geriye bakmış, bu arada babasının, el işaretiyle: “Vitesi küçült” dediğini görmüştü. Şaşırmıştı. Hızlanmış bir motorun vitesinin küçültülmesinin zorlaştığını tecrübe edinmediğinden, vitese elini atar atmaz boşa çıkmıştı. Traktör iyice hızlanmıştı. Frene basmış ama, remorkun yükü ikiye katlanmış gibi, traktörü sürüklediğini fark edince, ayağını çekmişti. Şaşkınlığı gittikçe artmıştı. Ne yapacağını kestiremiyordu. Bir ara 20-25 metre ilerde 3-4 yaşlarında komşu çocuğunun, sağ taraftan yola doğru koştuğunu görünce, direksiyona daha bir sıkı sarılmıştı. Çocuğa çarpması an meselesiydi. Hızı iyice artmıştı.
Çocukla traktör arasında 1 metreden daha az bir mesafe kala direksiyonu sola kırmıştı. Kırmasıyla yolun sol tarafında kaz ve ördeklerin serinlediği su birkintisiyle dolu 5-6 metrekarelik kargına girivermişti. Ani girş ve çıkış nedeniyle remorkun ön tarafı haddinden fazla zıplamış, dolayısıyla üstündeki arpanın neredeyse yarısı gölete dökülmüştü.
Tüm bu yaşadıkları ne zaman bitecekti? Bir an kabusları geldi aklına. “Kabus olsaydı yaşadıkları, uyandırırdı sahipsiz ses” diye geçiverdi hafızasından. İşte tam da o an, sağ elinin bileğinden güçlü bir el yakalamış, sıkı sıkı tuttuğu direksiyondan alarak bacakları arasından aşağı doğru istem dışı çekerek el frenini tutturup bırakmıştı. Bırakmasıyla Emeseg’in el frenini çekmesi ve aynı anda var gücüyle ayak freni ve debriyaja basması bir olmuştu.
Traktörü durdurabilmişti bu defa. Arkasında neler olup bittiğini görmek istemediğinden soluksuz kalmış, boğulur gibi olmuştu. Oradan bir an önce uzaklaşırsa, nefes alabileceğini düşünerek, tabana kuvvet kaçmaya başlamıştı. Eve kadar koşmuş, doğruca salondaki somyanın altına, ayakkabılarıyla girivermişti. Annesi de içlerinde olmak üzere kimseyi görmek istememişti. Neden sonra nefesini toplamış, olan biteni gözlerinin önüne getirmeye çalışarak olayı bir kez de zihninde yaşamaya başlamıştı. Traktörü durdurduğu anın öncesinde yaşadığı görünmez güçlü elin ne olabileceğini düşünmeye başlamıştı:
“Yoksa, sahipsiz sesin, sahipsiz elleri miydi?”
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.