Röportaj
Muhabir(M) : yarın ölecekmişçesine patavatsız, kendini dayanılmaz sanan bir deli.
Malik Yılgıner(MY) : kariyerinin doruklarında bir oyuncu.
Buket Tekbağ(BT) : komedi ağırlıklı işler yapan en başarılı kadın oyuncu.
Bir kanal için hazırladıkları yeni bir sitcom hakkında konuşmak için, saygın bir gazetenin çalışanını, tanınmış lüks bir mekânda ağırlamak istediğini söyleyen yapımcıya, o yazarlarının yıllık izinde olduğunu söyleyemeden telefonun kapanmış olması; hızlı muhabirimize verilmiş büyük bir şans oluvermişti.
Çok iyi tanıdığı ve sevdiği bu iki büyük sanatçıyla röportaj yapma fikri büyüleyiciydi. Müdürü onu defalarca uyarıp yola koyulmasını söyledi.
Mekânda hummalı bir çalışma vardı. Dizinin orijinal dekorunun bir kısmı hazırlanıyordu. Biraz sonra her ikisi de dizideki karakterlerine bürünmüş halde geldiler. Bu olayın tamamen reklam odaklı olduğu izlenimi veriyordu. O anda Kirpi gibi kafasını kaşımaya başladı ve soruları biraz değiştirmeye karar verdi muhabirimiz.
M_ Sayın MY bu denli ünlü ve zengin biri olmanıza rağmen çoraplarınızın bileklerinizi çizmesini ve kaşındırıyor olmasını neyle izah ediyorsunuz.
MY dizideki kahkahasıyla ‘çok iyi bir girizgâh yahu’ diyerek ortamı ısıtmaya karar verdi.
Oysa muhabirimiz hiç gülmüyor, çok ciddi bir soru sormuşçasına cevap bekliyordu.
M_ Sanırım bu gibi konulara girmemi istemiyorsunuz, peki o zaman dizideki karakterinizin gizli gay olduğu, hatta bilinçli olarak homoseksüelliğe övgü yapılacağı söylentisine ne diyorsunuz?
MY_ Evladım sen gelmeden önce ne içtin, ciddi olamayacaksan iptal edelim röportajı.
BT_ Karışma sen, bak ne güzel şakacı biri göndermişler.
Tüm şirinliği ve ortalığı toplama çabasıyla bu anaç tavır muhabirimizin kızgınlığını geçirememiş olmalı ki…
M_ Sevgili BT size bugüne dek çok para kazandıran yüzünüzü, kazandıklarınızla değiştirmek istiyor olmanız sizde bir çelişki yaratmıyor mu?
BT_ Ne münasebet canım.
Çık çık çık Allah Allah ya çattık bir deliye desene Malik.
Nasıl olduysa diğer gazetelerde duyup ekip yollamıştı tesadüfen. Deklanşörler durmadan çalışıyor, sanatçılarda çekmeyin lütfen diyordu. Şirket sorumlusu ise ağzından salyalar akarak el altından çekin anlamında işaret yapıp, bir yandan sesli olarak yarım ağızla ‘lütfen duymuyor musunuz lütfen yeter artık çektiğiniz fotoğraf, röportaj bitti dağılıyoruz arkadaşlar’ diyerek herkesin gönlünü yapmaya çalışıyordu.
Oyuncuları kızdırmayı başarmış ancak reklam yapmalarını engelleyememişti.
Aniden kalktı ayağa muhabir ve haykırdı kollarını yakarır gibi açarak.
Yaşasın Tiyatro…
29.07.11
Nadir