Bir aşkın Paradox'u
Bütün paradox ,aşkın mantıksızlığı , insan duygularını değişken kılması ve insanın beklentilerinin oluşturmaya çalıştığı mantık çizgisi ve salt tatmin olma isteğinin çatışmasıyla başlıyor aslında.Bunun temelinde de iki tarafın birbirine duyduğu özlemin ve sevginin eşit derecede olmaması yatıyor.Bir tarafın tabiri caizse ve kaba tabirle ’’ penisinin testisine ’’ denk olduğu rahatlık mertebesi, diğer zavallıyı adeta ,özlemin ,düşüncenin,kararsızlığın ve o tabir edilemez acının kızgın çöllerinde adeta yakıyor.İşin en kötü tarafı ise,bunu karşı tarafın çok büyük oranda anlamayacak olması.Aslına bakarsanız aşık olma durumu aç gözlü bir duygu durum hali.Hayal ettiğiniz bir anı gerçekleştirdiğiniz zaman ,istekler ve arzular kendini bir üst sürümüne taşıyor.Yani aşkın içinde genel bir tatminsizlik hali hazırda mevcut.Bir de bırakın bu yüksek arzuları,salt, tatmin olması gereken manevi arzularınızın da tatmin edilmediğini düşünün.Durum gerçekten duygusal bir felaket.Siz ince ince aşktan nakışlar örmeye çalışırken karşı tarafın kalbinde,onu her an aklınızda tutarken,ne kadar yoğun çalışırsanız çalışın onun için vakit ayırabilirken,onun için memnuniyetle uykusuz kalabilirken,o her daim yorgun ,yoğun ve zamansız olduğunda bahsedecektir.Siz muhabbetin en tatlı yerinde olduğunuzu düşünürken ,hemen bişeyler yiyip, yatması gerekir.Hayatıyla ilgili bütün şeyler sizden önde gelir.İlk önce kendi işi,kuaförü,maçı ,kendi keyifleri sonra siz gelirsiniz.Bir sonraki aşamada da, bir şekilde sizi hayatına dahil etmez ama siz bunun farkına bile varmazsınız.Çünkü siz o esnada çaresizce onun ağzından çıkacak güzel bir söze,paylaşılması ve yaşanması güzel olan anlara odaklanırsınız.Bir inşaat işçisi gibi ; siz evin ikinci katını çıkmaya çalışırken, evin temelinden irili ufaklı parçaların kopup savrulduğunu farketmezsiniz.Diğer yandan aşkın size zerk ettiği optimizim karşı tarafın bu umursamazlıklarını,yanlışlarını görmenize engel olur.Bazen çok büyük hatalarını göremeyecek kadar kör olurusunuz. Bu durumu tek görebilecek kişi ’’ çektiren ’’ olarak tabir ettiğimiz kişidir. O esnada egosunun tatmin olduğu o anın tadını çıkarmak için, sizin yaşadığınız sıkıntıyı görmezden gelir.Şarkıda da söylendiği gibi karşınızdaki kişi ‘’ küçük yolların kahramanı ,büyük yolların şaklabanı’dır. Yani o hep küçük düşüncelerin ,olayların ve alışverişlerin peşinde olur siz sizin için güzel bir şato hayal ederken.İlişkinizden yakınma seanslarında sizin için yaptığı ufak tefek şeylerden bahsedip,bunların etrafına sizinle ilgilenememesinin bahanelerini bir güzel hediye paketi yapıp size takdim eder. Sizde bütün iyi niyetinizle,kaybolan eşeğinizi bulmuş gibi sevinirsiniz ve hatta onun bu bahanelerine inanıp ,onun için üzülürsünüz.
Ve yalanlar..Her biri güven duygusunun üstüne fırlatılmış ,içinde nefret parçacıkları barındıran kimyasal bir silah gibidir Her yalanda kalbinizin bir yeri parçalanır.Bu dünyanın en yanlız acısıdır.Bu trajediyi sizden başka kimse bilemez.
Bu durum ,olay ve olasılıkların bütünü, bir aşkın paradoxunu oluşturur.Paradox diyoruz çünkü eninde sonunda iyi niyetiniz ve aşkın verdiği körlük galip gelir. Mevzu aşk ise hislerinizin ,yaralanan iyi niyetlerinizi ne kadar hızlı tamir ettiğini dışardan bir görseniz ağzınız açık kalır.Herşeye rağmen hala sevmek.
Peki bu paradoxu karmaşayı nasıl yeneceğiz?.Korkarım hiç bir yapıcı yolu yok. Bu süreç sizi öyle bir parçalar ,öyle bir nefretlendirirki ; zamanla yüreğiniz bu olumsuzluklarla dolar taşar ve bu noktadan sonra artık terketmeyi göze alırsınız.İşte o geri dönülmez yol. Bu farkındalık durumundan sonra , karşınızdaki kalmanız için yalvarsa da ,siz de bunu kabul etseniz de,artık mutlu sona ulaşmak neredeyse imkansızdır. işkence sırası sizdedir. İçinizdeki nefret ve üzüntü o kadar büyüktür ki,o kadar yorgunsunuzdur ki, onunla devam etmek için içinizdeki bu bütün pislikleri artık ona boşaltmanız gerekir.Algınız bir kere açıldıktan sonra ,ne kadar incindiğinizi ,ne kadar umursanmadığınızı bir kere reel olarak farkettiğiniz zaman ,iç güdüsel olarak intikamınızı almaya başlarsınız. Hadi onu da geçtik.Bir zamanlar ağzınızdaki o pamuk şekeri tadı yerini anlamsız sıradan bir saman tadına bırakır.Artık orada bulunmanın hiç bir anlamı yoktur.Bir zamanlar o bulunca sevindiğiniz eşeğinizi Niğde’ye sürmenin vakti gelmiştir..
Demir Ferhat Bilal
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.