- 753 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Araf
Bir adım dahi atamadağımı hissediyorum.
Sağımda , solumda aynı boğuk renk... Hani ne cehennem, ne cennet ikisinin arasında sıkışıp kalmak... Günleri örtünmek üstüne. Soğuk çünkü burası. Ne cehennemin sıcağı var burada, ne cennetin ferahı ; Buz gibi burası...
Çabalamanın bir türlü fayda etmediği şu günlerde ben de örttüm sırtıma günleri, çünkü artık kalkanım kırılmış, acılar hızla hücum eder olmus bedenime...
Nereyi tutacağını bilmeyen yara bere içinde ellerim komşu bir el arama sevdasında... Üşüyorum!
Zira beni ısıtan bir çift el yok olmuş artık. Üşüyen yerlerimi avuç içine alan , ayası tenimin üzerinde bir şömine edasında yanan ellerin kayboluş sessizliği çınlıyor zihnimin ücrasında...
Gözümün feri bile kaçmış haberim yok. Cansız bir kaç tel saç düşüyor alnıma, tütün sarısı mat bir renk . Aynaya bakmak gelmiyor içimden sanki , bakarsam aynadaki aksimle hesaplaşamayacağımı biliyorum o yüzden kaçırıyorum gözlerimi yüzümden , yüzüme... Saçlarım ağır geliyor başıma, taşıyamıyorum. Oysa önceden hürriyet kokardın sen ne ara bu kadar ağırlaştın?
En büyük kaybımın, o çok sevdiğim çene gamzemi çıkaran tebessümü edemiyor olmak olduğunu biliyorum artık mesela. Kaçıp uzaklaşma isteği coşuyor uzuvlarımdan dışarıya. Yıllarca beni üstünde taşımış ayaklarımdan bile ince bir ’pes’ ediş duyuluyor. Buğulu bir inzivaya çıkıyor yollar... Hoşça(orada)kalın hüzünlerim. Sizi özlemeye ihtiyacım var keza zihni nadasa bırakma mevsimidir şimdi.
Özge Çetin
Düzenlenmiş arşivlerden...
YORUMLAR
yorgunmusunuz ? zira çok bıkmış usanmış gördüm sizi
oysa hayat çok uzun bir soluk
dizlerimizde kanar yüreğimizde ister istemez.
çok yoruldum ya :))
güzel bir paylaşımdı
en azından bir şeyler anlatıyordu.
sevgi ve saygıyla...
OzgeCetin
Duygusal ve sanki bir geçiş dönemi. Zorlamadan yazılmış, içinizden geldiği gibi. Belki kısacık bir anın özeti belki kocaman dakikalar, hatta saatlerin fısıltısı. İncelmiş, inceltilmiş yumuşak uçlu kaleminizle. Bir kompozisyon yaratma telaşı hissetmeden yazmaya her zaman saygı duymuşumdur. Okullarda aksi baskı yoluyla dayatılıyor ya ben de bayılıyorum kalıpları inkara. Teferruatlara boğmadan kısa ve lezzetli bir anlatım olmuş. Tebrikler.