- 1255 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
FELSEFİK BİR SÖYLEŞİ
VAROLUŞUNU VE EVRENİ SORGULAYAN DÜŞÜNEN İNSAN...
Bence insan evrenin özetidir. Evrende akıllı yaratıklar üstüne, değişik görüşler olmakla birlikte, bence başkaca canlı dünyaların ve o dünyalarda da başkaca akıllı yaratıkların olabileceği biçimindedir kişisel kanaatim. Evren, akıllı yaratık olarak insanı yaratmıştır. Fakat sahip olduğu bilgi beceriyi, tüm canlıların ayakta kalması adına kullanmaz ise kendi neslini de yoketme tehlikesi ile karşı karşıyadır.
Bu Einstein`ın ``Üçüncü Dünya savaşı nasıl olacak?`` sorusuna, ``Üçüncü dünya savaşını bilmem ama , dördüncüsünün baltalarla olacağI kesin!`` diyerek, nükleeer silahların korkunç etkilerini ortaya dahiyâne biçimde koyması ile çok veciz ifade edilmiştir.
Bu gün devletler ne yazık ki önemli bayram günlerinde, resmi geçit törenlerinde, hep silahlarını, füzelerini, tanklarını toplarını caddelerden geçirerek, gövde ve güç gösterisi yapmaktalar. Nereye kadar sürecek bu güç gösterisi; işte ne kuvvetli silahlar, bugün yeryüzünde çeşitli depremlerin tetikleyicisi oluyor ve patlamaların yarattığı dalgalar, sarsıntılar dalga dalga yayılarak, durağan haldeki fay hatlarında deprem tetikleyicisi olabiliyor; bu zincirleme devam edecektir, domino etkisi ile. Bu nedenle silahlanma yarışı insanlığın önündeki en büyük tehlike, gerçekten kendi eliyle yaratacağı bir kıyamet senaryosuna dönüşmüştür. Gerçekçi, bilimsel ve hümanist olmak gerekmektedir. Ne yazık ki Filistin`de, Irak`ta, Afganistan`da, Pakistan`da olanlara baktığımızda ve çok yakın sınırımızda Ermenistan ile olan ilişkilerimizde manipülatif SOYKIRIM çıkartmasına baktığımızda, emperyalizmin doymak bilmeyen sömürü hırsının katmerlenerek sürdüğünü ve ABD`nin Asya pazarını ele geçirme savaşını görürüz. Bu piyoner zihniyet (Yerleşimci) son bulmadıkça, insanlık huzur bulmayacaktır. Ama ne yazık ki insanlığın geleceğini, aklın ve bilimin değil de teknolojinin ve şiddetin tayin edeceği bir kıyamete doğru hızla sürükleniyor dünyamız.
Her ne kadar güvenlik altında olursa olsun, bu nükleer silahların bulunduğu alanlara, bir gün göktaşı çarpması ve kontrol dışı biçimde infilâkın gündeme gelmesi de bir olasılıktır. Nasa`nın dünyaya çarpma olasılığı bulunan göktaşlarına karşı, onları daha dünyamızın atmosferine girmeden parçalayıp, nükleer patlamalarla sona erdirmek projeleri vardır. Ortak akıl nereden bakarsanız bakınız bu silahların yok edilmesini öngörmektedir. Savaşa ayrılan paralarla, insanlığın, ortak çıkarları uğruna neler yapabileceği gerçekliği üstünde önemle durulmalıdır . Ancak burada insancıl duyguların yeniden yeşertilmesi gerekir.
İsrail`in son derece acımasız biçimde çevresine saldırması da kabul edilemez ve savaş suçlusu olarak, insanlık bu savaşın faillerini yargılamalıdır; o zaman insanlık ve erdem büyüyecektir.
Freud`un psikanalizm öğretisine göre ``İd, ego ve süper ego`` arasında barışık bir denge kuran insan, uyumlu ve dengeli insandır. Bunu insanlık adına genellemek mümkündür. İmkânsız olan hiç bir şey hemen hemen yoktur. İnsan aklına gelen her şey gerçeğe dönüştürülebilir.
Doğaya olan sevgi ve saygımıza gelince; biyo enerji kavramı, gerek çiçekler gerekse su üzerinde yapılan deneylerin sonucu kanıtlanmıştır ki, canlılar olumlu enerjiye karşı olumlu tepkiler veriyorlar. Çiçekleri seviniz daha güzel açtıklarını göreceksiniz.
Bir bardak suyun yanında gürültüden ibaret müzik çalarsanız, su moleküllerini dizilişleri uyumsuz oluyor, eğer ahenkli senfonik bir müzik çalarsanız, daha ehenkli ve uyumlu oluyor dizilim.
Sonuçta ses, sıcaklık, düşünce bir enerji biçimidir ve evrende etkisini sürdürmektedir. Evren, bütün atomlarıyla en küçük hareketi ve değişimi, aynı anda duyan bir algılama gücüne sahiptir bence. Neden derseniz; her maddenin ve enerjinin bir kütlesi vardır, minimize etsek bile, elinizi bir an için salladığınızı düşünüz; ne yaptınız, boşluk gibi gödüğünüz, birim atmosfer içindeki, hava moleküllerinin yerini değiştirmiş oldunuz, peki yeri değişen molekülün yerine ne geldi, başka moleküller, o nereden geldi, başka bir yerden, onun yerine ne geldi sorusu sonsuza kadar uzamaz mı? Ancak bu, bu kadar düz ve basit değil elbet ve çok karmaşık boyutları var, bu yer değiştirmenin. Bunlar üstüne deney yapılarak evrenin gizemli bir çok davranışı bilincimize taşınabilir. Evrende sırları çözülecek henüz karadelikler, akdelikler var. Her yıldızın sahip olduğu atmosfer ve evrenin boşluğunu saran gazlar ve yoğunluklar farklı. Ancak boşluk diye bildiğimiz şeyin içinde, gözle görüp algılayamadığımız, bizim algı frekanslarımızı aşan bir çok şeyin varlığı gerçek, ama bunları zamanla akıl gücü çözecek sanırım. İnsanoğlu bu gün hızla bilimsel gelişmelere imza koyuyor. Yakın gelecekte daha çok şey bulunacak. Düşüncenin okunabileceği evre gelecek. Bu insan beynine entegre edilecek bir çip sayesinde gerçekleşecek. Belki ozaman insanları yargılama biçimleri de değişecek ve yeni bir HUKUK`un temelleri de atılacak.
Sakın gülmeyiniz...
Saygılarımla...
BİR TÜMCE DAHA İLAVE ETMEK İSTERİM;
Sanırım bir gün boşluk dediğimiz uzayın içini dolduran ve atomlar arasındaki boşluğu da saran, maddenin değişik bir boyutu ve başkaca hiç bir şeyle kıyaslanamayacak güç ve şiddette, koruyucu, birleştirici özelliği bulunan, adına EVRENİN RUHU adını verebileceğimiz bir kavramı, ortak akıl kabul etmek zorunda kalacağız ve bu ruhun iç ve dış kutup olmak üzere de iki kutbunun olacağı varsayımını gözardı etmiyorum. Nötr bileşen olarak da evrenin kendisini yerleştiriyorum içine. Bu akıl hepimizin aklına son noktayı koyacaktır...
En derin saygılarımla.
ŞABAN AKTAŞ
12.05.2009
YORUMLAR
felsefeden ( ,hümanizm sosyolejiye,siyasete,politikaya),ordan kozmolejiye ordan biyoenerji birsenfoni gibi tasvir ettiniz ,
gelecek quantum fiziğinde
ülkemiz nerde?
konu güzelsayın AKTAŞ
Güzel , felsefi bir yazı okudum kaleminizden.
Bilindiği gibi felsefede en güzele ve en iyiye ulaşma fikri vardır,
Ve fakat buna hiçbir zaman ulaşılamaz. Çünkü İnsanlık, her gün, akla dayalı yeni bilgilere ulaşır
ve bu yeni bilgiler ışığında yeniden değerlendirmeler yapılır.Böylece insanlığın düşünce ilerlemesi sağlanmış olur.
Bir değerlendirmeye göre; Dünya'da sağlanacak enson şey ADALET'tir. Bu sağlandığında insanlık ALTIN ÇAĞ'ına ulaşacaktır.
Buna biz şahit olurmuyuz?
Zor gibi görünüyor.
Saygılarımı sunarım.
Şaban Aktaş (Homerotik)
Konuya ve yorumunuza geniş bir yorum olacak daha önce sitede yazmıştım:
...
ÜÇ GÜZELLER EFSANESİ
Efsaneye göre, Peleus ile Tetis’in düğün törenlerine Nifak tanrısı Ares (Mars) altın bir elma gönderir. <<İçlerinden en güzeline >> yazmaktadır elmanın üstünde.
Zeus bu elmayı kime versin; tanrılar arasında habercilik yapan kurye Hermes ile birlikte bu elmayı tutar, ida Dağı’nda Çoban Paris’e gönderir.
Bu kararı ölümlü birisi versin der, çünkü bu kararı Zeus verir ise, tanrıların verdiği karar da ölümsüzleşecektir.
Adı geçen üç güzel, Afrodit, Athena ve Zeus’un kendi karısı Hera’dır.
Ticaret Tanrısı Hermes işbilirliğin, pratikliğin temsilcisi ve ölülerin ruhlarını Hades’e taşıyan, tanrılar arasındaki haberci -KURYE- tanrıdır.İda Dağı ki tanrıların oturduğu yüksek dağlardan birisidir bu dağ ve Olympos Dağı’nın işlevini üstlenmiştir burada.
(Olympos dağı, Antalya’ da Kemer ilçesinde bu günkü Tahtalı Dağı’dır. 2365 m. ve Olympos sözcüğü eski Anadolu dilerinden gelen bir sözcüktür.)
Altın elmaya sahip olmak için
Hera der ki Çoban Paris’e ;’Bu elmayı bana verirsen seni Asya kralı yaparım.’
Athena der ki; ’Bu elmayı bana verirsen sana sonsuz akıl bilgi ve kehânet gücü bahşederim.’
Afrodit der ki,
’ Bu elmayı bana verirsen; sana Ispartalı Helena’nın aşkını bağışlarım!’
Helena güzelliği tüm dünyada dillerde dolaşan bir kadındır.
Sonuçta Isparta’lı Helena ’nın aşkını tercih eden Çoban Paris bu Altın elmayı Afrodit’e verir ve Afrodit; Aşk ve Güzellik Tanırıçası sıfatını kazanır.
Daha sonra Isparta’lı Helena ’yı kaçırmak isteyen Troya (Truva)lılar, Anadolu’ya saldırır ve Truva Savaşları başlar...
Elbetteki savaşın amacı Küçük Asya olarak adlandırılan Anadolu’yu istila hareketidir. Hedef tüm zenginlikleri ele geçirdikten sonra , Asya’yı tümüyle ele geçirmektir.
Bu nedenle bu felsefenin takipçisi olan Büyük İskender, Truva savaşlarından(M.Ö.1184) yaklaşık 850 yıl sonra M.Ö.334 te Asya seferine çıkmış ve Hindistan’a kadar ilerleyerek, Helen İmparatorluğu’nu kurmuştur.
Amaç Helen kültürünü dünyaya küresel biçimde egemen kılmaktır.Ordularıyla gittiği yerlere felsefecileri, bilim adamlarını da götürerek DÜNYA ORTAK KÜLTÜRÜ yaratmayı düşünmüştür.Ancak günümüzde de buna benzer asıl amacı sömürü olan ’ Küresellleşme Politikaları ’ varsa da bunlar yaşama şansı olmayan politikalardır.
Eğer tarih göreceli bir tekerrürden ibaret ise, nasıl ki Büyük İskender’in ölümünden ,
kısa bir süre sonra kurduğu İmparatorluk dağılmış ve dört ayrı idareye bölünmüş ise, tüm küreselleşme üstüne bu gün yapılan hayâller de suya düşmeye mahkûmdur.Tarihten bu noktada ders alınmalıdır.
Asya ile Avrupa arasındaki bu topraklarda yaşayan bizler, bu anlamda nasıl bir coğrafyada yaşadığımızın ve Batı Dünyası’nın amacının ne olduğunu bu efsaneyi iyi irdeleyerek çıkartabiliriz.Burada tanrıların taşıdıkları sıfatların ve altın elmayı elde etmek için verilen tekliflerin her biri altın değerinde tarihsel nasihatlardır.
Altın Elmalar ise; gece ile gündüzün sınırlarında Hesperid’lerin beklediği bahçelerde yetişmektedir.Dünyay’ı sırtında taşıyan ATLAS adlı tanrı bu elmalardan koparmak isteyince, sırtında taşıdığı dünyayı bir süre sırtından indirmek zorunda kalır.Bu arada dünyayı taşımak, kuvvet tanrısı Herakles’e(Hercules) düşer.
Burada dünyayı kısa bir sürede olsa sırtında taşımayı üstlenen Herakles’e üç Altın elma bağışlanır.Antik çağ’da yapılan Herakles heykellerinde Herakles’ in Oniki Macerası ya da kahramanlığından birisi olan bu olay;Herakles’in omuzunda dünya ve arkada sağ elinin içinde sakladığı üç altın elma motifi ile betimlenmiştir.
O nedenle bu güne kadar dünyayı sömürge olarak elinde tutan felsefelerin düşünsel boyutu iyi irdelenmeli, felsefe olmaksızın dünyayı yönetmenin de mümkün olmadığı iyi kavranmalıdır.
Güneşi Batmayan İmparatorluk(İngiltere-Anglosakson felsefi düşünce temeli:MORGENLAND) ile gece ve gündüzün sınırlarını bekleyen Hesperid’lerin altın elma bahçeleri, bana göre aynı felsefi temele dayanmaktadır.Hindistan’dan Anadolu’ya uzanan Asya coğrafyası ve el değmemiş altın madenleri değilse, nedir ele geçirilmek istenen, tüm dünya ise eğer; bunun adı bu gün GLOBALİZM( ATLAS)dir.Yani ne kadar eski bir ’Yeni Dünya Düzeni ’
BÜYÜK İSKENDER ROLÜNÜ GÜNÜMÜZDE BUSH ÜSTLENMİŞTİR...
HELEN KÜLTÜR MİRASINI ROMA, ROMA’YI BİZANS, BİZANS’I AVRUPA BİRLİĞİ VE ABD TAŞIMIŞTIR GÜNÜMÜZE... DİNLER, TANRILAR (adları) VE FELSEFELER DEĞİŞSE DE , KRALLAR DEĞİŞSE DE ÖZÜNDEKİ ÇIKAR KAVGASI DEĞİŞMEKSİZİN SÜRMEKTEDİR YERYÜZÜNDE.
Bu ne tesadüftür ki Büyük İskender’in sevgilisi erkek ve o bir homoseksüel idi.Dünya ezelden beri ...nelerin elinde fırıldak değil de nedir, uyanık olmak gerekmektedir.
Saygılarımla...
24.12.2008
ÜÇ GÜZELLER
Düşünün ki üç kişi
Biri önde
Çaprazında ikisi
Kollasınlar öndekini
Her güzel şey üçtür
Üç kişi; biri ben, biri sen
Öbürü senden benden
Ne zaman ki güzellik çoğalır
Çirkinlik güzellik içinde boğulur kalır
Üç şey düşün
Doğum, yaşam ve ölüm
Neden öldük, öldürüldük
Giden döner mi hiç geri
Yaşasın barış, kardeşlik özgürlük
İda Dağı’nda Çoban Paris
Altın elmayı Afrodit’e verdi
Nifak soktu Zeus Ares ile
Düğününe Tetis ve Peleus’un
Altın elmayı bırakın
Gül yanağınızı uzatın sevdiğinize
Güzellikler katın
Aşk ile güzelliğinize
Özgürlüğün aşığı Prometheus
Ateşi, gülü ve külü sevdi
Çaldı göksel tanrılardan ateşi
Yeryüzüne indirdi
Ne kavga ne döğüş
Kimse pişman olmasın
Savaşma seviş, kutsa ateşinle aşkı
Solmadan gülün ecelsiz
Hakça düzen kurulsun
Huzur içinde oturulsun
Kim nifak soktuysa araya
Ondan hesap sorulsun
Dağılmadan topu kantarın
Ortadan tutulsun terazi
Her güzel şey üçtür
Adaletsiz yaşamak
Acı, korkunç ve gülünçtür
Adaletsizlik insanı ilâhlaştırır
İlâhların çokluğu kıyâmeti yaklaştırır
Saygı duyulsun yaşama
Öldürmek bizi insanlıktan uzaklaştırır...
Şaban AKTAŞ
23.10.1998