UZAK ŞEHİRLERİN PORTAKAL KOKUSU
Uzak bir kentin ölü ucu...
Vitrinde duran birkaç minyatür serçe, cama vuran bir küçük serçe.
Nereden geldi şimdi bu portakal kokusu...
-hey uzak şehir...Hayret inan biz seni hep ölü bilirdik ya.!
.
.Keratalara dedim...
Arada dereler, tepeler var...dedim,
dedim ya.
Dinletemedim...Sonra nasıl sevindim, nasıl.Hani şöyle sağıma soluma bakındım, iki tarafta da kanat yeri yok.Demek ki portakal onların hakkı.Başımı kaldırdığımda havada uçuşan serçeleri gördüm,
gülümsedim.
Uçtu gitti keratalar...
Uzaklara ilk uçan hep canlı olur sanırsınız ya...oysa, en çok göz yorar cansızı.
Vitrin gözlere ödül, minyatürlere hapis cezasıdır, zamansızca ya uçar, ya da solar gider.!
-biriniz ufacık, diğerleriniz cansız...Bir portakal kokusu için, dağ, taş, dere, tepe gidilir mi hiç ?
.
.
Beklemeye koyuldum...
Bizim buralar da tıpkı vitrin gibi, insanlar hep aynı.
Balıkçılar dünkü balıklarını satarken tavaya falan gerek yok, zaten sıcaktan pişmiş hayvan.
.
Sütçüyü sormayın, az önce güğümcüyü teselli etmeye gitti...kızı gelin oluyor, gitmişken neye ihtiyacı var diye de soracak.Amaç; güğümcüyü söyletmek...sonra da çekip gidecek, ah keşke gülücükleriyle.
Pazarda herşey yine aynı kasalarda.
Pazarcılar bağırıyor da, bağırıyor.
-gel ablalar, abiler...bahçenin bunlar, bahçenin.Asıl fiyatı bu ama sana şu kadar, acaba beni mi tanıyor da ucuza veriyor.
Olmaz ki bu portakal, portakal gibi de kokmuyor, hem neden sizin bahçenizde kayısı ağacı ile portakal yanyana.?
ilerde bir teyze var, sessiz ve kimsesiz nasıl da belli, bir düdük çalmıyor adeta çaresizliği.!
-gelin bunlar benim bahçemin meyveleri...desene be kadın.neden kimse senin bahçenin meyvelerini almıyor.ellerin ojeli değil diye mi.
Bizim buralarda herşey aynı.
Değişen pek birşey yok gibi...bugün aldıklarımızı yarın, yine beğenmiyoruz.Eskimeden eskiyor.Yine sürü sürü mağazalar açılıyor bugün, yarın kapanıyor.
Patinaj yapıyor arabalarda küçük çocuklar...kazalarını babalar üstleniyor bugün, yarın ölümlere de babalar ağlayacak oysa...!
.
.
Gözlerim eskitmekten korktu uzak şehirleri,
Hep ucundan baktım.
Önce serçeler gitti,
Sonra yaşlı satıcı kadın...
.
.
Uzak şehrin portakal kokusu da gitmişti.
öyküsatıcısı 2011 Davidoff
YORUMLAR
Yine harikalar diyarında açtım gözlerimi. Bir açılır, bir kapanır hayat gibi ve anlamı tüysüz dudaklarımın. Ortaya dökülen sadece kalbimin fakir halleri ama yok dersimi aldım, artık yalnızları buluşturmam sokak aralarında.
Ne kadar güzel bir rüzgar estirdiğinizin farkında mısınız? Kesinlikle büyülü elleriniz. Tebrikler.
Gözlerim eskitmekten korktu uzak şehirleri,
Hep ucundan baktım.
Önce serçeler gitti,
Sonra yaşlı satıcı kadın...
Herkse gitti...
Sonra, koca şehir kendi başına kaldı; portakal kokusu da gideli çok olmuştu zaten Davidoff.
Sen beni 46 yapamamıştın ama ben yaptım:))
Tebrikler Davidoff, sevgimle...