- 1281 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
B A H İ S
- Çek elini !
dedi ağlayan bakışlarla …
- Dokunma yüreğime ! …
Ve daha son harfi söyleyemeden, yüzme bilmeyen takati hıçkırıklara boğuluverdi. Yeni boyanmış tırnaklarının kıpkırmızı ışıltısını umursamadan saç diplerinden dekoltesine kadar sürdü acısını… Nadasa bırakılacak bir tarla gibi.
Gözleri sımsıkı kapalıydı. Açınca acısı artacaktı sanki. Karanlığa gömüp, göz gözü görmez hale gelinceye kadar zifirleştirmek istedi. Ama dindiremediği ince çığlıklar her seferine gerçeğe uyandırdı onu. Bir ara kabarık eteğine ilişti gözü. Siyah lekeler mahvetmişti bembeyaz Fransız dantelinin güzelliğini. Oysa ne büyük bir coşkuyla, üzerine titreyerek giymişti. Derken o edepsiz lekelerin nerden geldiğini anladı yanaklarından süzülmekte olan katrenin hunharca beyaza düşüşünü izlerken. Hayatında ilk kez çektirdiği eye liner ın gözyaşıyla işbirliği yapıp hüznüne mühür vuruşuydu bu. Daha da hiddetlendi. Kaderine rest çekercesine önce ipek eldivenleriyle fütursuzca rujunu sildi. Saatlerce süren bir emekten sonra muz topuzuna yerleştirilen taçlı duvağını saçlarını yolarcasına çekti ve tüm gücüyle fırlattı. Yüreğinden daha ferah ayaklarını ayakkabılardan kurtardı . O çırpınışlar arasında ansızın aynaya ilişti gözleri. Tanıyamadığı, darmadağın bir kadın ve arkasında onu izleyen heykelimsi bir adam. Etejerin üzerinde en yakın şamdana uzandı ve ona endişeli gözlerle bakan aynadaki adama fırlattı. Kulakları tırmalayan cam sesleriyle irkildi birden. Suçlu ayna değildi ki. Olduğu yerde ani bir ters dönüşle genç adama yöneldi. Yumruklarıyla adamın güçlü ve kaslı göğsünü delmek istiyordu sanki, içindeki delik deşik yüreği gibi.
. . .
Geçen yaz plajda tanışmışlardı. Sahilde yürürken üzerine hızla gelen bir atv aracının altında kalmaktan kurtartmıştı onu Levent . Müthiş bir refleksle Ceyda’yı omuzlarından denize doğru atmıştı kendisiyle birlikte. Kısa bir debelenmeden sonra şaşkınlığını atmış, olayın farkına ancak varabilmişti. Büyük bir minnettarlıkla teşekkür etti genç adama, gözleri gözlerine kilitlenmiş halde. Öylesine delici bakıyordu ki genç adam, kız büyülenmişti sanki.
- Levent ben !
- Ben de Ceyda, memnun oldum !
- O memnuniyet bize ait efendim ! Aslında sizi sahilde yürürken görünce çok şaşırdım. Deniz kızları yürümez ki !
Mahcup bir edayla gülümsedi Ceyda. Çocuksu bir güzelliği vardı . Çilli, beyaz, yumuşak hatlı bir yüzü, kızıl karamel dalgalı saçları,yosun yeşili ışıl ışıl gözleri ... Bir afet olmasa da her erkeğin hoşlanacağı ve yanında huzur bulacağı biriydi. Levent de yabana atılır cinsten bir delikanlı değildi hani. Atletik vücut, geniş omuzlar, uzun boy, Amerikan kesimi gür saçlar, açık mavi gözler ve gökyüzünü delip geçen güneş huzmeleri misali bakışlar.
Kısa süreli bu bakışma ve yoğuşma seremonisini cırtlak bir ses bozdu.
- Hey ! Levent hadi gelsene. Seni bekliyoruz.
Sesin geldiği yer 5-6 kişilik bir gruptan fırlayan kısa boylu, tıknaz kumral ,ve pinpon topu gibi yerinde zıplayan bir gençti. Emre’ydi bu.
- Patlamayın, geldim ! dedi Levent ve son ve afili bir Clark çekerek veda etti kıza.
. . .
Ondan sonraki günlerde her gün görüştüler aynı plajda. Pinpon Topu Emre, Bayan Kapris Nilüfer ve diğerleri. Yaz sonu İstanbul’a döndüler. Hepsinin İstanbullu oluşu da apayrı bir şanstı. Kısa sürede ilişkileri ilerledi. Karasevda modundaydı ikisi de . Ceyda bulutlarda uçuyordu sanki. Babası Levent’i pazarlama müdürü olarak şirkete aldı. Son model bir de otomobil verildi hizmetine. Şoför eşantiyonlu ! Evlilik kararı aldıklarında minik bir kutuda bir hediye verdi babası onlara. Koca bir villanın anahtarı.
Öyle mutluydular ki birlikteyken … Ay dünyanın, dünya da onların uydusuydu sanki.
. . .
Ve düğün günü geldi çattı. Kıpır kıpır hazırlıkların ardından nikah salonunda ayrıldı odalar. Ceyda gelin odasında hazırlanırken ansızın birlikte aldıkları bir karar geldi aklına. Nikah kıyılırken ikisi de ayakkabılarının altına birbirlerinin adını yazacaklardı . Telaştan unutmuşlardı bu küçük ama çok önemli ayrıntıyı. Çekmeceden bir tükenmez kalem kapıp damat odasına koştu. Tam kapıyı çalacakken içeriden cırtlak bir kahkaha sesi geldi. Emreydi bu. Ve ses sırnaşık kahkahalarla karışık konuşmayla devam etti:
- Hadi dostum ! Rahat ol artık. Hem iddiayı, hem de koca bir holdingin veliahtlığını kazandın !
- Daha işi garantiye almadık oğlum. Dur bakalım. Nikahı görmeden paçaları sıvama.
- Boşversene. Şunun şurasında dakikalar kaldı. Sonra ver elini saltanat. Olan Nilüfer’e oldu ama neyse. Uslu durmaktan canı çıktı bir yıldır kızcağızın.
Daha fazla dinleyecek hali kalmamıştı Ceyda’nın. Dizleri bitkin bedenini taşıyamayacak kadar halsizdi ve tir tir titriyordu. Son bir hamleyle kapıyı açtı. Patlama öncesindeki bir çift volkan gözlerle Levent’e baktı, baktı … ve koca bir hıçkırık patlamasıyla gelin odasına koştu.
. . .
Levent söyleyeceklerini toparlamaya çalışıyordu Ceyda’nın yumrukları eşliğinde ki tam o sırada hızır gibi yetişen bir ses duyuldu kapı eşiğinde . Nilüfer’di bu :
- Levent artık geliyor musun yoksa filmin sonunu mu bekleyeceksin !
. . .
Ve el ele tutuşup arkalarına bile bakmadan çıktılar odadan . Ceyda’nın kabarık eteğindeki siyah leke giderek yoğunlaşıyordu ! Farkedemedi bunu. Çünkü o sırada aynadan onu izleyen paramparça silüetlere ilişmişti gözleri . Orada, onun haline acıyan, en az ıslak kirpiklerinin sayısınca gelin olduğuna dair bahse girebilirdi ! … .
YORUMLAR
Cok severim okumayi hele birde boyle heyecanli ve akici olunca inan ki icim acidi.
Yani dugun gunude olurmu diyeceksin ama iyiki olmus yalanlar fazal uzamadan oyun
son bulmus.Yok degil her sey kurgu veya Turk film degil bunlar yasamadan alinan
yasanmisliklar.Midesiz ahlak kurallari disinda yasayanlar.
Gulkurum seker ogretmenim yaziyi cok buyuk bir begeni ile okudum bu tur yazilar
devam ederse bas okuyucun benim bunu bilesin guzel yureklim.Gonulden tebriklerimle.
Sevgiler,selamlar
- Çek elini !
dedi ağlayan bakışlarla …
- Dokunma yüreğime ! …
Ve daha son harfi söyleyemeden, yüzme bilmeyen takati hıçkırıklara boğuluverdi. Yeni boyanmış tırnaklarının kıpkırmızı ışıltısını umursamadan saç diplerinden dekoltesine kadar sürdü acısını… Nadasa bırakılacak bir tarla gibi.
İnanılmaz bir şekilde duygu yüklü cümlelerle yapılan giriş..Tasvirler mükemmel izler bırakıyor belleklerde..Sonrası sürükleyici bir hale geliyor yazı sona doğru bahis mevzusu aşina bir konu olmasına rağmen güzel bir yazıydı..
Yazan kalemi yürekten kutlarım saygılarımla
gülkurusu
yürekten teşekkürlerimle :)
Guzel.. Yalniz, gecisler uzerinde biraz daha oynama yapmalisiniz sanirim. Gecisler iyi gelmedi okurken. O nedenle, nazarimda akiciligini kaybetme durumu soz konusu! Hatta oyle ki; hata bile yapmissiniz :)
",ve pinpon topu gibi yerinde zıplayan bir gençti. Emre’ydi bu."
"Pinpon Topu Eren" Emre mi Eren mi?
Ayrica "Ve" baglacini kullanmadan once virgul kullanilmaz diye biliyordum ben :)
Tesekkur ederim oykuleme icin.. Begeni ile okudum..
gülkurusu
teşekkür ederim güzellik ... hem nazik ziyaretin ... hem dikkatin... hem de uyarın için ... ;)