- 689 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Günlüğümden Bir Gün.
Not: Bu yazıdaki kişi ve kuruluşlar, oluş ve duruşlar tamamen gerçektir. hayal ürünüdür diyenleri sevgiyle boğazlıyorum.
Sana selam vermekten dilimin biyolojik ve fizyolojik bütün fonksiyonları devre dışı kaldığından bu fiilime bu günlük celladlık edip boynunu gövdesinden ayırıyorum. Hem sen benim sevgili günlükçüğüm değil misin? Sayfanı başına devşir yoksa çizerim seni ha! (Göz dağı vermem gerek yoksa ben silmeden o siler yazıtları.)
Şu son 1 haftadır kendimi yarıştan evvel şarap içirilmiş arap atı gibi hissediyorum. Sabır taşlarını tesbih boncuğu gibi dizdiğim günlerimdeki bu huşû, öyle sanıyorum ki 12 sene girdabında kaybolduğum okul hayatımın sona ermesinden kaynaklıdır. ’Okulu özledin mi?’ diye sorma girişiminde bulunan büyüklerin ellerinden; küçüklerin gözlerinden ve ortancaların kulak memelerinden öperim. Okulu özleyenlerin sayısı bir elin parmağını geçmeyeceğinden eminim. Okul=ders.. Amma ve lakine arkadaşlarını, ortamını özleyelerin sayısı Lady Gaga konserinde ön sırayı kapma çabasına girenlerin sayısına depar atar cinsten. matrak zımbırtıların peyda olduğu, soluk sohbetlerin camii avlusuna terk edildiği arkadaş ortamından ayrılış, fotosentez müptelası bir bitkinin güneşli ortamından alınıp Alaska yakınlarındaki bir vadiye bırakılışıyla eşdeğerdir. Alaska yakınlarına vadi hayal edip tüm coğrafi şartları alt üst eden bendenizi huzurlarınızda alnımdan öpüp plaket veresim geldi.
Ey benim sayfalarında yosun yetişesi günlükcüğüm,
Bana karşı zaafı Everest’le yarışırcasına olan anamın İstanbul’a gidişi; beni ve diğer aile fertlerini Marmaramsı bir sarsıntıyla etkiledi. Felaket tellallığı yapmış gibi olsam da gidiş amacının düğün olduğunu dipnot etmekte de fayda var. O gittikten sonra evdeki durum, karşı karşıya oturmuş aşk tazeleyen iki aşığın durduk yere eski sevgililerinin sohbetini açmasıyla birlikte soğuyan havalarını andırdı. İbibikleri kıskandıran hatta imrendiren o şen şakrak home ortamı, şimdilerde cenaze törenine katılan insanların belli belirsiz homurdanmasına benzeyen suskunluğa bürünmüş. Sebebi babamın git gide filizlenen; filizlenmekten öte gidip kök salan hasreti midir yoksa biz evlatcıklarının artık donanmış bir yemek masasına oturamayışımız mıdır bilemem. Tek bildiğim birşey varsa eğer özlediğim/iz. Tamam, sus be sen de! İyi ki herşeyimizi sana anlatıyoruz ha, şımarma vallahi kapaklarını yolarım deve kuşlarıyla aynı kategoride ele alınırsın!..
Cancağızım,
Bakma sen böyle her yanından şiddet akaduran sözlerime. Beni bilirsin, normalimde böyle değilimdir. Deplasmanda yazmanın verdiği +1 gol dezavantajından ötürüdür böyle yazmam. Alınmayasın ha benim sevgiyme modifiye edilesi günlüğüm.
Ayın 25’inde Ankara’nın göbeğinden kopup tekrar yuvaya geçici süreliğine de olsa dönecek olan Büşra’mı beklemedeyim. Kalp kapaklarımı saran özlem süvarileri, daha şimdiden fatihi olma çabasına girmişçesine topa tuttular beni. Çatırdayasım ve sağımdan solumdan fışkırasım var özlemi; ne var ki sabır taşlarımla oynadığım minicik oyun beni dizginlemeyi başarıyor. BüsüH’ün (Büşra’nın Büs’ü ve Hüseyin’in Hüs’ü) tarihçesini anlatıp sayfamın tozunu pasını silmeyi pek dilerdim, ama şu günlük olacak zımbırtının sayfaları sıkı olmadığından zararsız sonuçlara sebepsiz güvensizlikler ekliyorum.
Şu an mutfaktan gelen bir kükremeyle babamın beni hiddetle kahvaltıya çağırdığının farkına varmış bulunmaktayım. Azrail, kükremesine ara verip sûr’a üflemeden yol almam gerek. Keyifli edeb/iyatlar, graciass ahali..