- 787 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
ANKARA YAZILARI - 1
..Anakara…bu şehre geleli dört gün oldu annem daha iyi onun giderek iyileşmesi bana sevinç veriyor o halde kendime bugünü ayırabilirim dedim ve çıktım.” Son durak Kızılay “ anonsu ile yerimden kalkıyorum .Başlangıç noktası batıkent olan metro ile bu kısa fakat benim için uzun olan seyehat bana nasılda yeni hikayeler kazandırıyor anlatamam .Ne zaman Ankara!ya gelsem metroya binmeden olmaz bütün yollar metro ile buluşmaya çıkar ve ben metronun kalabalık insan yüzleri arasında bulmaya çalıştığımı bulurum .Oturduğum yerden yeni binenler ve inenleri görmek mümkün hareket halindeki aracın içinde her çevre ve etiketten bölge ve coğrafyadan insana rastlamak mümkün..Gözlemlerime takılanlarla gideceğim 12 istasyon çok kısa sürer kimi zaman düşünür kimi zaman gülümsemelerle karşılarım.İnsan hikayelerini çözmeye çalışır onlarla sevinir onlarla hüzünlenirim çoğu zaman o kadar gerçekci düşünürüm ki gerçekten anlatmasını istediğimde bire bir örtüştüğüne hayretle şahit olacağıma eminim.En sol başta oturan cetvel gibi traşı ile saçı ve bıyığı beyazlaşmış takım elbiseli adam durgun düşünceli ve isteksiz belli ki az sonra görüşeceği insanlarla gergin konuları var belki de işine geç gitmenin evinden mutsuz çıkışının tezahürleri iyice yerleşmiş güzel kıyafeti altında siyah yüz hatları.Ayakta iki genç birlikte oldukları belli fısıltıyla konuşuyorlar iyi güzel şeyleri birbirine aktardıkları beli karşı sırada oturan gençler saygısız ve dağınıkça yüksek sesle konuşuyorlar yanımda oturan başını gazeteden kaldırmıyor göz ucuyla baktığım konu Fenerbahçe özel maç sonrası olan olaylar ı okuyor.Orta öğretim çağı öğrencileri olduğunu düşündüğüm gençler hiç rahat durmuyorlar aracın içinde zaman zaman seslerini çıkarıyor kaba şakalarla çevreyi rahatsız ediyor lar.Sol baştan itibaren ikinci sırada oturan genç kız elindeki kitabı okuyor Cezmi ersöz!den onun yanındaki öğrenci olmalı üniveriste öğrencisi ders defteri olduğunu düşündüğüm yazıları notları okuyor gözlerini bir müddet kapatıp başını kaldırıyor tekrar kendini defterine veriyordu .En sağ başta iki gen. Erkek olan kirli sakallı sürekli konuşuyor yanındaki kız ağzı açık dinliyor anlıyor anlamıyor belki gülüp gülmemek arasında gidip geliyor., yanındaki yaşlı teyze neleri düşündüğünü tahmin etmek zor değildi kendi gençlik günlerini ve gençlik davranışları ile şimdi gözlerinin önünde cereyan eden görüntüleri karşılaştırıyor,kimi yerde yüzü asılıyor kimi yerde iki tarafa başını sallıyordu.çocuklara metronun en heyecanlı ve herkesin başka meşguliyeti yoksa arada bir çocuklarla göz göze geliyor onları ya içine çekilmelerine ya da gülümsemelerine neden oluyorlardı..Benim sağ hizamda çocuğunu tutan kadını gerekli gereksiz çocuğu kucağına alıyor sıkıca kavrıyor bazen bunu kızarak yapıyor çocuk serbest kalmak istedikçe bu hareketler şuursuzca devam ediyor çocuğun gözlerinde yarısı endişe korku yarısı da şu annemden kurtulsam da dilediğim gibi olsam diyor.Karşı sırada oturanlardan bir genç yerini yaşlı bir insana veriyor ,neredeyse kaybolmaya yüz tutmuş bu seçkin ahlaki davranışı görmek olumsuzları daha sık yaşadığımız günümüzde gelecek için umut vaad ediyordu ..Medeniyetimizin temel dinamiklerinden aile olmak ve çocuk yetiştirmek ve kuşaklar arasında sağlam iletişim irtibat ve güçlü sevgi bağları kurmak özelliği yok edilmemeli bunu çocuklarımız gençlerimiz üzerinde ve akıp giden günlük hayat içinde davranışlar olarak görmek istiyoruz.” Son istasyon Kızılay “( aslında aktarma ile aşti şehirlerarası otogar’a gitmek mümkün yedi istasyon daha aşti ..) anonsu ile yerimden kalktım , sesin yıllardır aynı tonda ve sevimlilikte olması kayıtlı bir ses olduğu fikrini verdi ancak sesin sahibi acaba bu kalabalık insan yüzleri arasında hangisine uygundu diye kendime iş çıkardım herhalde az ileride ayakta beyaz cam gözlükleri ile iki zeytin gözün hemen fark edildiği duruşundaki ciddi ağır fakat sempatik genç bayan olması ihtimali ile metrodan çıkıyorum.Yıllarımı bu şehirde geçirmiş biri olarak yabancılık çekmiyordum yüksel caddesinden başlayarak yavaş adımlarla geziniyorum .Daha sonra Sakarya caddesine orada çay ocaklarının yerini bilirim kısa oturaklı küçük masalı çay ocaklarına uğramayı orada nefeslenirken insan kalabalıklarını seyre koyulmayı en az iki çay içmeden de kalkmam kendimi dinlenmiş hissederim..Zafer çarşısı ve çevresi sahafları bulmak oraların havasını teneffüs etmek benim için tutku olur her gelişimde..Kitapların dünyasını kokusunu buralarda yaşarım ben ilk baskı kitapları benim tarzımdır gördüğüm yerden alırım .
Bugün Cuma kızılay’da gözle görülür bir cami yok ( her ne kadar bazı iş yerleri alışveriş merkez binaların altlarında mescidler açılmış olsa da ) zannedersem Kocatepe!ye yürüyeceğim .Ankara!ya başkent olma özelliği ve güzelliği katan bunca kayda değer yollar düzenlemeler yanında caminin merkezi ve hakim bir noktada olması toplum yapımızın millet olma medeniyetler inşa etmiş güçlü bir devlet olma sembolü açısından ne mutlu müthiş güzel bir gerçeğimiz.Camiye yaklaştıkça eğer bu mabed buraya inşa edilmeseydi derin bir boşluk affedilmez bir hata yanılgı sorumsuz bir şehirleşme olacaktı .Çünkü bu millet inançları ve iman-ahlak-kültür yapısı ile asırlardır yüzlerce etnik meşrep coğrafya insanlarına sevgi adalet temiz bir toplum yönetimi armağan etmiştir.Cuma namazı için ezan okunuyordu kendime yer bulduğum çok kalabalık insanlar arasında onlardan biri gibi olmanın huzuru içinde…
Mustafa kaya
22.07.2011